Şu an günün en iyi anlarını yaşıyorduk. Fizik öğretmenimiz okula gelmemiş ve müdür yardımcısı da izin verdiği için boş derstte dışarı çıkmıştık. Normalde asla olmayacak olay başımıza geldiği için ayrı bir neşeliydik.
Bu neşemizi bozan tek şey izin alırken sınıfın yakında soru çözmekten tek hücrelilere dönüşecek embesillerin sürekli içeri girmek için ısrar etmesiydi. Ama müdür yardımcısı da sınavlarda hazır bitmiş dönem sonu yaklaşıyor diye bir krallık yapmıştı.
Normalde böyle bir adam değildir. Bir keresinde sınavda arkamı döndüm diye kopyadan ceza almıştım. Kopya çekiyordum yalan değil. Ama insan iş üstündeyken yakalar. Başka bir zaman arkadaşımın telefonunu teneffüste alıp iki hafta vermemişti. Neymiş okulda telefon kullanılmazmış.
Külahıma anlat sen onu.
İşte bu şekilde dışarı çıkıp voleybol maçı yapanların arasına sızmıştık. Berbat oynamıyordum. Birde bizim dönem olunca tanıdık öğrenciler olduğu için bizide maça almışlardı. Maçta kaybeden takımda olunca biraz kendimi yerlere vurmuş olabilirim.
Ama sorun yok, kaybeden itiraz eder. Kural bu kardeşim
Çıkışa kadar dışarıda voleybol ve futbol oynayanların arasına girip durmuştum. Voleybolda iyiyimde futbolda harbi berbatım be
Çıkışta arkadaşlarımla eve gidiyordum. Benim biriciklerim ikizlerimlerdir kendileri.
Her hain planlarımda yer alırlar.Göksu ve Gökalp, çocukluk arkadaşlarımdırlar kendileri.
Babaları asker olsada büyüdükleri için artık sabit bir yerde kalıyorlar. Babaları yarbay olduğu için biraz sert bir adamdır. Ama anneleri çok minnoştur.
Her işimiz beraber olunca ailelerinden biri oldum sayılır. Artık azarlarıda birlikte yiyoruz, tebrikleri de birlikte alıyoruz.
- Bizim eve geçip oyun mu oynasak? diye bir teklif sunmuştu Göksu
- İşim var benim, deyip bu teklifi reddetmişti Gökalp
-Ne işiymiş bu bakayım, diye sorgular bir biçimde bakmıştı Göksu
-Kız tavlama işi deyip gülmüştüm.
Sonrasında üçlü bir kavgaya girişmiştik. Sürekli birbirimize bulaşmaktan başka işimiz yok gibiydi.
Gökalp yanımızdan ayrılmış arkadaşlarının yanına gitmişti. Göksu da eve geçmişti. Bugün provalarım olduğu için bir yere uğramak gibi bir planım yoktu. Sonrasında hiçbir şey yapacak gücüm kalmıyordu.
4 saatlik bir çalışma sonrası tamamıyla bitkin bir haldeydim. Seviyordum baleyi ama bu kadar zor olunmaz ya.
Sürekli çalışıyorsun, gösterilere çıkıyorsun yinede bir karşılık alamıyorsun. Günün birinde biraz ara versen direkt paslanıyorsun. Arada bir piyano veya keman da çalarak gösterilere çıkıyorum ama bale yapmak benim işim. Genellikle herkes müzikten ilerlememi tavsiye ediyor. Ama daha ne yapacağımı bilmiyorum. Geleceğimi pekte planladığım söylenemez.
Kendimi pek tanışmamış olabilirim. İsmim Eftalya Alin. Genellikle bana Alin derler. Eftalya ismini annemle babam kendi aralarında bir mesele yüzünden koymuşlar. Ne olduğunu hiç bilmiyorum. Çünkü anne ve babamı hiç görmedim.
Doğduğum gün annemin doğumuna daha birkaç gün varmış. Ama sancısı geldiği için hasteneye gidiyorlarken bir kaza geçirmişler. Bir tıra çarptıkları için çok yara almışlar. Ama ben annemin bedenine sıkı sıkıya tutunmuşum. Annem beni içinde korumuş sanki. Sonrasında beni doğururken o kadar acıya katlanamamış. Narin bedeni babamla birlikte melek olmuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Başka Hayat
RandomHastanede bir hemşirenin dikkatsizliği yüzünden karıştırılan iki genç kız Biri ailesinin tek çocuğu ve tatlı kızları, evlerinin neşesi ve biricikleri Diğeri ailesinin üçüzlerinden biri ve evin uyumsuz küçüğü Birbirlerinin hayatını yaşamış iki farkl...