( Pekala sanırım başlıyorum )
••~Türkiye~••
Kapana kısılmıştık. Yanımda duran Azer'in elini tuttum. Gözlerinden yaşlar akıyordu...
• • •
6 yıl önce koronavirüs salgını tüm dünyayı vurmuştu zaten. Daha sonrasında başka salgınlarlada karşılaşmıştık tabii. Fakat bunlar bizleri o kadar da etkileyen virüsler değildi. Birkaç ay önce de başka bir salgın yayıldı.
• • •
Çin ve Amerika -ve birkaç büyük ülke daha- paralarını birleştirip tedavi bulmak için gerekli imkanları sağlamaya çalıştılar.
• • •
Sonunda bir aşı ürettiler fakat bu aşı halklarımızı, milletlerimizi iyileştirmedi...
• • •
Tam tersine bağışık olanlar hariç diğerlerini yamyama çevirdi...
• • •
Doğal olarak yanımızda çalışan korumalar, aşçılar, asistanlar, hizmetçiler ve bunlar gibi bize hizmet eden insanlar da yamyam a döndü...
( Bilgi: Ülkelerin yanlarındaki korumalar, aşçılar vb. kişiler o ülkenin vatandaşlarından oluyor. Yani onlar ülke değil insan. )
Sadece birkaç tanesi bağışıktı fakat onlarda bağışık olmayanlar tarafından ya öldürüldü yada diri diri yenildi. ( İkisi de ölüme çıkıyo ama nys:) )
• • •
Tabii etraftaki insanlar tükenince -bağışık olanlar öldürülünce- sıra bize de gelmişti. Evimin etrafını sarmışlardı. Camların, kapıların, kaçabileceğimiz nere varsa orada bekliyorlardı.
• • •
Yani dışarı çıkamıyorduk. Biz de tek yapabileceğimiz şey olduğu için evin içine saklanmaya karar verdik. Üst kattaki odamda bulunan kıyafetlerimi astığım dolabın içine saklandık. Asılı kıyafetlerin önümüzü kapatmasını ümit ederek dolabın arka kısınlarına girdik. Şimdi kardeşimle her şeyden daha yakın olan ölümü çaresizce bekliyoruz.
• • •
Yanımdaki Azer'in yüzüne baktım. Gözlerinden yaşlar hiç durmadan akıyor, alt dudağını hafifçe ısırıyordu. Tuttuğum elini hafifçe sıktım. Eliyle ağzını kapattı. Hıçkırıklarını bastırıyor, ses çıkarmamak için elinden geleni yapıyordu.
Evin içerisinden sesler geliyordu. Çoktan içeri girmişlerdi. Arada yamyamların attığı değişik çığlık sesleri geliyordu. Tam yandaki kapının kırılma veya çarpma sesi geldi.
Azer onun elini tuttuğum elimi sıktı. Ağzındaki elini çekmeden yüzünü omzuma gömdü. Omzumun ıslandığını hissedebiliyordum.
Odanın içinden sesler geliyordu. Çığlık sesleri ve yumuşak, vıcık bir şeyin ezilme sesleri geliyordu. Nefesimi tutmuştum. Sanki nefes alırsam nefes sesimi duyacaklarmış gibi hissediyordum. Azer ise kıyafetimi sıkıyordu. Bi ara sesler kesildi.
Ve dolabın kapısı açıldı...
.
..
...
....
.....
......
.......
........
.........
........
......
....
...
..
.İki el önümüzdeki kıyafetleri ayırdı.
A: Ah... Demek buradasınız.
O Amerika'ydı. Ani gelen rahatlama duygusuyla gözlerim doldu. Öleceğimi sanmıştım...
Azer'de beni bırakmıştı fakat hala elimi tutuyordu. Amerika bana doğru eğildi. Dolan gözlerimi kolumun tersiyle sildim. Yan taraftan da ayak sesleri geliyordu. Kim olduğunu görebilmek için başımı eğdim. Amerika'da o tarafa dönmüştü. Gelen İsrail'di.
İsrail'in iki elinde de bıçak vardı ve bıçaklardan kan damlıyordu. Kendisinde herhangi bir yara yoktu. Amerika'da hasar almamıştı. Belinde bir silah ve elinde bıçağı vardı.
İ: Aww şuna bak~ Benim minik kedim korkmuş mu?
Azer'e doğru ilerleyip önünde diz çöktü. Azer'i sanki küçük bir bebeği kaldırır gibi kollarının altından tutup kucağına almıştı. Normalde olsa asla izin vermezdim ama şu an onun buna ihtiyacı vardı.
Amerika ayağa kalktı. Elimi tutup beni de kaldırdı. Kalktıktan sonra elimi bırakmadı. Bende sesimi çıkarmadım.
Odaya bir göz gezdirdim. Yerde yamyamların ölü bedenleri vardı. Kimisinin karnı deşilmiş, kimisinin kafası ya yarılmış ya da kopmuştu. Aniden gelen kusma isteğini bastırmak zorunda kaldım. Azer'in bunları görmüyor olması iyiydi. İsrail onun kafasını kendi omzuna bastırmıştı. O da sesini çıkarmıyordu zaten.
İ: Hadi gidelim. Kapının önünde Rusya bekliyo.
A: Dış cepheyi temizliyor.
İ: Toplu temizlik.
Az: Lütfen çıkalım buradan. Bakmak istemiyorum.
İ: Biz Azer'le iniyoruz. Sizde oyalanmayın. Pılınızı, pırtınızı, kıçınızı toplayın gelin.
Azer ile İsrail kapıdan çıktılar.
T: Rusya'yla düşmandınız?
A: Birbirimizi yemek artık sıkıcı gelmeye başladı.
T: Ne hale geldik... Şuna bak...
A: Eh... Gidelim bizde. Yapacak birşey yok. Herşey çoktan çığrından çıktı.
T: Ne yapıcaz?
A: Tek bir şey: Hayatta kal. Ölme. Bu kadar. Basit yani.
T: Ne demezsin...
Aşağı inmiştik. Rusya'nın ellerinde balta vardı. Baltaların ikiside kanlıydı fakat... Bir tane baltanın ucunda adamın kafası kalmıştı. Damarları yere sarkıyordu. Ve yüzünün ortasına balta girmişti.
Azer baltadaki kafayı görünce çığlık atıp İsrail'in göğsüne kafasını gömdü.
Az: Ç-çekin onu... Alın lütfen. İğrenç gözüküyor.( Öğk ) Kusucam sanırım...
Azer ağzını tutarak odanın bi köşesine koştu. Kustu da sanırım. İsrail'se kıkırdıyordu. Aptal! Kusuyor çocuk. Komik olan ne? Daha sonra Rusya'ya döndü.
İ: Rusya. Benim küçük kedim böyle şeyler görmeye alışkın değil.
Rusya baltadaki adamın saçlarını tutup yüzünü baltadan çıkardı.
Amerika, Azer'e yaklaştı. Belindeki silahı çıkarıp ona uzattı.
A: Sen bıçak kullanamazsın. Al bunu. Bu daha basit. Vicdan azabı çekmezsin. Sadece hedefi tuttur. Mermi bolca var merak etme. Yine de boşa harcama.
Bir iki ağladı diye korkağın teki sandılar herhalde kardeşimi. Yani biraz korkaktır ama abartılcak kadar değil. Yine de silah onun için en iyisi. O yaratıklarla yakın temasa girmesini istemiyorum. Azer eline silahı aldı. Biraz dalgın bir şekilde baktıktan sonra beline yerleştirdi.
Sonra da Amerika bana döndü.
A: Sen bıçak kullanabilir misin?
T: Evet. Kullanırım. Vurabileceğim bir sopa bile olsa yeter.
Onaylar gibi kafa salladı dalgınca. Sonra bir elini İsrail'e uzattı. İsrail elindeki bıçaklardan birini Ame'ye verdi. Amerika'da bana uzattı.
Elimdeki bıçağa baktım. En azından kendimi savunabileceğim. Bıçağı sıktım.
A: Hadi gidelim!
Evet. İlk bölüm bu kadardı. Hatalarım varsa kusura bakmayın ühü:') İlk hikayem. Sonradan boka dönebilir.
Kelime sayısı: 789 ( kısa oldu ewt çok sorryy)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Countryhumans Ametürk~
FanficYamyamlarla dolu bir dünyada hayatta kalabilmek? -Kan/dehşet mutlaka olacak!! İlk hikayem... Kötü olabilir... Batırabilirim... Ama fikirlerinizle gelişebilir değil mi?