𖤍 10 Güven 𖤍

71 8 16
                                    

Liva :

Kanı ondan olabildiğince uzak durmaya çalışan kıza baktı. Sürekli kızın yanında olmak istiyordu. Ama kız sarayın içinde ondan köşe bucak kaçıyordu. Bu gün üzerinde mavi bol bir elbise vardı. Dizlerinin üzerinde ama çok da kısa olmayan elbise sadeydi. Kanı kızı saraya getirdiğinden beri kız büyük bir protestodaydı. Ağzında tek bir kelime çıkmamıştı. Günde sadece bir kere hayatta kalmasına yetecek kadar yemek yiyordu. Sürekli olarak yaptığı tek şey duşa girmekti. Günde minimum 3 kere duşa giriyordu ve su içiyordu. Kanı bazen onunla konuşsada kızın dinleyip dinlemediği bir muammaydı. Ne ejderhası olduğunu bile bilmemek kanının zoruna gidiyordu.

"Hey Hilal?" Kız gözlerini birkaç saniyeliğine kanıya çevirdi. Ardından karşısındaki boş duvara bakmaya devam etti. Kanı kızı nasıl konuşturabileceğini düşündü. Ve aklına ilgisini çekebilecek bir soru geldi. "Ailenle görüşmek ister misin?"

Kızın gözleri hızla kanıyı buldu. Kız kanının kızıllarına gömülürken, kanı kızın mücevherlerine bir kez daha hayran oldu. "Benim ailem yok" Kızın ağzından çıkan 3 kelime kanıyı üzmüştü. Ama kız bu kelimeleri duygusuz bir şekilde söylemişti. Sanki artık alışmıştı.

Kanı kızın büyüleyici sesini tekrarda duymanın verdiği mutlulukla konuşmaya devam etti. "Üzgün-"

"Sakın!" Kızın sesi sert ve kızgın çıkmıştı. "Sakın bana acımaya kalkma. Ben acınacak birisi değilim" Kanı her ne kadar şaşırsada kızın güçlülüğü hoşuna gitmişti. Bu kızda bir yöneticinin gururu ve gücü vardı.

"Ne ejderhasısın?" Sorunun kızdan gelmesi kanıyı şaşırtmıştı. Hevesle cevapladı. "Ateş ejderhasıyım. Peki sen?" Kız sadece omuz silkti. Anlaşılan söylememekte kararlıydı.

Uzun bir süre sesizlik oldu. Kanı kızı izlerken kız boş duvara bakmaya devam etti. "Dışarı- Dışarı çıkabilir miyim?" kız soruyu çekinerek sormuştu. Kanı bunu her ne kadar istemesede kıza iyi gelebileceğini düşünüyordu. "Nereye gideceğimize bağlı" Eş seçme töreninden sonra kunçuyun bulunduğu herkes trafından biliniyordu. Ama halk kunçuyu görmemişti ve büyük bir merakla kanıyla kunçuyun nişan törenini bekliyorlardı. Nişan töreniyse 1 hafta sonraydı. Nagalar kunçuyun yaptığı protestonun farkındalardı ve endişelenmeye başlamışlardı.

Kanıysa nişan törenin çok güzel geçeceğinden emindi. Bir dayanağı yoktu. Sadece Nida ona destek verdiği için buna inanıyordu.

"Ben..." derin bir nefes aldı ve yalvaran gözlerle kanının gözlerinin içine baktı. "Ben okyanusu görmek istiyorum" Bir su ejderhası okyanusu görmeden mutlu olamazdı. Kanı anladı. O bir su ejderhasıydı. Okyanusa, suya hasret çekiyordu.

"Hadi gidelim" kız uzun zaman sonra içten bir şekilde gülümseyip heyecanla yerinden kalktı. "Gerçekten mi?!" Hala inanamıyor gibiydi. Kanu ufak bir kahkaha attı. "Gerçekten" Kız heyecanla kapıya ilerlerken kanı o kapıyı açmadan ona yetişti. Kanı kızın girmesi içinsol kolunu kırdığında kız bunu yapmak istemedi.

"Ihh yapmak zorunda mıyım?!" Bıkkın sesiyle sorduğu soruya kanı güldü. "Sen benim eşimsin, koridorlarda bu şekilde gezip iyi bir izlenim bırakmamız önemli" Kız bıkkınca bir nefes verdi. Her ne kadar şu an buna karşı koyup yapmama fırsatı olsa da değiştiremediği bir gerçek vardı. Karşısındaki genç adam onun eşiydi. Ve eşinin itibarı onun itibarıydı.

NAGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin