merabalr.. okuyan 7 kişiye sevgiler ve saygılar fkjghhjkg
*
Güzel bir gündü, yani her gün olduğu gibi güneş havadaydı, kuşlar uçuyor insanlar işlerine gidiyordu, sadece yağmur bulutları geliyordu olduğumuz tarafa, karanlık ve büyük yağmur bulutlarıydı, güneşli bir günün sonunda güzel bir yağmur yağacak ve toprak kokusuyla sokaklar şenlenecek sanmıştım. Yani tüm dünya öyle sanıyordu.
Nereden geldiği belirsiz o masum yağmur bulutları tüm dünyayı yok etti.
5 yıl önceydi.
5 yıl önce bir salı sabahı başladı her şey. Basit bir yağmur diye düşünülen şey, her bir damlasında hâlâ daha açıklanamayan bir virüsü taşıyordu. Bu virüs tenine değdiği herkesi acı içinde öldürmeye başladı. O kadar ani ve beklenmedik şekilde gelişti ki bu, kimse hiçbir şey yapamadı.
O gün dışarıda o yağmura maruz kalan insanların hepsi çığlıklar atarak can verdi, ne olduğunu bilmediğimiz, nereden geldiğini anlayamadığımız, hâlâ daha ismini koyamadığımız o virüs yağmurla geldi ve tüm dünyaya yayılmaya başladı.
İlk başta herkesi öldüren o virüs, evrimleşti zamanla. Değişti ve şimdi insanları öldürmüyor, insanları delirtiyor, canavarlaştırıyor. Zombi denilen varlıkların, zamanında sezon sezon izlediğim o dizilerdeki zombilerin gerçek olacağını düşünmemiştim hiç.
Yani biz sağ kalanlar zombi demiyoruz tabi ama ben böyle söylüyorum. Onlara hortlak diyorlar, sanki kulağa daha hoş geliyormuş gibi.
Evdeydim ben, o salı günü annem ve ben evdeydik, yağmurun yağacağını hissetmiş gibi annem markete gitmekten vazgeçmiş evde kalmıştı, bense zaten dışarıya pek çıkmıyordum, evde durup bilgisayar oyunumu oynamaya devam ettim, ki elektrikler kesilene kadar oynadım da. Dışarıya bakana kadar ne olduğunu anlamadım, yağmur damlaları cama vurup görüşümü bulanıklaştırdığında kaldırımda kıvranmaya başlayan ve kanlar içinde kalan insanları gördüm.
O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Annemi kaybettim.
Annemi kaybettiğim gün evden de kaçtım, zaten orada kalmaya devam etseydim yaşıyor olur muydum bilmiyorum. Nasıl olduğunu bilmiyorum, annem bir gün hiçbir şey olmayacağını söyleyerek dışarıya çıktı, yiyecek bir şeyler bulmak istediğini söylemişti, o zaman marketler açıktı, markete gidecek bir şeyler alıp geri gelecekti, ama gelemedi.
Bulunduğumuz mahalle, hastalığa yenik düştü. Yağmurun damlaları değil, o damlaların getirdiği virüsün insan vücudundaki evrimleşen haliyle vurdu bu kez. Ölen insanlar garip bir şekilde diriliyor, canavarlaşmış bedenleriyle yaşayanları da kendi taraflarına çekiyorlardı. Onlardan kaçmak zorundaydım, annemi çok aradım, her yere baktım, ama onu hiç bulamadım.
Zamanla da bu acıya alıştım, çünkü mecburdum. Kaç gece o mahalleye geri dönüp sokak sokak annemi aradığımı bilmiyorum mesela, Ne kadar süre sığınacak bir alan aradığımı, gökyüzünden kaçarken insanlardan da kaçıp saklanmam gerektiğini anladığım o anlarda ne kadar çok durup vazgeçmeyi düşündüğümü de bilmiyorum. Dayanamayacağımı düşünüp teslim olmayı çok istedim, kendimi yağmur damlaların altına atıp ölmeyi de diledim.
Ama sonra, bilmiyorum, bir şekilde dayandım, bir şekilde çabaladım.
Hayatta kalmaya çalıştım, uzun bir süre, çok uzun bir süre tek başıma savaştım.
Sonra işte, bizimkilerle tanıştım.
Tanıştığım ilk kişi Taehyung hyungdu. Hayatımı kurtardığı bir günde tanıştık onunla, benden hâlâ pek hazzetmediğini biliyorum, ilk tanıştığımız gün pek de kendimi sevdirecek şeyler yapmamıştım çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7.BÖLGE | TAEKOOK ✓
Fanfiction"7. Bölge!" anons sesi tüm bölgede yankılanmış, herkes işini gücünü bırakıp o sese dönmüştü. "salgın tüm sığınaklara ulaşmış, dünya üzerinde bilinen ve hayatta kalmayı başaran tek bölge biziz!"