"Gece, hadi biraz ara ver artık."
Atlastan aldığım uyarı ile kafamı kitaptan kaldırdım. Neredeyse bir ay oluyordu ders çalışmaya başlayalı. Şimdilik kendi çabalarım ile ilerliyordum. Yeni okul dönemi başladığında ise Atlas beni dershaneye yazdıracaktı. Dershaneye yazılana kadar şu anda eksilerde olan bilgimi geri kazanmaya çalışıyordum. Bu esnada işte çalışmaya da devam ediyordum. Her şey Atlas ile anlaştığımız gibi ilerliyordu.
Bu bir ay içerisinde pek bir şey değişmemişti. Değişen tek şey Atlas'ın Emre ile tanışması olmuştu. İlk başta Emre'ye karşı fazla önyargılı ve biraz da kaba yaklaşsa da daha sonrada Emre'nin sadece arkadaşım olduğuna ikna olmuş olacak ki önyargısını bir kenara bırakıp sevecen ve samimi bir havaya bürünmüştü. Atlas ve çok yönlülüğü... Ah tabii Atlas'ın Emre ile olan bu samimiyeti beraberinde Barkın'ın da triplerini getirmişti.
Barkın Atlas ve Emre'nin arasının iyi olduğunu duyduğunda ciddi anlamda Atlas'a trip atmıştı. Atlas ne zaman Barkına bir şey söylese ya da bir şey istese şu cümle ile karşılaşıyordu: "Git Emre kankana söyle sen onu." ya da "Git Emre kankan yapsın o dediğini." Barkın sanırım biraz fazla duygusal ve benimseyici bir karakterdi. Sevdiklerini cidden paylaşmak istemiyordu.
Ben de bu tripten nasibimi almıştım ancak benimki birkaç saat sürmüştü neyse ki. Her ne kadar bize karşı tripli olsa da asla yanımıza gelmemezlik yapmıyordu. Bu bir ay içerisinde Barkın'ı görmediğim gün sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Hatta öyle ki geçen hafta Atlas isyan edip Barkını yakasından tutup kapının önüne atmıştı. Apartmanda Atlas'ın şu sözleri yankılanmıştı:
"Lan ben seni işte bu kadar çok görmüyorum. Bir siktir git artık! Kardeşimle rahat rahat aile saadeti yapamıyoruz, hadi kış kış!"
Kapıyı Barkın'ın yüzüne kapattıktan sonra ise kapının önünde aramızda şöyle bir konuşma geçmişti:
"Abi! Niye öyle dedin şimdi? Üzülecek. Belki de alınacak sana."
Ardından kapanan kapının ardından Barkın'ın boğuk sesi duyuldu.
"Evet çok alındım Gece. Hadi beni içeriye al."
Atlas ise kapıyı açmadan Barkın'a bağırdı.
"Lan sen hala kapının önünde misin!?"
"Gittim."
"Abi!"
"Ama Gece. Haksız mıyım? Herif seninle tanıştığından beri bırakmıyor peşimizi. Seninle tanışmadan önce kırk yılda bir gelirdi bu it! Şimdi bizim evden çıkmıyor. İnadına yapıyor sanki."
"Ama alınmış sana işte. Hem gelsin ne olacak. Bizi seviyor ki geliyor. Ben de seviyorum Barkın'ı."
Atlas dramatik bir şekilde elini kalbinin üzerine götürdü.
"Aman diyeyim Gecem. Barkın ve sevmek sözcüklerini yan yana kullanırken biraz daha dikkatli ol. Bu kalp buna dayanmaz."
Göz devirdim.
"Of Atlas! O anlamda demediğimi biliyorsun! Konuyu çarpıtma."
Yanıma yaklaşıp kolunu omzuma attı ve diğer eli ile saçlarımı karıştırdı.
"Barkın yüzünden Atlas olduk gene! Merak etme ufaklık Barkın ve benim aramı bu tarz şeyler bozamaz. Bana alınmadığına emin olabilirsin."
Alttan alttan yüzüne baktım.
"Öyle mi diyorsun?"
"Öyle diyorum. Şimdi Barkın gittiğine göre birlikte biraz vakit geçirelim mi? Geçen gün canının midye çektiğini söylemiştin. Hadi midye yemeye gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR BAŞIMA: Bir Aile Meselesi
General Fictionİstenmeyen çocuktu Gece. Ne anne bilirdi ne de baba. Ne de bir kardeş. Kendini bildi bileli tek başına olan bu kız hayatına aniden giren babası ile aile sıcaklığını tadacak mıydı? Peki ya kardeşleri? Kabul edecek miydiler genç kızı?