Keyifli okumalar:)
Gözümü yavaş yavaş hastane odasının beyaz ışıklarına doğru açtım.Fazla ışık önce gözümü alsa da daha sonra alıştım ve gözlerimi iyice açtım.Koluma bir serum takılmıştı, yanımda ki hemşire ise serumumu çıkarıyordu.Hemşirenin arkasında ise Kemal vardı.Abimler yoktu.
Kemal duvara yaşlanmış, dizlerinin üstüne çökmüş kafasını ellerinin arasına almış oturuyordu.İyi değildi, hele ki burda hiç iyi değildi.
Hemşire uyandığımı fark edince bana bakıp gülümsedi.
-Günaydın.
Normal durumda belki ben de gülerdim, lakin o an hem fiziki hemde içinde bulunduğum durum normal değildi.Hemşirenin sıcak gülümsemesine karşılık veremedim, yutkundum. Yutkunmamla boğazımda ki acı kendini hatırlattı ve bir sızı ile ufak bir nefes verdim.
Hemşirenin bana "Günaydın" demesi ile Kamil kafasını kaldırıp bana baktı ve ayağa kalktı.Hemşire odadan çıkınca Kamil yanıma geldi.
-İyimisiniz Arya hanım?
Kamilin üniforması toz toprak içindeydi,anlaşılan eve bile gitmemiş'lerdi. Görevden sonra buraya gelmişlerdi, 17 günün yorgunluğunu bu hastanenin duvarlarının dibinde geçiriyorlardı. Gözlerinden anlaşılıyordu.
Çıkarılan serumla başımı yattığım yastıktan kaldırdım ve yatakta oturdum.
-İyiyim, Turan Yüzbaşı nerede?
Bu soruyu ona direk sormamla şaşırmış ama bunu çaktırmamıştı.
-Ameliyatta hala.
Daha bir şey soramıyordum, onu deli gibi severken başkası anlamasın diye onun hakkında soru bile soramamak öyle koyuyordu ki bana.Üzülüyordum kendime.
-Abim nerede peki?
-Ameliyathane'nin önünde.
-Yanına gidelim mi?
Başını salladı ve eliyle kapıyı gösterdi.
-Nasıl isterseniz.
Buraya ilk geldiğim de yorgunluktan neredeyse ölecek olan ben, şimdi ise aldığım serum ile biraz daha kendime gelebilmiştim.
Adımlarımı daha sağlam atabiliyordum, başım dönmüyordu.
Kamil ile beraber odadan çıktık ve Ameliyathanenin olduğu yere yürümeye başladık. Ben önde o arkada gidiyorduk. Sanki ben oraya yaklaştıkça yine aynı şeyleri yaşayacak gibiydim.
Turanı orda o ameliyat masasında bile düşünemezken, şimdi kapısında bekleyecektim.
Köşeyi dönünce Kara kobra Timini ve Ameliyathaneyi gördüm. Turana mı üzülsem, Timin haline mi, yoksa ihtimallere mi üzülecektim bilmiyordum.
Abim sandalyade oturmuş kafasını eğmiş, bekliyordu. Timde ki herkes buradaydı, kimi kimin omzuna yaslanmış, kimi yaşlı gözlerini diğerlerinden saklıyordu. Hepsi zayıf yanını göstermek istemezken, burada güçsüz düşüp tüm gardını indiriyolardı.
Bir ameliyathane kapısı herşeyin sonu da olabiliyordu bazen. Bazen ise yeni hayatların başlangıcı.
Abimin yanına yavaş adımlarla ilerledim, düşmemek için kendimi zor ayakta tutuyorken bir de abimi tutacaktım şimdi.
"Abi" diyebildim sadece,abim ise kafasını kaldırıp bana baktı.Uykusuzluktan kızarmış gözleri ve neredeyse siyahlaşmış göz altları, birbine girmiş saçları,üniformasının sol kolunda ki kan lekesi.. Bazı şeyleri özetliyordu.