11.Bölüm 🇹🇷🇺🇸

275 26 16
                                    

Saa
Yeni bölüm
Canım. Çok. Sıkılıyor.

Tabii bu kitabı okumayı sevenler için bu güzel bir şey çünkü sıkıldıkça yazıyorum.

Arkdslar ben vazgeçtim Kıbrıs kız olsun.

Hade kitaba geçek

...

Özbekistan ve Türkmenistan içeri girdi. Bizde peşlerinden içeri girdik. Olayları anlattık.

Tü: Ne yazık ki bizde de durum böyle.

Öz: Evet. Ama siz de gördünüz. Bizim ev biraz ıssız bir yerde. Bunun güzel bir şey olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.

Ka: Biraz mı? Hani şu hikayelerde geçen balta girmemiş orman var ya. Aynı onun gibi.

Tü: Kıbrıs'ı olaylardan uzak tutmaya çalıştık.

T: Kıbrıs nasıl? Büyüdü mü? O da burada mı?

Öz: Evet istersen çağırabilirim.

T: Tabii. Özledim onu.

Özbekistan merdivenlerden çıkmaya başladı. Daha sonra da gözden kayboldu.

Tü: Keşke sadece böyle durumlarda değil de normalde de bizi ziyarete gelseydiniz.

Kı: Evet. Kusura bakmayın. Ama... Bilemiyorum.

Tü: Sorun değil. Bizi hatırlıyor olmanız güzel.

T: Bizi nasıl tanıdınız?

Tü: Böylesine canlı kırmızı rengine ve parlak ay ve yıldıza sahip biz tek canım Türkiye'm vardır. Azer'i de az çok hatırlıyorum zaten. Birbirine çok benzeyen iki kardeş de Kırgız ve Kazak'dır.

Ka: Wow. Zekaya bak. Özür dilerim ama ben sizin varlığınızı bile unutmuşum.

Kırgız, Kazak'a dirsek attı.

Kı: Kazak öyle denir mi?

Ka: Yanlış bir şey mi dedim?

Kı: Yok. Söylediğin şey çok doğru bir şeydi zaten.

Ka: Sen küçükken demez miydin dürüst ol diye. Yalan söylediğimde kafama terlikle vuruyordun.

Kı: Dile getirmene gerek yoktu ama.

Türkmenistan kıkırdadı.

Tü: Kabalık etmek istemem ama... Bunların burada işi ne?

R: Türkmen beni hiç unutmamışdır değil mi?

Tü: Sen konuşmasan?

O sırada merdivenin başından ses geldi. Kıbrıs ve Özbek'di. Aşağıya indiler.

Gözüm Kıbrıs'a takıldı. Onu en son gördüğümde bebekti. Şimdiyse 12-13 yaşlarındaydı sanırım. Hoş bi elbise giymişti.

Özbek parmağıyla Kıbrıs'a beni işaret etti.

Kıbrıs yanıma geldi.

KKTC: Sen Türkiye misin?

T: Evet. Ve sen de Kuzey Kıbrıs'sın.

KKTC: Bana seni anlattılar. Senin çok hoş biri olduğunu söyleyip durdular. Seni bir bozkurta benzetiyorlardı.

T: Peki benziyor muyum?

KKTC: Evet. Benziyorsun.

T: Sana sarılabilir miyim?

KKTC: Tabiki.

Ona sıkı sıkı sarıldım. Daha sonra birbirimizden ayrıldık.

...

Biraz daha kardeşlerimle sohbet ettik. Rusya, Amerika, İsrail filan onlarda dinliyorlardı.

2 saate yakın konuştuk. Daha sonra ben biraz hava almak için balkona çıktım. Ev 3 katlıydı. Bende 2. Katındaki balkondaydım.

Hava serinlemişti. Sabahki boğucu sıcaklık düşmüş onun yerine serinletici rüzgarlar esmeye başlamıştı.

Sessiz ve sakince esen rüzgar saçlarımı dalgalandırıyordu ki yanımdaki balkonun kapısının açıldığını duydum.

Gelen Amerika'ydı. Balkonun kapısını tekrar kapatıp yanıma geldi.

A: Merhaba.

T: Sanada meraba.

A: H harfini neden yutuyorsun?

T: Alışkanlık?

Konu mu açmaya çalışıyor? Eğer öyleyse pek başarılı değil.

T: Noldu? H harfini yuttum diye beni mi suçlayacaksın?

A: Yok, ben..

Biraz daha kibar Türkiye. Biraz daha kibar.

T: Bir şey mi söyleyeceksin?

A: Evet.

T: Ne söyleyeceksin?

A: Dicektim ki... Umm...

Ney?

T: Söyle.

A: Benimle çıkar mısın?

Ne?

T: Haha evet komik şakaydı. Ama sırası değil Amerika.

A: Bu bir şaka değildi.

T: Ne?

Yüzü normalden daha da ciddileşti.

Ne yani bunu ciddi mi söylemişti?

A: Evet. Bu bir şaka değildi.

T: Yani sen ciddisin?

A: Hiç olmadığım kadar.

T: Oh.. pekala...

A: Cevap?

...

...

...

Yeter cevabı yarına kalsın.

Bye<3

Countryhumans Ametürk~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin