Bölüm 8:

48 5 0
                                    

Gözlerimi açtığımda etrafa baktım ve Araz'ın evinde hatta Araz'ın odasında olduğumu farkettim. Yanımdaki ağırlığa döndüğümde Araz'ın beni izlediğini gördüm. Yatakta yan yatıyordu, bir dirseği yatağa, eli de yanağına yaslıydı. İfadesiz bir şekilde bana bakmayı sürdürdü. "Ne zamandır uyuyorum?" diyerek oturur pozisyona geçtim. Bana cevap vermek yerine bakmaya devam etti.

"Araz?" dediğimde "Hım." dedi dinlediğini belli etmek için. "Ne zamandır uyuyorum?" diye tekrarladım sorumu. "1 saat 28 dakikadır." dedi ve ayaklandı. Bende ayağa kalktım, odadan çıkacakken konuştu.

"Sormayacak mısın?"

"Neyi?"

"Tek merak ettiğin Ali mi?" diye sordu, gözlerinde hayal kırıklığı vardı. Ve o an anladım ki Tarık beni Araz'dan alırken Araz da yaralıydı ve ben Ali'nin o halini kafamdan atamazken ona hiç 'İyi misin?' diye soramamıştım bile. Elimle başımı ovaladım ve ona ilerledim.

"Ali'nin o hali gözlerimin önünden gitmiyor Araz. Kafamı toparlayamıyorum. Sen nasılsın?" dedim açıklama yapmak ister gibi. Ama o bunu umursamadı.

"Muhteşemim." dedi kendine bir sigara yakarken. Bakışlarımı ondan ayırmadan konuştum. "Araz gerçekten soruyorum, nasılsın?" Paketi masaya attı ve balkona ilerledi. Peşinden gidip balkona çıktım. Beni yanıtsız bıraktığında oflayarak önüme döndüm. Kapı çalındığında bakışlarım o tarafa döndü. Gelen Sefa'ydı. Bakışlarımız kesiştiğinde gülümsedi ve yanıma gelip bana sarıldı.

"Nasılsın yenge?" dedi benden ayrılırken.

"İyiyim sen nasılsın?"

"İyiyiz işte ne olsun dolaşıyoruz öyle." dedi ve Araz'a baktı. Araz ise elindeki yarım sigarayı Sefa'nın eline tutuşturup odadan çıktı.

"Neden kızdı ki şimdi?" diye sordum Sefa'nın elindeki sigarayı aldığım sırada. Sefa ise başını iki yana sallayarak konuştu. "Yenge benden duymuş olma ama abim seni bulmak için çok uğraştı. Şimdi seni Ali'nin kurtarıp bu durumda olması canını sıkıyor. Bir de şey var."

"Ne var Sefa?" diye sordum sigarayı söndürürken.

"Ameliyattan çıktıktan sonra ona dinlenmesini söyledim çünkü çok kan kaybetmişti ayakta duramazdı bile ama durdu. Seni bulması gerektiğini söyleyip durdu ve bir an dinlenmedi. Her yerde seni aradık. Sonunda bitkin düştü ve sadece yarım saat uyudu. Onda da kâbus görüp uyandı. Yani sana şöyle söyleyeyim: O seni bulmak için çok uğraştı yenge, şimdi senin ona bir 'İyi misin?' bile dememen onu üzmüş olmalı." diye açıklama yaptı.

"O, bu tarz şeyler için üzülecek bir adam değil diye biliyorum." diye yanıt verdim açıklamasına. O ise başını iki yana salladı. "O adam senin geçmişinin ta kendisiyse Araz Kandemir de olsa kırılır." dediği şeye anlam verememiştim. "Geçmişinin ta kendisi derken? Ne demek istiyorsun?" diye sordum ama Sefa bana cevap vermeden odadan çıktı.

Kafa karışıklığının verdiği sersemlikle kendi odama gittim. Duş almak için banyoya girdim ve kendimi sıcak suyun altına bıraktım.

~

Kısa bir duş sonrasında üzerime mavi kot üstüne de beyaz boğazlı kazağımı giydim. Saçlarımı kurutma gereği duymadan sadece tarayıp banyodan çıktım. Telefonumu ve sigara paketimi cebime sıkıştırıp odamdan da çıktım.

Salona girdiğimde burayı özlediğimi farkettim. Araz koltukta oturuyordu, yavaş adımlarla yanına gidip oturdum. Önündeki bilgisayara baktığımda bir görüntüyü izlediğini gördüm. Oldukça gergin görünüyordu. Boynunu çıtlattı ardından bilgisayarı kapattı. Ayağa kalktığında konuşma ihtiyacı hissettim. "Nereye?" diye sordum ama o beni duymadı. Belki de duymazlıktan geldi.

KARANLIĞIN ZEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin