6.Bölüm

5 2 0
                                    

🎭

Kardelen Özay'ın Anlatımı

Sevdiğim birinin ölmesinin ne demek olduğunu bilmiyordum, hoş sevdiğim biriside olmadığı için bu duygudan yoksun olabilirdim. Nasıl hissettirdiğini bilmiyor olabilirdim ama nasıl göründüğünü biliyordum. Bir ay önce o çatı katındayken Alp kardeşinin adını büyük bir acıyla bağırdığın da o duyguyu kanlı canlı görmüştüm. Hıçkıra hıçkıra ağlarken de, kardeşinin kanlı bedenine dokunurken de o duygu hemen yanı başımızdaydı. O duyguya bir ad verecek olursam şüphesiz çaresizlik derdim.

Bir çok kez çaresiz hissetmiştim ama çaresizliği ilk gördüğüm o andı.

Hatırlıyorum da herkes bir telaş içindeydi, bağıranlar, ağlayanlar, ambulans sesi birbiriyle iç içe girmiş bir şekilde kulakları dolduruyordu. O insan topluluğunun içinden gördüğüm yüzü çok net hatırlıyorum. Kırmızı kısa elbisesi ve ayağında ki yüksek topuklu ayakkabılarla güzel gözüken sarı saçlı genç kız yüzünde ki gülümsemeyle ambulansa bakıyordu. Arya'nın az önce bindirildiği ambulansa.

Benim bakışlarımı fark ettiği anda mavi gözleriyle birleşti kahvelerim. Yüzünde ki gülümseme kaybolup yerini tedirginliğe bırakırken bakışlarını benden koparıp arkasını döndü ve hızlı adımlarla ilerlerken kalabalıkta kayboldu.

Aynı maviliğe ve sarı saçlara bakarken orada gördüğüm kişinin bu kız olduğuna adım kadar emindim. Elimde ki sıcak çayı yudumlarken bu kızın kim olduğunu hatırlamaya çalışıyordum ama bu pek kolay olacak gibi durmuyordu. Aklımda o kadar düşünce varken bu kızı hatırlamak benim için zordu.

Kıza dalgınca bakmaya devam ederken hemen yanıma oturan bedeni ancak koluma dokunduğunda fark edebildim. Derin bir nefes alırken burnuma dolan o koku son birkaç gündür aşinası olduğum bir kokuydu. Sigara ve kahve. Çok belli olmasa da hafiften gelen erkek parfümü kokusunu da alıyordum. Bakışlarımı ona çevirdiğimde onun zaten bana baktığını gördüm.

Yüzünde ki tatlı bir gülümsemeyle bana "Selam" dedi. Ona daha fazla bakmayıp öne döndüm ve elimde ki kahveden bir yudum aldım. O ise susmaya pek niyetli değil gibi tekrar konuştu.

"Kahve mi içiyorsun?" Bir cevap veremeden elimde ki kahveyi kendi eline alıp benim az önce dudaklarımı dokundurduğum yere kendi dudaklarını yaslayıp kahveden bir yudum aldı.

Ben ona çatık kaşlarla bakarken o bunu hiç umursamadan tekrar konuştu. "Kahveyi çok seviyorum, sende de görünce canım çekti o yüzden içmiş bulundum" kahveyi tekrar bana uzattığında ona ters ters bakıp önüme döndüm.

"Sen iç"

"Niye ki?"

Derin bir nefes alıp onun sorusunu cevapsız bırakarak daha farklı bir şey söyledim. "Ne istiyorsun Alp?" O da benim gibi derin bir nefes alıp tereddütle konuştu. "Arkadaş olalım istiyorum"

Ayağa kalkıp ona hiç bakmadan "Ben istemiyorum" diye mırıldandım ve ilerlemeye başlamıştım ki kolumdan tutmasıyla duraksadım, kaşlarım çatılırken onun önüme geçmiş bedenine baktım. "Bu kadar soğuk olma, sadece arkadaş olmak istiyorum"

Ben istemiyordum, kimseyle bir yakınlık içinde de olmak istemiyordum. Ben yalnızdım, kendimi böyle kabul etmiştim ve zamanla yalnızılığımı sevmiştim.

Fazlası yoktu işte sadece bendim.

Uykusuzluktan ağrıyan başımı görmezden gelmeye devam ederek karşımda ki ela gözlerini iyice açmış ve tatlı bir ifadeyle bana bakan adama odaklandım. Ela gözlerini daha da açarak bana bakarken onun bu haline gülümsediğimden habersiz bir şekilde baktım önümde ki adama.

PERDENİN ARKASINDA KALANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin