2. Bölüm

112 8 4
                                    

 Annem hariç kimseyle konuşmadığım üçüncü hafta, bomboş evde odamdan çıkmayalı üçüncü hafta, Çakıl ve Güneş'in beni aramayıp yakınlaştıkları koca üç hafta.
   
   Kötüydüm. Bu zamana kadar hiç yalnız bırakılmamıştım. Herkes gitse de Çakıl hep yanımda olur diye düşünüyordum, yanılmışım. En yakınımdakilerin değiştiğini görmek canımı acıtmıştı. Ağlamaktan gözlerim şişmiş, günlerdir uyumadığım içinde altları biraz morarmıştı. Sonunda odamdan çıkma kararı alıp mutfağa gittim. Annemler gittiğinden beri doğru düzgün bir şey yemediğimi farkına varınca buzdolabının kapağını açtım. Yiyecek bir şeyler bulamayınca kapatıp yanındaki dolabı açınca içinin abur cunurla dolu olduğunu gördüm. İçindeki bütün çikolataları ve bir tane de nescafe alıp kapattığım sırada telefonum çaldı. Umursamayıp ısıttığım suyla nescafemi yapıp odama döndüm. Bilgisayardan izleyeceğim filmi ayarladığımda telefon yine çalmaya başlayınca sinirlenip oturduğum puf yastıktan kalkıp yatağımın üzerindeki telefonu aldım. Annem arıyordu. Açıp hiçbir sorun olmadığını hatta bugün arkadaşlarımla buluşacağımı söyledim. Annem de tatillerini iki hafta daha uzattığını söyledikten sonra telefonu kapattık. Anneme Güneş ve Çakıl'dan bahsetmeyecektim. Tatillerini yarıda kesip yanıma gelmelerini istemiyordum. Telefonu tekrar yatağın üzerine fırlatıp puf yastığıma döndüğümde hüzünlü film seçmeme lanet edip gözlerimden akan yaşlarla masamın üzerindekimendilleri aldım. Film biteli yarım saat olmuştu ama ben hala ağlıyordum. Çok fazla duygusal birine dönüşmüştüm. Hatta arada durduk yere ağladığım bile oluyordu. 

   Nescafemi bitirdiğimde yatağımın üzerine bıraktığım çikolataları ve telefonumu alıp puf yastığıma gittim tekrar. Twitter'a girince yine buluştuklarını belli eden bir fotoğrafla karşılaştım. Çakıl çok mutlu görünüyordu. Güneş... Güneş'te gülümsüyordu fakat sanki bu yapmacık bir gülümseme gibiydi. Haberim olmayan bir şeyler dönüyordu ve ben bunu kesinlikle öğrenmeliydim. Bunu onlarla takılmadan yapamayacağımı anladığımda aklıma paylaştıkları fotoğrafın altındaki yer bildirimi gelince üzerimi değiştirip saçlarımı yaptım. Anahtarımı ve telefonumu küçük çantamın içine attıktan sonra hızlıca ayakkabılarımı ayağıma geçirip oldukları yere gitmeye başladım.

   Vardığımda hesabı ödediklerini görünce beni fark etmesinler diye yandaki kitabevine girdim hızlıca. Sahibinin bana dik dik bakmasıyla elime bir rastgele bir kitap alıp sayfalarını karıştırmaya başladığımda buraya doğru geldiklerini gördüm. Elimdeki kitapla yüzümü kapayıp biraz daha yaklaştım onlara. Kitabevinin yanındaki durakta oturmaları işime gelmişti. 

   Çakıl  '' Bu akşam çok eğleneceğiz. Bizde kalacak olman iyi oldu. '' diyerek gülmeye başlayınca canımın acıdığını hissettim. 

   '' Elbette eğleneceğiz. ''

   Gözlerimden akan yaşları durdurmaya çalışırken arkamdaki adamın '' Kitabı cok beğendin herhalde, almayı düşünüyor musun ? '' demesiyle çantamdan parayı alıp adama uzattım. Ne kadar göz yaşlarımı durdurmaya çalışsam da beceremiyordum. Sanki bana inatmış gibi daha fazla akıyorlardı. umursamayıp banka doğru ilerlediğimde ikisinin de bana baktığını biliyordum ama ben bakamazdım. Çünkü eğer bakarsam daha çok ağlardım, dayanamayıp bağırırdım. Güneş'in arkamdan seslenmesini ve Çakıl'ın  onu susturmasını önemsemeyip  daha da hızlı yürümeye başladım. Bilmediğim bir ara sokağa girdiğimde dayanamayıp yere bıraktım kendimi. Deli gibi ağlıyordum ve yanıma gelip ya da ne bileyim kolumu falan tutup  '' Neden ağlıyorsun ? '' diye sormamışlardı . Çakıl' a ne olmuştu böyle ? moralimin bozulduğunu görse güldürmeye çalışan insan şimdi beni paramparça etmişti. Hıçkırarak ağlamamı göresmesine rağmen niye yanıma gelmemişti ? Üstelik Güneş'i bana seslenirken susturmuştuda. Benim bilmediğim şeylerin dönmesi canımı epey sıkıyordu. Öğrenmeden rahat edemeyecektim. 

   Yanıma eğilen çocuğu fark ettiğimde kafamı kaldırdım. Benim yaşlarımda bir şeydi sanırım. Çok büyük durmuyordu. Elindeki peçeteyi uzatıp oturdu. Peçeteyi alıp yüzümü silerken '' Buralarda çok dolaşma, güvenli değil. Ayrıca ağlamayı da kes, ağlayan kızlardan nefret ederim. '' deyince yerimden kalkıp '' Peçete için teşekkürler. '' deyip o sokaktan uzaklaştım. Bu da neydi böyle ? Neden öyle söylemişti ki ? Bunu akşam uyumadan önce düşünmeye bırakıp eve doğru ilerledim. Vardığımda akşam olmak üzereydi. Kapıyı açıp mutfağa gittim. Nescafemi yapıp odama gittiğimde savaş alanı gibi gözüküyordu. Erafı biraz toparlayıp ismine bile bakmadan aldığım kitabı okunmamak üzere rafa bıraktım.

   Yatağıma oturup nescafemi yudumladığım sıra annem aradı. Açıp arkadaşlarımla çok eğlendiğimi,  az önce eve geldiğimi ve onu çok özlediğimi söyleyip kapattım. Telefonumdan sakin bir şarkı açıp yatağa uzandım. Kim bilir şuan ne kadar eğleniyorlardır diye içimden geçirirken ağlamaktan gözlerimin ağrıdığını hissettim. Gözkapaklarım yavaşça kapanırken çalan şarkıyı durdurup yorganımın altına girdim ve kafamdaki düşüncelerden kurtulup uyumaya çalıştım. 


Düşmanın DeğilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin