Aslı'nın evine geri dönmesi yurtta coşku ile karşılanmasa da Barkın'ın evinde neşe ile kutlanıyordu. Gece her ne kadar Atlas'ın buna alınacağını düşünse de Barkın'ın bu kutlamayı vermesine engel olamamıştı. Gerçi Atlas'ın da bu durumu pek takar bir tarafı yoktu ama sonuçta Aslı da Atlas'ın kardeşiydi.
Gece her ne kadar bu şekilde düşünse de içten içe Aslı'nın gitmesinin rahatlığını yaşıyor ve seviniyordu. O olaylı gecenin üzerinden yalnızca iki gün geçmişti. Aslı muhtemelen o karmaşadan sonra olayları anlamış ve babasına bunun hesabını sormuştu. Gece odasına geçse de içerideki bağrışmaları net bir şekilde duymuştu.
"Saçma sapan bir kadın için saçma sapan bir hata yaparak nasıl bizi bu hale sokabilirsin!" diye bağırmıştı o gün Aslı babasına. Hatice Hanım'ın sesini hiç duymamıştı Gece. Muhtemelen en son bıraktığı gibi yalnızca olanları dinleyip hazmetmeye çalışıyordu Hatice Hanım.
"Peki sen Atlas? Bu ne halt olduğu belli olmayan o kız için mi bizi karşına alıyorsun! O kıza nasıl güvenip de yanına alırsın!" Atlas o kadar da sessiz kalmamıştı Aslıya karşı.
"Ne halt olduğu belli olmayan öyle mi? Bu sözleri daha geçen gün ailesine yalan söyleyip bir partiye kaçan ve kaçması yetmezmiş gibi üstüne bir de uyuşturucu kullanan kişi mi söylüyor? İster inan ister inanma ama Aslı, 'o kız' dediğin kişiye ben senden daha fazla güveniyorum. O kız benim kız kardeşim. Bir daha Gece'nin hakkında bu şekilde, bu tavırda ve bu sözlerle konuştuğunu duyarsam sana yemin ederim hiç görmediğin bir Atlas ile karşılaşırsın."
O karmaşa dolu geceyi sonlandıran da Atlasın bu kesin tavrı ve cümleleri olmuştu. Gece kendini Aslı ve Atlas'ın arasını bozduğu için suçlu hissedip Atlas ile konuşunca da kafasına Atlastan bir uyarı sillesi yemişti.
Bugün ise Barkın kutlama yemeği adı altında Atlas ve Geceyi evine atmış özlem gideriyordu. Yemeklerini yemişler, günlük sohbetlerini etmişler, Barkın günlük Atlası sinir etme görevini tamamlamış ve günü neredeyse sonlandırmışlardı. Ancak Gece'nin konuşmak istediği bir konu daha vardı.
Gece, elindeki bardağı orta sehpaya bırakıp yerinde dikleşti. Dikkatleri üzerine çekmek için boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
"Ben bir şey konuşmak istiyordum aslında."
Atlas da olduğu yerde dikleşip dikkatle kardeşini dinlemeye başladı. Gece'nin ağzından çıkan her bir sözün değeri çok büyüktü kendisinde.
"Tabi güzelim. Nedir konu?" dedi bir eliyle Gece'nin saçlarını hafif hafif okşarken.
Gece konuya nasıl gireceğini bilemedi. Bir süre dudaklarını dişledi, düşündü. Ardından direkt olarak konuya girmenin daha makul olacağına karar verdi.
"Ben sınava girmek istiyorum."
Atlas ve Barkın'ın gözleri anında parlarken konuşmasına devam etti Gece. Arada gözleri Barkın'a kaysa da çoğunlukla konuşurken Atlas'a bakıyordu. Atlas'ın düşüncelerini ve duygularını anlamak çok önemliydi Gece için. Çünkü abisi her zaman önce gelirdi.
"Geçen Atlas abim bana bu teklifi sunduğundan beri aklımda. Yani nasıl olur bilmiyorum. Ama denemek istiyorum şansımı. Tabi teklifin hala geçerliyse."
"Tabiki de geçerli Gece'm! Ne kadar sevindim sana anlatamam. Peki asıl önemli olan şeyi düşündün mü sen onu söyle."
"Asıl önemli olan mı? Nasıl işte çalışacağımı mı? Onu düşündüm ben şöy-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR BAŞIMA: Bir Aile Meselesi
Ficção Geralİstenmeyen çocuktu Gece. Ne anne bilirdi ne de baba. Ne de bir kardeş. Kendini bildi bileli tek başına olan bu kız hayatına aniden giren babası ile aile sıcaklığını tadacak mıydı? Peki ya kardeşleri? Kabul edecek miydiler genç kızı?