"Soğuk El"

88 4 0
                                    

Merhaba,umarım bugün kendini iyi hissediyorsundur.Hikayemi değerlendirmek istersen yorum yazabilirsin ayrıca tavsiye de alabilirim,şimdiden teşekkürler! :))

~

-Farkındayım ama bunun hakkında birşey diyemeyeceğim,lütfen!
-Hanımefendi ne hikmetse siz neredeyseniz cesetler de orada,lütfen zorluk çıkartmayın.
-Ama bakın yanlışınız var.Ben sadece cesetleri bulan biriyim,katil değilim!
-Lütfen uzatmayalım! Şüphelimiz sizsiniz,kısa bir süre sizi ağırlamak zorundayız.

Son bulunan cesetten sonra gözler benim üzerime dikilmişti.O gün televizyondaki haberden sonra evime baskın düzenlenmişti,sırf cesetleri buluyorum diye katilin ben olduğumu zannediyorlardı,
çok fazla dirensem de derdimi anlatamamıştım bu yüzden şimdi zorla beni emniyete götürüyorlardı.
Suçum yoktu ve buna rağmen yargılanmak canımı sıkmaya başlamıştı,uğraşmaları gereken kişi ben değildim.

-Komiserim zanlıyı sorgu odasına götüreceğiz,belgeleri de Akif size getirecek.
-Tamam aslanım,sağ olasın.

Kolumdan sürükleyen gıcık polis, Komiseriyle minik bir diyaloğa girdikten sonra beni tekrar sürüklemeye başlamıştı.
Geldiğimiz yerde sadece bir tane sandalye ve bir tane de masa vardı,öncesinde geldiğim yere benziyordu,içerisi loş ve boğucuydu. sandalyeye oturtulup masadaki kancaya kelepçelendikten sonra beni sorgu odasında yalnız bırakmışlardı,
gerçekten bu muammele de neydi? Sanki gerçekten suçlu bendim(!)
Bir süre bekledikten sonra içeriye Komiser dedikleri adam girmişti,suratındaki ciddi ve korkunç ifadeyle korkmam gerektiğine dair beynimden sinyaller almaya başlamıştım.Sert bir şekilde masaya dosyayı attıktan sonra karşımda eğilip beni şüphe dolu gözlerle süzmeye başlamıştı,biraz süre geçtikten sonra konuşmaya başlamıştı.

-Evet burada olmanı sağlayan şeyi biliyorsun,peki bunu yapan kişiyi de biliyor musun?
-Bilmiyorum,yolda gelirken de söylemiştim.Yanlış kişinin peşindesiniz,suçlu ben değilim.
-Sana suçlu musun demedim,sakin ol. İlk önce sorularıma cevap vermeni istiyorum.
-Pekâlâ.
-Bulduğun kafatasının kime ait olduğunu biliyor musun?
-Evet,Sineme aitti.
-Sinem kim?
-Sınıfımdan birisiydi,yakın değildik.
-Peki neden diğer sınıf arkadaşlarının evine gönderilmedi de sana gönderildi bu kargo?
-Bunu bana değil,katile soracaksınız.
-Düzgün konuşun Derin hanım. Burada emir almıyorum,veriyorum.
-Neyse,bakın Komiser bey ben şizofren hastasıyım ve genelde sınıfımdaki herkes benimle dalga geçer,Sinem de onlardan biriydi.Sinemin kafatasının yanındaki notta katil beni üzen her şeye zarar vereceğine dair birşeyler zırvalıyordu,muhtemelen beni zorbaladığı için öldürüldü.
-Bu notu yazanı tahmin edebiliyor musunuz?
-Polisler Zincir Uluğa ait olduğunu söyledi ama ben inanmadım çünkü kendisini kaybetmiştim.
-Bu nasıl mümkün oluyor Derin hanım,benimle dalga mı geçiyorsunuz?
-Bakın inanması güç farkındayım fakat gerçekten kendisini kaybetmiştim ama polisler yaşadığını söyledi.Araştırmalarda bir yanlışlık olmalı,ölü bir insan nasıl birisini öldürsün?
-Belki de ölü değildir Derin hanım, pekala sorgu bitmiştir,sizi tutmak için bir sebebimiz kalmadı.Dediklerinizi araştıracağız eğer yalan söylediğiniz ortaya çıkarsa sorgu odasına değil, hapise girersiniz.

...

Sorgu bittikten sonra polisler tarafından evime bırakılmıştım.
Korkunç bir sorguydu,hele ki Komiserin son dedikleri içimi ürpertmişti.
Yaşıyor olabilir miydi,ama neden kendisini ölmüş gibi göstermek istesin ki?
Saçmalıktı,yaşamıyordu.Sadece araştırmalardaki bulgular yanlış çıkmıştı.
Evimde kahve eşliğinde yaptığım kurabiyeyi yerken camdan hayranı olduğum bahçemi izliyordum.
Belki de günümün en güzel saatleri camdan dışarı baktığım saatlerdi,baharın getirmiş olduğu havadaki hafif pembelik gökyüzünün morumsu görüntüsüyle bir bütün haline gelmiş rengarenk çiçekleri de taçlandırmıştı,incir ağaçlarının hemen dibindeki beyaz çiçekler de etrafı benzersiz bir hale getirmişti.
Ben bahçeyi izlerken gözüme ağaçların kenarındaki silüet çarpmıştı,yine oradaydı.
Asla bırakmamak üzere yemin etmişti sanki...
Gitmesi için her zaman yaptığımı yapmaya başlamıştım,gözlerimi açtığımda bu sefer silüetin yok olmadığını hatta daha da evime doğru yaklaştığını fark etmiştim.
Sabit bir şekilde dursa da ondan gözümü ayırdığım zaman bana doğru ilerliyordu.
İliklerime kadar soğukluğu hissederken elimdeki kupa yere düşmüştü,kupaya takılmayıp kapı ve pencereler kapalı mı diye kontrol etmeye başlamıştım.
Bu durumda polisi aramalıydım fakat bana inanmazlardı,ne diyecektim? Ben gözlerimi ondan ayırdığımda bana doğru yaklaşıyor fakat ona baktığımda sabit duruyor mu diyecektim?
Şizofreni olduğumu biliyorlardı,bu sefer kesinlikle deliler hastanesi'ne kapatırlardı.
Polisi aramayacaktım,sadece beklersem belki giderdi.
Gitmezdi,gitmeyecekti...
Bunu bilmeme rağmen bekleyecektim,elimden başka birşey gelmezdi.
Elimdeki bıçakla birlikte sessizce bekliyordum,eve girme ihtimali var mıydı bilmiyordum,kapım sağlam sayılmazdı ama kırabileceği tarzda bir kapı da değildi.Bir süre bekledikten sonra hâlâ dışarıda bekliyor mu diye camdan bakmıştım,yoktu.
Muhtemelen tekrar kaybolmuştu,derin bir nefes vererek yatağa oturmuştum.Gelen bildirim sesiyle birlikte telefonu açıp mesajlar kısmına girmiştim,bilmediğim biriydi.
Gelen mesaj tekrardan nefesimi tutmama ve bıçağı yeniden kavramama sebep olmuştu.

Zincir +18Where stories live. Discover now