10. Hissetmek

149 26 4
                                    

Bölüm 10 | Hissetmek

Sarp ilk defa bana endişeli hissettirmişti.

Bunu sadece bir mesajıyla yapmayı başarmıştı, öyle ki anne ve babamın beni dışarıda görse ne kadar sorun oluşturacaklarını bilmeme rağmen üzerime geçirdiğim bir şort ve tişörtle evden çıkmış, sokağın başında beni bekleyen Sarp'ın yanına gelmiştim.

Bu saatte beni buraya öylesine bir şey için çağırmayacağına inanıyor, o mesajı yazmasının arkasında önemli bir şey olduğunu hissediyordum. O yüzden buraya gelmiştim. Endişelenmiştim. Beni korkutmayı zaten o mesajlarıyla başarmışken şimdi bunu gördüğüm yüz ifadesiyle yapmıştı.

Aramızda kalan kısacık mesafeyi adımlarımı hızlandırarak kapatıp karşısında durmuştum. Sarp başını kaldırıp yüzüme baktığında pek iyi olmadığını gözlerinden anlayabiliyordum. "Ne oldu?" Üzgün bakıyordu. Sarp sadece gözlerime bakarken endişemi daha da çoğaltıyordu. "Beni korkutuyorsun."

"Beş dakikalığına benimle kalır mısın?" Ben cevap veremeden, "Sadece beş dakika," diye tekrarladı. "Ama hiçbir şey sormadan. Kalır mısın?"

Kafamı hafifçe sallayarak, "Kalırım," diye mırıldandım.

Yanında durup sırtımı duvara yaslayacağım sırada elini duvarla arama koydu ve eli böylece sırtımda durdu. Şaşkınca ona baktığımda, "Duvar soğuk," dedi. "Niye böyle çıktın? Akşam ayazı. Hava serin." Üzerimde sadece bir tişört vardı ama üşümüyordum.

"İyi değilsin ama şu an benimle ilgileniyorsun," diye mırıldandım. Bunun hoşuma gitmemesi gerekirdi ama gitmişti. "Kendinle ilgilen. İyiyim ben, üşümüyorum."

Beyaz bir tişörtün üzerine giydiği mavi gömleği üzerinden çıkardığında bana vereceğini anlamıştım ama beklemediğim şey gömleğini üzerime giydirmesiydi. Kollarımdan gömleği geçirip giydirdiğinde içinde küçücük kalmıştım ama sorun değildi, zaten çoğu zaman büyük beden gömlekleri böyle giyerdim.

Eli tekrar sırtımla duvar arasına yerleşirken, "Yere oturacağım, rahat ol," dedim ve onun bir şey demesini beklemeden yere oturdum.

"Ayça," dedi garip bir tınıyla.

Başımı kaldırıp ona baktım. "Hım?"

"Şu an soğuğu daha çok çektiğinin farkında mısın? Soğuk taşa oturuyorsun." Bulduğum saçma yolla bir kez daha ona rezil olmayı başarırken elimi yavaşça alnıma vurdum. "İçine annem kaçmış senin," diye homurdandığım sırada güldüğünü işittim. "Bir şey olmaz beş dakikayla. Otur sen de."

"Hasta..."

"Sarp!" dedim devam etmesine izin vermeyerek. "Ölmeyeceğim. Olmaz bir şey."

Yüzüme birkaç saniye bakmasının ardından sessizce yanıma oturdu. Ne olduğunu hiç bilmiyordum ama gözlerinden yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anlayabiliyordum. Ailesiyle arası bildiğim kadarıyla iyiydi, herhangi bir sorun olmuş olabilirdi yine de. Birine kötü bir şey olsa şu an benim yanımda olmak yerine çoktan memleketine dönerdi diye düşünüyordum.

Birkaç dakika sessizce oturmaya devam ettik. Endişem çoğalıyordu, merakım da öyle. Yine de ona saygı duyup hiçbir şey sormuyordum.

"Şu sıralar hayatımdaki tek güzel şey sensin."

Birden duyduğum sesiyle başımı kaldırıp ona baktım. Sözlerini idrak etmemle öylece kalakaldım, hiçbir şey diyemedim. Kalbimin hızlandığını hissettim, bu bile ona karşı kötü hissetmeme neden oldu.

BEYAZ IŞIK KIRINTISI | TURUNCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin