Bölüm 4 | Mesaj
"Alo demene gerek bile yok, yârim. Şu numarayı bir kere çevir, çağır."
Saat gecenin ikisinde bağır çağır şarkıya eşlik ederken diğerlerinin bundan pek memnun olmamakla beraber benden bıktıklarını düşünüyordum. Pelin bizi videoya çekiyordu. Çağla içkisini kafasına dikerken bir yandan da çatık kaşlarla atılan mesajları okuyordu. Uygar sessizce Çağla'yla beraber mesajları okurken Talha hoşlandığı kızın hesabında geziyordu.
Uzay benimle dans ederek eğlenen tek kişiydi.
"Sizin niye içiniz geçmiş?" diye bağırarak ellerinden telefonları aldığımda gözler üzerime çevrilmişti. "Bugün çok güzel bir gün! Günü böyle sıkıcı sonlandırmanıza izin veremem!" Pelin'in elinden de telefonu aldım ve Uzay'ın eline bıraktım üçünü de. "Sen de eğleneceksin, kuzen."
"O turuncu saçlarını siyaha boyarım, alma elimden bir daha telefonumu!"
Uygar kaşlarını çattı. "Ne var o kadar bu telefonda seni hep delirten?"
"Erkeklerle konuşuyorum, abi. Oldu mu?" Uygar sertçe nefesini verirken sabır çekmişti. "Asıl bana sabır be! Bıktım senin şu kıskançlıklarından! Saygılı bir adam ol!"
Uygar ona bir cevap veremedi çünkü o an dikkatleri üzerime çekmiştim.
"Saygılı dedin de Sarp aklıma geldi. Hesabımı takip etti!"
"Bir milyonuncu kez söyledin, Turuncu."
"Ama Talha, çok önemli bir şey. Sevgilisi de yok. Müstakbel enişteniz bundan sonra, onunla iyi geçinmeye bakın." Gözlerim Uygar'a kaydı. "Esasen de sen, Uygar."
Kaşlarını çattı. "Ben ne yaptım amına koyayım? Masum masum burada duruyorum." Kendisi dahil herkes bunu neden dediğimi iyi biliyordu. Ona boş konuşma der gibi baktım. "Hem nerede göreceğiz bir daha biz onu. Bitti, gitti."
Gözlerimi irileştirdim. "Ne demek nerede göreceğiz? Enişteniz yapacağım diyorum."
"Yalnız kız kafayı sıyırdı," dedi Uzay. Hemen yanımdaydı. Sarı saçlarını çekiştirmemle inledi, elimi saçlarından uzaklaştırarak Talha'nın yanına oturdu. Hemen kaçıyordu zaten.
"Takip ettiyse kesin yazar," dedi Çağla. "Sen döndün mü takibine?"
"Ay ben de diyorum neyi unuttum!" diyerek telefonu elime aldığımda, "Sen çocuğu da iki güne unutursun," diyerek güldü Pelin.
Gözlerimi kısarak ona baktım. "Sus, arabadayken eniştene yürüdün."
"Ne ara lan?" diye sordu, cevap vermeme gerek kalmadan hatırladı. "Lan çocuğu görmemiştim bile. Şaka yapıyordum. Benim tipim de değil zaten. Sarışınları asla sevmem."
Duraksadım. "Çok garip, ben de sevmezdim. Sarp etkisi demek ki."
"Sevmemeye devam edebilirsin," diye homurdandı Uygar. Gözlerim anında onu buldu. "Sen sus. Çocuğa tüm gün öldürecekmiş gibi baktığını unutmadım."
"Benden önce baban baktı, güzelim."
Ofladım. "Bir ara gerçekten Sarp'ın yakalarında tutup sarsacak sandım." Orta sehpanın üzerinde duran bira şişelerinden birini alarak kafaya diktiğimde dibinde sadece iki yudumluk bir şey vardı. Dolu başka bir şişe bularak birkaç yudum almamın ardından telefonumu niye elime aldığımı hatırlamaya çalıştım. Sarp. Hah, Sarp! Bildirim panelinden bir türlü silmek bilmediğim bildirime tıklayarak onun hesabına girdim. Kucağımda o kadar eşyayla oturuyorken sadece bildirime bakabilmiş, telefonu kullanamamıştım bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ IŞIK KIRINTISI | TURUNCU
Teen Fiction❝Senin sanatın senin için hızlanan kalbimdi.❞ Ayça Erdinç başarılı bir ressamdır ve yirmi üç yaşında ilk sergisini yapar. Son anda gelemeyen fotoğrafçıyla günün ilk talihsizliğini yaşarken onun yerine gelen fotoğrafçı Sarp Akkor'la tanıştığında onda...