Müzikler: Sakiler-Canıma minnet
Müslüm Gürses-Vazgeçtim
Merve Özbey-Kül
Yaşar-BirtanemKeyifli okumalar:)
Ajansta oturmuş yine bir haber düzenliyordum. Emre bey'in verdiği haberler bu ara fazla gelmeye başlamıştı, bir şey demiyordum şimdilik.
Kafamdakileri dağıtmak için en iyi yerlerden biri ajanstı. Odamdan çıkmayıp işime odaklandığım sürece.
Kafanız çok dolu bir insansanız, beni anlarsanız. Kafanızdakiler sizi bir yerden sonra artık fazla sıkmaya başladıkça zihniniz bulanıklaştıkça bir şeylere odaklanmak ve düşünmemek en iyisi oluyordu. Hele ki şu günlerde.
Hüma yoktu, tayini yeni çıkmıştı ve yeni tayin isteme süresi 3 seneydi. 3 sene onsuz idare etmek zorundayım, abimle dertleşip takılıyordum şimdilik. Abim sanırım tek dostumdu.
Turan hastaneye gireli 5. gündü, dün gitmemiştim. Onu bazen çok sık boğaz ediyormuşum gibi geliyordu. Beni görmek istemeyen birine sürekli kendimi hatırlatılıyormuşum gibi.
Turan'ın gözünde kendimi böyle hissediyordum işte, sebeplerini gördüğünden değil de sanki.. Neyse işte öyle düşünüyordum.
Kapımın 3 kere tıklanmansıyla gözlerimi bilgisayarımdan çevirip kapıya yönlendirdim.
-Girebilirsin.
İçeriye giren kişi ile şaşırsam da saygı amaçlı ayağa kalktım. Gelen kişi Emre Beydi.
-Müsaitmisin Arya?
Yapmacık bir gülümseme ile kendimi zorlayıp oturması için koltuğu gösterdin.
-Müsaitim buyrun oturun.
Oda bana gülümsedi ve kapıyı kapatıp gösterdiğim koltuğa oturdu.
Önce kendini öne doğru çekip boğazını temizledi ve öksürdü.
Buraya gelmesi beni odasına çağırmaması hayra alamet şeyler değildi. Emre bey böyle biri değildi, çalışanlarına bazen çok sert bazen çok yumuşak olan bir insandı. Ama bana bugüne kadar hiç böyle bir şeyi olmamıştı. Kimsenin odasına gidip bir şey konuştuğu da görülmemişti, neyse anlaşılırdı şimdi derdi.
-Arya biliyorsun seninle beraber çok güzel bir adım attık, GÜZ Dergisine yazdığın yazıların muhteşem ötesiydi.
Dikkatle onu dinliyordum, Emre Bey ise ellerini birleştirmiş bana ciddiyetle anlatmaya devam ediyordu.
-Hem onlar hem de biz gerçekten gurur duyduk yaptığın işle, bu şirket adına da çok büyük bir adımdı gerçekten.
Dediklerini kafamda oturtup onu dinlemeye devam ediyordum. Konuştuğu şeyler fazla dikkatimi çeken şeyler değildi, bu konuşmaya alışınca her Kelime ezbere geliyordu.
-Şimdi Derginin editörü İlyas Bey, şirketimizi daha yakından tanımak için bizi bir lansmana davet ettiler.
Biz derken kas ettiği şey neydi?
-Biz derken şirketi değil mi?
Kafasını salladı.
-Evet evet, seni bu kadar iyi görünce şirketi de tanımak istediler.
-Anladım. Peki ne zaman bu lansman?
-Bu akşam saat 19:00'da
Bir an şok oldum, böyle şeyler hep önceden planlanır ve haftalar önce haber verilirdi. Bir an söylenmesi asla normal olan bir şey olmadığını Emre bey de biliyordu.