Gözlerimi açtım, çok karanlıktı. Sadece büyük, asla geçmeyecek olan yoğun sis bulutları ve çok uzakta bana bakan Aren...Aren 'e doğru koştum ama ben koştukça o geriye gitti.
Alâra - Aren! Aren! Ne olur bir şey söyle.
Bağırdım, çağırdım, haykırdım, beni duyuyordu ama anlam veremiyordu sanki. Durdum olduğum yerde durdum.
Ya ben deliydim yada Aren gerçekti, onunla yaşadıklarım gerçekti, beni bayıltmadan önce söyledikleri gerçekti, konuşmalarımız gerçekti ben insan üstü bir varlıkla konuşuyordum demekki. Ama bunu anlamanın tek bir yolu vardı.
-Aren!
Cevap vermesini bekledim ama vermedi gerekde yoktu beni duyup, anlayabildiğini biliyordum.
- Aren sen gerçek değilsin! Gerçek olamayacak kadar saçmasın ve insanlar haklı ben deliyim.
Kısa bir nefes aldım ve devam attim;
-Her markete gittiğimde, çarşıya gittiğimde, arkadaşlarımla buluşmaya gittiğimde bir şekilde beni konuşturmayı başarıyorsun bu yüzden herkez deli diyor. Lütfen onları haklı çıkar Aren ben deli olayım ama sen gerçek olma.
Islanan kirpiklerimi sildim ve kafamı kaldırıp Aren'e baktım ama o bana bakmıyordu, beni umursamıyor gibiydi. Tam deli olduğum kanısına varmıştım ki ;
- Sen deli değilsin ben de olamayacağım kadar gerçeğim.
Artık gözlerimin içine bakıyordu.
- Ve ister inan ister inanma sana aşığım. Bunu rüyana girip söylemek ne kadar mantıklı bilmiyorum ama başka türlü söyleyemezdim.
Derin bir nefes aldı ve devam etti;
- Ben senin gibi insan değilim, ben senin gibi insanları korumak için varım. Kimi korkuyorsam ona görünür, onunla konuşurum. Diğer insanların senin gibi olmamasının tek nedeni benim hatam. Şimdilik bu kadar bilsen yeterli. Rüyana girmemin nedeni sana veda etmek, tahmini iki ay kadar işim var sonra geri dönücem. Son olarak seni bayıltmamın nedeni bu evden uzaklaşmaman için insanların değimi ile çip takmamdı acıdıysa özür dilerim. Sonra görüşürüz.
Bir yandan gözlerimi açmaya çalışırken bir yandan da telefonumdaki alarmi kapatmaya çalışıyordum ama telefonum kapının yanında yerdeydi mecburen kalkmam gerekiyordu.
Ayağa kalkıp yerden telefonu aldım ve Asel'e bakmak için koridorun sonundaki odaya doğru yürümeye başladım. Kapının önüne gelince hafifçe tıklattım ve içeri girdim. Keşke girmeseydim tüm ülkeyi sallandıracak büyüklükte bir çığlık attım bu gerçek olamazdı.
Asel duvara boynundan bir kılıç ile sabitlenmişti. Onu öldürmüştü. Aren onu öldürmüştü.
Asel'e yardım etmeyi çok istedim ama olmadı yanına gidemedim hızlıca odadan çıkıp kapıyı kitlendim ve kendi odama geri bunun bedelini ödeyecek başla çare yoktu.
Odama girdim ve tam kapıyı kapatacakken kapı çalma sesi geldi ve odadan dışarı çıktım. Büyük ihtimalle karşı köydeki insanlaradan biri çığlığımı duymuş olmalıydı. Ben deliydim ve insanlara öyle gösterecektim. Hızlıca bir ayna bulup göz altlarıma beni daha fazla korkunç gösteren bir makyaj yaptım ve saçlarımı açarak dağıttım.
Kapıyı açınca karşımda yirmi üç, yirmi dört yaşlarında bir adam vardı.
Okan - Benim adım Okan. Arabam bozuldu ve yolda kaldım rica etsem yerdım edermisiniz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçeklik Algısı
FantasyDelimiyim ben insanlar öyle söylüyor? - İnanma sen onlara -Ama seni sadece ben görüyorum. Ben olsam bende kendime deli derim - Kendine de inanma o zaman -Sana inanmazsam? -Böyle bir lüksün yok, olamaz, olmamalı izin vermem.