BALDER
"Uyan Balder."
"Uyan Kahramanların Kahramanı"
"Uyan Hjälte'nin şampiyonu""Ama .... ama ben nasıl uyanacağımı bilmiyorum..."
"Ben Odin! Ben Thor! Ben Freyja! Uyan Balder! Hjälte'nin sana ihtiyacı var."
Nefes nefese uyanıyorum. Ağzım kurumuş bir nehir gibi susuz. Uyandığımda bir cift açık mavi göz karşılıyor beni. Pridd telaşla metalik sürahiden turuncu camdan yapılmış; ince ve uzun bir bardağa su koyuyor ve bana getiriyor. Kana kana içiyorum. Bardağı tutan eli tutuyorum. Bardağı fırlatıyorum ve Pridd'i kendime çekiyorum. Ateşle dövülmüş kızıl saçlarında kayboluyorum. Hayatımın aşkını, güçlü görünen fakat aslında yorgun olan kollarımla sarmaya çalışıyorum. Saçlarının arasına, boynuna, alnına, yanağına ve dudağına sıra sıra öpücükler konduruyorum. Keskin bir acı vücudumu savunmasız bırakıyor. "Ah" sesi dudaklarımın arasından uçup gidiyor.
"Balder! Balder! İyi misin? Yapabileceğim bir şey var mı? Öldün diye çok korktum Balder. Bırakma beni! Sana yalvarıyorum beni bırakma! "
"Merak etme Pridd. Bir yere gittiğim yok. En azından şimdilik. "
Gülümsemeye çalışıyorum. Huzurun ve mutluluğun başkenti bana güç veriyor.
Pridd'i asla bırakamam. Onsuz bir hayat çileden başka bir şey değil."Korkmanı gerektirecek bir şey yok. Sahi burası da neresi böyle? "
Pridd anlatmaya başlıyor. Sülük saldırısından WiseKahler'in bizi kurtardığından, Annwn Tapınağı'nda olduğumuzdan, bir çok ejderha kahinin burada yaşadığından, ona destek çıktıklarından...
"En azından güvendeyiz Balder. Kısa bir süre için de olsa güvendeyiz. Bu acıları çekmeni asla istemedim. Hepsi benim hatam. Seni Hjälte'ye geri götürmeliydim. Benim için onca şeye katlanman gerçekten çok korkunç. Bunların hicbirini hakketmiyorsun Balder! Özür dilerim..."
Ağlamaya başlıyor Pridd. Ağlarken bile güzel olmayı başaran bu kıza yeniden hayran oluyorum. Elini tutuyorum. Ondan bana geçen sıcaklıkla kendimi daha da iyi hissediyorum. Su yeşili gözlerimden akan damlalar ellerimize değiyor.
"Sst.. sst.. Böyle yapma Pridd. Ben seni korumak için yemin ettim. Hem biz bir takımız unuttun mu? Sen bana aşkın güzelliklerini gösterdin. Senin yanın benim yanım. Benim kalbim sana; senin kalbin bana ait. Lütfen sil gözyaşlarını. Gülmek sana çok yakışıyor. "
Bir yandan gülmeye zorluyor kendini Pridd; diğer yandan da elinin tersiyle göz yaşlarını siliyor. Sargılı olan vücudumu ve odanın dört bir yanını saran yüzlerce sarı renkli mumu fark ediyorum. Odanın kapısı açılıyor ve içeriye tanıdık bir yüz olan WiseKahler giriyor.
"İyi olmanıza çok sevindim Hjälteli Balder. Pridd Sober ve biz ejderha kahinleri, sağlığınız için hep umut ettik. Sargılardan yarın kurtulacaksınız. Sülük canavarlarının sizi emmeleri, vücudunuzda bir takım yaralar bıraktı. Şu an için yemek yemeniz ne yazık ki imkansız. "
Midemin gurultusu, WiseKahler'in son sözüyle birleşince komik bir durum ortaya çıkıyor. Pridd yanımda olduğu sürece hiçbir şey umrumda değil. Kızıl Ejder bana yaşam gücü veriyor.
"İsterseniz burada kalabilirsiniz Pridd Sober. Zen ve Ken yatağınızı hazırlar. Yarın sabah, Balder Stefanson'u da ejderha meclisine tanıtacağız ve bizi bekleyen büyük tehlikeleri engellemek için plan yapacağız. İyi geceler!"
Pridd, Zen ve Ken'e ihtiyaç duymuyor. Yanıma hemencecik kıvrılıyor. Göğsümdeki ağırlığı ne gariptir ki daha rahat nefes almamı sağlıyor. Meşe ağaçlarının kokusu üzerime siniyor ve bir kaç dakika geçmeden Pridd'in sıcaklığı ile uyuyakalıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Olimpiyatları 2 -Kızıl Ejder
FantasyEjderha Kahinleri kadim büyülerle güçlerini birleştiriyor. Sekiz site devletlerinden Goch ve Hjälte şehirleri, Balder ve Pridd'i korumak için bir ittifak gerçekleştiriyor. Savaş kapıda...