"Bir insanı kazanmak zaman meselesi, kaybetmek ise an meselesidir." -John Malerman-
Nisa Aydın'ın anlatımı
Daha önce hiç birinden hoşlanmamış, hiç sevgilisi olmamış birisiyim. Bana kalırsa bu yılda da bir ilişki içine girmeyi düşünmüyorum. Hem benimle kim sevgili olmak isterdi ki? Alışmıştım zaten kimsenin beni istememesini
Asıl ben onları istemiyordum be!
Okulun bahçesinde sevgilileri gördüğümde aklımdan geçen düşünceler bunlardı. Düşüncelerimden kaçarken Batuhan'ı gördüm. Hemen yanına giderek elimi omuzuna attım. Evlerimiz birbirine yakın olduğu için beraber eve gitmemizde bir sakınca yoktu. Hatta bizim sınıftaki birisi parti organize etmişti. Eğer annem Batuhan ile gitmemize izin verirse beraber gideceğiz. Hem onunda kafası dağılırdı. Beraber yürürken kafamı ona doğru çevirerek "Bugün akşam parti var. Gidecek misin? Beraber gidelim mi?" dedim.
Batuhan biraz düşündükten sonra "Benim gitmem iyi olmayacak. Yine dayak yerim büyük ihtimalle. Biliyor musun Nisa? Artık hiçbir şeye hevesim kalmadı. Ne okumaya ne de yaşamaya." deyince onun yardıma ihtiyacı olduğunu anladım.
"Sen gitmezsen bende gitmem. Lütfen beraber gidelim. Benim senden başka kimsem yok ki?" diyerek ona sarıldım. Yüzüne küçük bir tebessüm kondurarak "Tamam ama sırf benim olduğum karanlığa seni de çekmemek için yanında geliyorum." deyince çok sevindim ve Batuhan dan ayrıldım.
Benim evimin önüne gelince Batuhan'a el sallayıp içeri girdim. Evde ses soluk yoktu. Salona girerek etrafa baktım. Babam koltukta uyuyordu. Annem de kardeşimle mutfakta annemle mutfakta bilmediğim bir konu hakkında konuşuyorlardı. Zaten konuların hiçbiri beni ilgilendirmediği içi bu konuyu da umursamadım. Mutfağa girdim ve "Anne sınıftan arkadaşlarla kütüphane de ders çalışacağız. Gidebilir miyim?" dedim tatlı olduğunu düşündüğüm bir ses tonuyla. O ise umursamaz bir şekilde "Ne yaparsan yap ama on birde evde ol." dedi.
Hemen odama gidip hızlıca üstüme bir şeyler giydim ve telefonu elime aldım. Batuhan dan bir mesaj gelmişti.
'Evin önünde seni bekliyorum.'
Mesajı okuyup koşarak dışarıya çıktım. Karşımdaki Batuya hayranlıkla baka kaldım. Aşırı yakışıklı olmuştu. "Batu çok yakışıklı olmuşsun, şuan sana hayran kaldım." deyince 'ne sandın' der gibi baktı bana.
Yolda yürürken aklıma gelen ve canımı çektiren fikri hemen Batuya anlattım. "Batu dondurma alalım mı?" Bana cevap vermeden yanımızdaki markete girdi ve iki dondurma alıp yanıma geldi. En sevdiğim vişneli dondurmayı bana uzatırken mahcup bir şekilde konuşarak dondurmayı elinden aldım.
"Ben ödeseydim keşke."
Bana cevap vermeden yürümeye başladı. Benimle aynı olan dondurmayı yerken bende daha fazla dayanamayıp dondurmayı yemeye başladım. Sessiz geçe bir yolun ardından partinin olacağı yere gelmiştik. Sakin adımlarla içeri girerken yoğun müzik sesini ve boğukta olsa insanların sesleri duyuluyordu.
Evin arka bahçesine geçtiğimizde boş bir masaya geçtik ve eğlenen insanları izlemeye başladık. İki katlı bir evdi, bahçedeki herkes çalan şarkıya eşlik ediyordu. evin içinde de içecek ikramında bulunuyorlardı. Çoğunlukla alkol olduğu için içecek almayıp direkt arka bahçeye geçmiştik. Yanımda yavaş hareketlerle dans eden bedene baktığımda içimden ona bir sürü teşekkür mırıldandım. Yine yanımdaydı, hep yanımdaydı.
Yazar Anlatımı
Hatalar yapılırdı, birçok insan hata yapardı ama önemli olan o hatalardan ders çıkarabilmekti. Kardelen dört yıl önce bir hata yapmıştı, hiç olmaması gereken bir yerde ve hiç maması gereken bir zamanda bulunmuş geleceğini mahvedecek o adımı o sokağa girerek atmıştı. Hissediyordu, şuanda da olmaması gereken bir yerde ve zamanda olduğunu ama zorundaydı, yaptığı o hata yüzünden zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERDENİN ARKASINDA KALANLAR
Mystère / ThrillerHer şey Arya'nın çatıdan aşağı ittirilmesiyle başladı. Çoğu kişi -polisler bile- olayın intihar olduğunu söylese de o altı genç olayın intihar olmadığına emindiler. Karan, Alp, Keskin, Batuhan, Nisa ve Kardelen. Onlar sonunu bilmedikleri bir yola ad...