𖤍 4 Sebep 𖤍

84 6 19
                                    

Her canlının yaşam boyunca bir sebebi vardır. Bir görevi.

Asıl soru şuydu.

Canlı bu sebebi kendisi mi seçerdi?

Yoksa bu kadere mi bağlıydı?

Kader.

Ne kadar ironik bir kavram. Gerçek dışı gelen bir kavram. Kaderimizi biz mi çiziyorduk? Yoksa onun çizdiği çizgi üzerinde mi ilerliyorduk? Sanırım asla son bulmayacak tartışmalardan biri buydu. Kader.

Benim bir sebebim yoktu. Bir amacım. Bir görevim. Ben yalnızca bendim. Hiç bir şey beceremeyen. Farklı olan bir kız. Belki bunların değişmesi için bir amaca ihtiyacım vardı. Belki amacımı bulduğumda bunlardan kurtulurdum. Yada belki bir amacım, bir görevim olduğu için gelmiştim bu dünyaya?!

☁︎☀︎︎ꨄ︎𑁍᪥

Başım ağrıyordu. Hem de çatlayacak gibi. Başımın ağrısıyla yüzümü buruşturdum ve yavaşa gözlerimi araladım. Ben neredeydim?

Akşam olanlar aklıma gelince yine moralim bozulmuştu. Ben bütün bunları yaşamayı hak edecek ne yapmıştım ki?!

Hiç bir şey yapmadın.

O zaman neden böyle oluyor?!

Senin nefes alıyor olman ya da kalbinin atması bile onlar için çok büyük bir neden.

İç sesimin söylediği şeyle kanım dondu. Benim nefes almam ya da kalbimin atması neden bunları yaşamama sebep oluyordu ki?! Anlamıyordum. Hiç bir şey anlamıyordum. Kapının açılmasıyla aniden korkuyla doğruldum.

"Uyandın mı atay?"

Gülümseyerek bana bakan Livaya baktım. Bende ona içten ve sıcak bir gülümseme bağışladım. Sonra ona baktıkça aklıma tekrar yaşadıklarım geldi. Yüzümdeki gülümse yavaş yavaş solarken gözlerim doldu. Liva bunu fark edip hemen yanıma geldi. Yatağa oturduğunda hakkında sadece adını bildiğim ama kendimden çok güvendiğim kızıl gözlerin sahibine sıkıca sarılıp ağlamaya başladım.

"Geçti taluy. Bir daha kimse sana elini bile süremeyecek"

Hıçkırıklarım arasında zorla konuştum.

"Söz mü?"

"Söz"

Ondan ayrılıp ellerimle göz yaşlarımı sildim. Bir anda ne yaptığımın farkına vardım. Ben az önce aniden Livaya sarılmıştım.

"Şey, pardon"

"Hı?"

Anlamamıştı.

"Aniden sarıldım ya kusura bakma"

Utançtan domatese dönmüştüm. Zaten Livaya bakmaya cesaretim bile yoktu.

Liva olağanüstü kahkahalarından birini koydu. Kahkaha atarken gerçekten içten olduğunu belli etmiyor adeta hissettiriyordu. Saatleri bırak günlerce hatta aylarca onun kahkahasını dinleyebilirdim.

Kahkaha atmayı bıraktığında bana döndü.

"Eskiden olsa bana bunu söyleyeceğini söyleselerdi en büyük yalanı söylediklerini düşünürdüm"

"Eskiden, eskiden. Ne olmuş eskiden?"

Mırıldandığım şeyle Liva biraz da olsa ciddileşti.

"Hepsini bu gün anlatacağım taluy"

Ardından ayağa kalktı.

"Acıkmış olmalısın. Gel dolpta neler var bakalım"

Liva çıkmadan önce sordum.

NAGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin