~2~

313 31 6
                                    

Ehüğ
Ehöm... Başlıyorum.



••~Türkiye~••

Hepimiz dışarı çıktık. Evin önünde tek bir yol vardı. Ya sağa yada sola gidecektik çünkü önümüz ormandı. Amerika biraz düşündü. Önce kafasını sağa sonra sola çevirdi.

A: Sağdan gideceğiz.

R: Zaten ordan gelmedik mi ahmak.

A: Hayır biz soldan geldik.

R: Yoo. Balık hafızalı mısın?

İ: Eh... Beyler biz bu yoldan gelmedik.

A: Nasıl?

İ: Biz evin arka tarafındaki yoldan geldik buradan değil.

A: Aman neyse işte.

R: Yediremedin dimi?

A: Ne alakası var?

T: Kapayın çenenizi. Ne sağdan gideceğiz ne soldan. Düz ilerleyeceğiz.

Az: Ha, evet.

İ: Nasıl düz? Yol bile yok. Ormana mı dalacağız?

T: Kardeşlerim o tarafta. İyi olduklarından emin olmam gerek. Onları görmem gerek.

R: Olmaz.

A: Tamam gidelim.

R: Evet aynen öyle yapın. Herşeye atlayın herşeye burnunuzu sokun. Bakalım akşam olunca kıçınızı nasıl kurtaracaksınız?

A: Senin yaşamak için önemli, hayati eşyaları almak yerine votka şişelerini doldurmanı bekleyerekde vakit kaybettik. Ama onda sorun yok öyle değil mi?

R: Onlar hayati önem taşıyor.

İ: Siz ikinizden bıktım biliyor musunuz?

T: Gelip gelmemeniz umrumda değil. Ben gideceğim. Onları görmeden de sizinle şurdan şuraya gitmem haberiniz olsun. Gel Azer.

Azer'le birlikte yürümeye başladık. Ormanın içine girmiştik. Arkamızdan gelen extra ayak seslerinden onların da bizimle geldiklerini anlayabiliyorduk. Ezberimde olan yolu gidiyordum.

Ormanın ilerlediğimiz tarafı çok da uzun değildi. Bir süre ilerledikten sonra ormandan çıkabilecektik. Ormandan çıktığımızda karşımıza bir toprak yol çıkacaktı. Toprak yolun hemen önünde de bir ev. İşte orası Kazak( Erkek ) ve Kırgız( Erkek)'ın beraber kaldığı evdi.

Bi 10 dk daha ilerledikten sonra karşımıza bir ağaç çıktı. Bu ağacı tanıyordum. Hatıralarımızın ufak bir kısmı bu ağaçta gizliydi.

O zamanlar Kazak ve Kırgız eve yeni taşınmıştı. Bende yeni taşınmıştım. Beraber ormanı gezmeye karar vermiştik. Ormanda gezip eğlendik. Bazı meyve ağaçlarından meyve topladık. Kazak, Kırgız'ı diri diri toprağa gömdü. Ağacın altında uyuduk...

Ama iş eve dönmeye gelince sıçtığımızı hissettik. Çünkü kaybolmuştuk.

Yaklaşık 3 saat boyuna eve dönmeye çalıştık. En sonunda dönüp dönüp aynı yere geldiğimizi farkettik. Kazak'da küçük bir çocukken yaptığı kolyesini çıkarıp bu ağaca asmıştı.

Şimdiyse kolye kopmuştu. Hayır. Koparılmıştı. Boncukların yarısı yere saçılmıştı. Bazıları da ipin üzerinde kalmıştı. Bunu da o yamyamlar yapmıştı tabii. Hayallerimizi bile mahvediyorlardı.

Üzerinde boncuk kalan ipi elime aldım ve cebime koydum. Azer bana mutsuz bir ifadeyle bakıyordu.

Az: Abi... Sence onlar... Yani şey...

T: Hayır. Hayır yok öyle bir şey. Onlara birşey olmadı. Olmayacak.

Yürümeye devam ettik. Arkadakiler konuşmuyordu. Konuşmamaları daha iyiydi çünkü kaldırabileceğimi sanmıyorum.

Sonunda toprak yola çıktık. Karşımdaki eve baktığımda arkamdan İsrail'in sesi geldi.

İ: Eyvah.

Evin bütün camları kırılmıştı ve kapı ardına kadar açıktı...




Evet. 2. Bölümün sonuna geldik. Çok kısa olmuş olabilir. Yazım yanlışlarım olabilir. Bok gibi olabilir. Ama olsun yazcam ben yinede hehehe:D

Kendinize iyi bakın <3

Countryhumans Ametürk~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin