Bölüm 7 | Korku Evi
"Eve senle dönüyorsam, evden senle çıkıyorsam, aklımı alamıyorsam aşksın..."
Mavi gözlerimi tel panoma astığım bir kağıt parçasının üzerine resim yeteneği olmadığını söyleyen birine göre fazlasıyla mükemmel bir şekilde, Sarp tarafından çizilen resmimden ayıramıyordum bir türlü. Her baktığımda kalbim de çıldırıyordu.
Dün onunla çok güzel bir vakit geçirmiştik. Piknik yapıp resim çizmemizin ardından annemin aramasıyla mecburen eve dönmek zorunda kalmıştım çünkü küçük kardeşim daha yaza yeni girmişken hasta olmayı başarmıştı. Babama ulaşamayan annem ilaç alıp gelmemi söylemişti.
Sarp beni eve bıraktığındaysa annem pencereden onu görmüştü, Andaç'la ilgilendiğinden daha sonra konuşacağımızı söylemişti ama şimdiye kadar hiçbir şey dememişti.
Şarkı değiştiğinde bu kez yerimde durmayıp pencere kenarında unutmuş olduğum boya kutusunu yerine koymak için ayağa kalkmıştım. Kutuyu diğer boyaların yanına bırakırken odamın aralık duran kapısından annemi görebilmiştim. Kapıyı genişçe açarak kafasını içeri soktu.
"Yemek yedin mi?"
Başımı salladım. "Yedim, bulaşıkları da yıkadım. Evleri de temizledim. Kirli sepetindekileri makineye attım, tüm kirlileri de sepete attım sonra. Makine bittiğinde de astım hepsini, ikinci tur çalıştırdım. Şimdiye biter, bilmiyorum."
Kardeşime demleyip içirmesi için ne olduğunu bilmediğim bir otu almaya amcamlara gitmişti. Yol uzak olduğundan onun gidip geldiği bu uzun süreçte kafa dağıtmak için boş durmayıp evi toparlamıştım. Evde bulunamadığımdan pek ev işi gördüğüm de söylenemezdi, bu yüzden şimdi annemin buna şaşırmasını garipsememiştim.
"Andaç'a çok mu yaklaştın?"
Kaşlarımı kaldırdım. "Ne alaka?"
"Ne bileyim," dedi omuz silkerek. "Hastalık geçmiştir, ateşin falan çıkmıştır."
"Of," dedim gülerek kafamı iki yana sallarken. "Sıkılıyordum, boş durmayayım istedim. Seni düşünüp yardım ettim hem. Hakkımı yemeyeyim şimdi." Annem kaşlarını çatmakla yüzünü buruşturmak arasında garip bir ifadeyle baktığında, "Ya ne?" diye sordum. "Gören de ev işi yapmayı bilmiyorum sanacak."
"Sen evde bulunuyor musun ki ev işi yapasın?"
Ellerimle kendimi gösterdim. "Güzel gözlerinizin tam karşısındayım, Ahsen Hanım."
"Başka ne yaptın?"
"Sıraladıklarımı sadece."
Güldü. "Tabii, eksik saymazsın zaten. İlla göze sokacaksın." Küçük bir kahkaha atıp ona yaklaştım, kollarımı boynuma dolayıp yanağına sesli bir öpücük bıraktım. Yanağından öyle öpülmeyi sevmediğinden yüzünü uzaklaştırmaya çalıştı fakat kollarını bedenime dolayıp sarılışıma karşılık vermişti.
"Canım annem," dedim bir kez daha öperek. Başımı omzuna yasladım. "Akşam Çağla'da kalacağız, haberin olsun."
Anında yüzü düşerken gözlerime onaylamazca baktı. "Yaza yeni girdik daha, Ayça. Sen tüm yazı evden uzaksın, kızım. Gez, eğlen gönlünce. Lafım yok. Ama bunu da pek abartma. Baban da pek hoş değil bu durumdan, bir şey demiyor pek ama hoşlanmıyor işte." Yavaşça ondan uzaklaştım. "Asma suratını, kızımızı özlüyoruz."
"Tamam, dikkat edeceğim bundan sonra."
"Teşekkür ederim," dedi gülümseyerek.
Başımı sallayarak tebessüm ettim. "Ama bugün Çağla'dayım." Annem gözlerini büyütüp sertçe nefesini verirken kafasını iki yana sallamasından kime ne anlatıyorum dediğini anlayabiliyordum. "Korku evine gideceğiz bugün. Baya bir plan yaptık. Günlerdir doğru dürüst vakit geçiremiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ IŞIK KIRINTISI | TURUNCU
Fiksi Remaja❝Senin sanatın senin için hızlanan kalbimdi.❞ Ayça Erdinç başarılı bir ressamdır ve yirmi üç yaşında ilk sergisini yapar. Son anda gelemeyen fotoğrafçıyla günün ilk talihsizliğini yaşarken onun yerine gelen fotoğrafçı Sarp Akkor'la tanıştığında onda...