Kısa bi bölüm oldu ama olsun.. dimi olsun bişey olmaz..keyifli okumalar diliyorumm bölüm fotoğrafımızı koyup sizi de bölüme alıyorumm hadi bakalım öptüm :*
*İki gün geçti, Hoseok hyungun kan revan içinde gelip önümüze yığılmasının üzerinden tam olarak iki gün geçti. Ne olduğunu bilmiyorduk, nasıl olduğunu ya da neden olduğunu da bilmiyorduk. Henüz uyanmamıştı çünkü, iki gündür yara bere içinde uyuyordu ve can çekişiyordu. O orada can çekişirken ben burada ölüyormuşum gibi hissediyordum. Kendimi öylesine suçlu hissediyordum ki sanki Hoseok hyungun bu halde olmasının tek nedeni bendim. Eğer ben onunla konuşmuş olsaydım, yanıma ilk geldiği zaman onu başımdan atmak istercesine ters çıkışıp yanından gitmeseydim belki de bu durumda olmayacaktı, belki de saldırıya uğramamış olacaktı..
"Tanrı aşkına Jungkook.." Taehyungie hyungun sesiyle dolu dolu olmuş gözlerimi Hoseok hyungun üzerinden çekerek ona çevirdim, elini bırakmamıştım sımsıkı avuçlarımın içine almış uyanması için içimden Tanrıya dualar ederken bir saniye olsun tutuşumdan vazgeçmemiştim. Yapabildiğim tek şey, ona yanında olduğumu hissettirebilecekmişim gibi elini tutmak ve başucunda dualar etmekti. Belki bu kez Tanrı beni duyar diye umut etmiştim ve bunu umut etmekten başka bir çarem de yoktu zaten. "Ağlamayı keser misin artık lütfen?" Dediğinde burnumu çektim, elimde değildi, zaten sürekli gelip kontrol eden birileri olmasa oturur hüngür hüngür de ağlardım ya, bunu yapmıyor oluşumun tek nedeni birilerinin gelip gidip Hoseok hyungu kontrol etmesi ve eğer beni ağlarken görürlerse küçümseyici bakışlar atabilme ihtimallerinin olmasıydı. Utanmasam çocuk gibi ağlardım yani.
"Elimde değil ki.." dedim yine bir hıçkırık boğazımdan yükselirken, "Taehyung o benim yüzümden bu halde, bunun tek sorumlusu benim.." dediğimde Hoseok hyungun elini bırakıp iki elimle birden yüzümü kapatmıştım, çünkü yine bir ağlama krizi beni bulmuş ve bunu nasıl durduracağımı bilemediğim için de bu yönteme başvurmuştum.
"Hayır saçmalama neden kendini suçluyorsun sen?" Beni rahatlatmak için böyle konuştuğunu biliyordum, "beni dinle küçük fare, bu yaşananların hiçbiri senin yüzünden olmadı tamam mı? Bunun yaşanması gerekiyordu ve yaşandı. Hoseok hyungun yerinde bir başkası da olabilirdi biliyorsun değil mi bak o hortlakların soyu tükenmediği sürece her birimizin o yatakta ölü gibi yatma ihtimali var hem de her saniye.. bir suçlu arıyorsan eğer dışarıdaki insanları o hale getiren virüsü suçla." Dediğinde elini sırtımda hissetmemle irkilmiştim, sonra hemen çekmişti zaten. Yüzümü açmayı ve ağlarken kendimi ona göstermeyi istemediğim için kafamı kaldırıp Taehyung'a bakmamıştım bile, bana bu güven verici konuşmayı yaparken gözlerinin içine bakabilmeyi çok isterdim.
"Ben kime ne anlatıyorum ki zaten.. sen hep kendi bildiğine gideceksin değil mi? Hiç beni dinlemeyeceksin, sonra neden Taehyung bu kadar kızgın Taehyung neden bu kadar asabi diye soruyorlar.. bu yüzden işte!" Benim onu dinlemediğimi zannederek kendi kendine konuşmaya ve konuştukça da kendi kendine sinirlenmeye başlamıştı. Ona bakmazsam ve söylediği şeylere rağmen ağlamaya devam edip onu yok sayarsam tabi ki böyle düşünürdü. Derin bir nefes alarak, "ben gidiyorum Jungkook, sen burada kalıp kendini suçlamaya ve ağlamaya devam et tamam mı?" Demişti, işte o an yine kendimi çok kötü hissetmiştim. Zaten yaşlar gözümde akmaya hazır bekliyorken bir de ondan böyle şeyler duymak bu ateşi daha da körüklemişti.
"Hyung daha mı çok ağlayayım istiyorsun ya?" Ellerimi nihayet yüzümden çekip ona bakmaya cesaret bulduğumda o bana çoktan arkasını dönmüştü bile, ama yine de konuşmaya devam ettim, "zaten bir senin yanında kendimi iyi hissediyorum sen de böyle yapınca benim daha çok ağlayasım geliyor."
Adımlarını durdurdu, omuzlarının bir aşağı bir yukarı hareket ettiğini görmüştüm, bu hareketi de derin bir nefes alıp verdiğinin habercisiydi tabi ki. Ondan bir cevap ya da bir tepki bekledim ama o sadece öyle durmuş beklemişti. Bir şey söylemeyeceğini anladığımda da hazır bekleyen ve gözlerimi dolu dolu yaptığı için etrafımı bulanık gördüğüm yaşlar yanaklarıma doğru süzülmeye başlamıştı bile.
"Küçük bir çocuk gibisin.. 3 yaşındaki bir bebekten farkın yok Jeon ciddiyim bak bu konuda." Dediğinde adımlarını bu kez bana doğru atmaya başladığını görmüştüm, gitmekten vazgeçmiş ve bana dönmüştü.
"Özür dilerim ama elimde değil.." dediğimde boğazımdan yine bir hıçkırık yükseldi, ben bile kendime aşırı derecede sinir olmuşken Taehyungie hyungu düşünemiyordum bile. Birkaç saniye içinde yanıma ulaşıp Hoseok hyungun hemen yanı başına koyduğum ve bir dakika bile ayrılmadan orada oturduğum sandalyenin önüne kadar gelmiş dizlerinin üzerinde eğilerek yüzümü avuçlarının arasına almıştı, yaptığı bu şeyle birkaç saniye nefes alamadığımı hatta ağlama isteğimin bile bir anda kuş olup uçtuğunu tamamen benden uzaklaştığını hissetmiştim, kalbim şimdi vücudumun her bir köşesinde gümbür gümbür çarpıyordu sanki, neden gözlerimin içine öyle bakıyordu ki?
"Bak bana fare Hoseok hyung iyi olacak tamam mı? İyileşecek ve yeniden ayağa kalkacak ve artık sende kendini suçlamayı keseceksin, çünkü hiçbir suçun yok senin, ağlamayı keseceksin, çünkü ortada ağlanacak hiçbir şey de yok anlıyor musun beni?" yüzümü bırakmamıştı, tam gözlerimin içine kendi boncuk gözlerini sabitlemiş bana güven verici bir şekilde konuşmaya başlamıştı, avuçlarının içindeki başımı salladım usulca, kedi yavrusu gibi dolmuş gözlerimle ve kızarmış burnumla ona baktığımı biliyordum, çirkin gözüktüğümden de emindim ama bunu o an sorun etmemiştim. Nedenini bilmem düşünmedim bile.
"Ona bunu yapan her kimse onu öldürelim hyung.." dedim gözlerimi gözlerinden çekmeden, "ona bu acıları yaşatan kimse bizde ona acı çektirelim.."
"Merak etme.." dedi, yüzümdeki ellerinin hareketlendiğini baş parmağının tam gözümün altında, yanaklarımda usul usul dolaştığını ve orayı sevdiğini hissettim, kalbim durdu sandım. "Merak etme Jeon o çoktan öbür dünyayı boyladı bile."
Anlaşılan o ki Hoseok hyung burada yatarken 7. Bölge ekibi yeniden dışarıya çıkmış ve ormanda bir arayış gerçekleştirmişti. Hoseok hyungun geldiğinde silahı elinde değildi, koruyucu elbisesi parçalanmış ve kan revan içinde kaldığı için beyazdan kırmızıya dönmüştü neredeyse. Koruyucu ekipmanlarının izini sürerek yaralandığı yeri bulmuş olmalıydılar, ve orada ne kadar hortlak varsa hepsini öldürmüşlerdi anlaşılan. Ama bu yine de beni rahatlatmamıştı.
"Teşekkür ederim.." dedim, "teşekkür ederim her seferinde yanımda olduğun için.." burnumu çektim, "lütfen bana bir daha ağlayacağını söyleme." Dediğinde ellerini yüzümden çekip benden biraz uzaklaştı, yine tek dizi üzerinde eğilmiş benimle aynı hizada duruyordu ama artık elleri bende değildi.
"Yok ağlamayacağım." Gülümsedim, "bak işte," gülümseyişimi gördüğünde eliyle beni işaret etti, "bak güldüğünde ne kadar güzel oluyorsun.. sakın bir daha ağlama, sakın.. çok çirkin bir şey oluyorsun sonra." Dediğinde kıkırdadım, "öyle demeseydin keşke hyung, kalbimi kırdın."
"Şaka yapıyorum Jeon." Benim gibi hafifçe gülümsedi o da, "sen her halinle o kadar güzelsin ki bazen bu güzelliğini aklım almıyor.."
Sessizlik..
Konuşamadım, söylediği şeyden sonra konuşmayı unutmuş gibi hissettim kendimi, ama sonra sessiz durursam çok garip olacağını düşünerek dudaklarımı araladım, pekala ne diyeceğimi bilmiyordum ama yine de sessiz kalmaktan iyidir diye düşünmüştüm.
"Çocuklar.." ben konuşmak üzereyken yanımızdan duyduğum sesle bir anda oraya döndüm ve elim ayağıma karışmış gibi bir endişeyle uyanan ve zar zor kelimeleri bir araya getiren Hoseok hyungun elini kavradım, "hyung!" Dedim, "hyung iyi misin?"
"İyiyim Gguk.." değildi, o kadar zor konuşuyordu ki ben dibinde olmama rağmen zor duyuyordum sesini, "kendini zorlama.." dedi Taehyung, o da benim gibi bir anda endişeyle hareketlenmiş ve ayaklanmıştı, "ben sağlık görevlilerine sesleneyim tamam mı Jungkook zorlama onu."
Yanımızdan gitmek için hareketlendiğinde Hoseok hyung durdurdu onu bileğini kavrayarak, "çocuklar.." dedi derince nefes alıp ikimize de bakarak, "dışarıda garip şeyler dönüyor.. bana bunu yapan bir hortlak değildi.. kötü şeyler geliyor, kötülük yaklaşıyor.."
Sonra yine bilinci kapandı..
**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7.BÖLGE | TAEKOOK ✓
Fanfiction"7. Bölge!" anons sesi tüm bölgede yankılanmış, herkes işini gücünü bırakıp o sese dönmüştü. "salgın tüm sığınaklara ulaşmış, dünya üzerinde bilinen ve hayatta kalmayı başaran tek bölge biziz!"