Son Yaz~ Bırak Kendini (Orijinal Audio)Selim kahvaltımı gerçekten de mükemmel bir şekilde hazırlamıştı. İştahla son lokmalarımı yerken ne yaptığını anlamaya çalıştım. Camın karşısına geçmişti, elini cama yerleştirmiş ölçü almaya çalışıyordu. Ormanın ölçüsünü mü eliyle alıyordu diyeceğim... Saçmalıyorum.
Meyve suyumu tamamen bitirdiğimde masadan kalktım. Nefesimi verirken üzerimdeki tişörtü düzelttim, tişört çok uzun değildi. Gecelikle daha de iyiydim sanki.
"Teşekkür ederim."Dönüp bana baktığında ellerini cebine yerleştirdi. Kafasını salladı hafifçe. Dudaklarımı ıslattım. "Ben artık gideyim," dedim uzaktaki gözlerine bakmaya çalışırken. Bana doğru adımlar atmaya başladı, kalbimin çarptığını hissettim.
"Bence de. Çünkü burası az sonra yıkılacak."
Kaşlarımı çattım. Karşımda durduğunda gözlerimi incelemeye devam etti. Kafamı salladım anlayamayarak. "Nasıl yıkılacak?" diye sordum. Bişey demeden baktı öylece. Gözlerini kıstı yavaş yavaş. Nefesimi verdim. Ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi baktı, hemen sonra kafasını salladı. "Hadi, çıkalım artık."
Yanımdan geçip hızla kapıya doğru ilerledi. Arkasından hızla ilerledim. Parmak uçlarımda yürümeye çalıştım ama zar zor ayakta duruyordum zaten. Kendi kendime gülmek isterken gülemedim, kendimi zar zor tuttum.
Asansöre geçtiğimizde yan yanaydık ve benden daha uzun olduğunu daha da çok farkettim. Bana baktığında kafamı çevirdim hemen.
Hızla 1. kata iniyorduk.Kendimi çıplak gibi hissettim asansörün kapısı açıldığında. Hızla çıktığımızda kapıya yöneldik. Selim yanımdan geçip ilerlemeye devam etti. "Hızlı bir şekilde arabaya geç," diye de uyarıda bulundu.
Arkasından dik dik baktım nefesimi verirken.
Dışarıya çıktığımızda bir sürü adamın olduğunu farkettim. Hepsi de her yerdeydi.Selim'le gözlerimiz birleştiğinde saçlarım uçuştu. Tişörtü tuttum ellerimle kalkmaması için. Gözüyle arabaya geçmemi işaret etti. Hızlıca önümdeki 4 basmaktan aşağıya indim. Arabaya ilerledim hızlı adımlarla.
On koltuğa yerleştiğimde nefesimi verdim. Arabanın içi çok değişik kokuyordu. Çok güzel ama aynı zamanda anlayamadığım bir parfüm...
Selim'in ve diğer adamların neler yaptığına bakmaya başladım. Selim yine aşağılayıcı bir şekilde bişeyler söylüyordu. Gerçi, ben Selim'i hiç tanımıyorum ki, nasıl konuştuğundan da bana ne. Sadece çok kötü biri gibi görünüyordu. Acımasız, kibirli, küstah birine benziyordu.
Arabanın kapısı açıldığında nefesimi verdim. Selim arabaya bindiğinde sertçe çekti kapıyı. Dikkatlice baktım. Anahtarı taktığı gibi el frenini çekti.
Arkama yaslandım yavaşça. Geri geri giderken dikiz aynasına baktı, koyu siyah gözleri de çok dikkat çekiyordu....
"Sen neden Kaan beyle geldin buralara kadar?" diye sorduğunda kapanmakta olan gözlerim açıldı iyice. Yutkundum, boğazım kurumuştu. Kafamı çevirip baktım, dik dik yola bakıyordu.
"Ben gelmedim," dedim, kendimi ifade etmeye çalıştım ama başaramadım.
"Yanii..." Devam etmeden önce nefesimi verdim. "Yaman'la evlenmeme engel oldu babam, sonra da beni zorla buraya getirdi!"
Kısa bir süre bakışlarını bana çevirdi. Bende dik dik baktım çünkü kendi bana çok daha kötü bakıyordu.
Dik dik yola çevirdi bakışlarını. Nefesini verdi. "Sen o adamla evlenecek miydin gerizekalı?!"
Şaşkınlıkla baktım yan profiline. Sinirle dişlerimi sıktım. Bir anda sinirlenmişti beni de sinir ediyordu. "Sensin gerizekalı!" diye atladım. "Hem neden bu kadar sinirlendin? O Çiğdem denen kadın da..."
YOU ARE READING
HATUNUM
FantasyBir uzun yoldan geldim, ardım bomboş. Aşk yolundan dönmem derdim, kimler sarhoş?