8-SONUÇ

86 5 3
                                    



Mert Demir- Ateşe Düştüm

"🫀"

Bir insanı güzel olduğu için sevmezsin. Sen sevdiğin için güzel olur. İlk defa böyle bir his, ilk defa böyle bir adam, ilk defa kendimi insan gibi hissedişim sevgimi ortaya çıkardı. İlk defa yaşadığımı hissettim sanki. Nefes alabildiğimi hissettim. Aşkı hissettim.

Yanlış insanlara çok değer vermişim bu zamana kadar. Doğru insanlara da hep ayıplar etmişim... Bu da benim hayattan aldığım büyük bir ders olsun.
Sevda özü hissetmektir. Sevdiğini hissetmek. Sonradan farkettiğin ama sürekli aklında olan o şeydir aşk...

Aşık olun ama doğru insanlara. Aşık olun ama kendinizi yıpratmadan. Sizi de yıpratmayan adamları sevin. Adamları sevin, sizi sevebilecek adamları.

•••

Bir süre sonra dudaklarını geriye çekti. Gözlerimi araladım yavaşça. Gözlerimiz birleştiğinde gülümsedim hafifçe. Yutkundu. "Bugün olmaz," diye fısıldadı. "Fikrin değilebilir. Eğer yarın da beni istiyor olursan soy adımı soy adın yapacağım."
Kafamı salladım hemen sonra. "İstiyorum Selim. Seni seviyorum."

Benden uzaklaştı, doğruldu. Üzerimi örttükten sonrada ayağa kalktı. "İyi geceler kızım."
Çıkıp gittiğinde gözlerim yavaş yavaş kapandı. Sonradan fark ettiğim miğdemin bulantısı hemen uykuya dalmamı sağlıyordu galiba.

(Yazarın Anlatımıyla...)

Resul sigarasını ciğerlerine çekerken gözlerini kıstı. "İhsan'ı suç üstü yakaldılarsa anasını satayım, bu Selim neredeymiş o zaman? Selim neden hala dışarlarda, üstelik babasını kurtarmaya çalışmıyor?!"
Yaman nefesini verirken bilgisayarı kapattı, koltukta yayılmış yatan Çınar'a baktı hemen sonra. "Az kaldı, sıra size geliyor baba."

Resul kaşlarını çatıp baktı Yaman'a. "Ne diyorsun Yaman sen?! Biz uyuşturucu mu satıyoruz?!"
"Ne satarsanız satın!" diye bağırdı Yaman babasının sesini alçatması için. Ayağa kalktı daha sonra. "Bana bak baba! Senin azıcık hatırın için bu şerefsizi öldürmüyorum!"

Çınar doğruldu. "Ben ne yaptım lan yine..."
"Kes lan çeneni!" diye bağırdı hemen Yaman. "Bir de daha ne yaptım diyor! Senin yüzünden Aleyna beni hiç bir zaman affetmeyecek!"

Resul pişkin pişkin gülümsedi. "Kızın babasını aşağıda zincire vurdurduk. Gelip de kollarına mı atlayacaktı?!"

"Hepsi senin suçun!" dedi Yaman bağırarak. Sakin kalmaya çalışıyordu. "İntikam intikam diye başımın etini yediniz lan?! Aleyna yok dedim size, Aleyna'ya zarar gelmeyecek dedim! Şu anda çok düşündüğün Selim'in elinde!"

"Aleyna?" dedi Çınar. "Vay be. Bir ora kalmıştı."
Yaman Çınar'ın yanına ilerledi hızla. Tuttuğu gibi ayağa kaldırdı. "Abi!.."
Yaman yumruğu ağzının ortasına çaktığı gibi Çınar yeri öptü.

Resul elindeki sigarayı atıp ayağıyla ezdiğinde nefesini verdi. "Yaman kes artık şunu oğlum!" Pencereye doğru ilerledi daha sonra. "Polisler İhsan'ın sevkiyatını baltaladı! 1 hafta sonra alalım biz silahları. Çınar sen hallet, ara adamları!"

Çınar burnunu tutarken ayağa kalktı. "Bu amına koyduğumun çocuğuna birşey demiyorum, bak artık sabrım taşıyor!"
Resul balkona çıkıp kapıyı çekti. Çenelerinden usanmıştı artık.

(Aleyna'nın Anlatımıyla...)

Uyandığımda kahve kokusu doldurmuştu burumu. Hızlıca rutin işlerimi halledip aşağıya indim. Ev oldukça güzel ve ferhatı.
Mutfağı bulabilmek için kokuları takip ettim diyebilirim. Selim kahvaltı hazırlamıştı. Beni fark ettiğinde gülümseyerek tezgaha yaslandım. "Günaydın."

Dişlerini sundu. "Günaydın sarı." Yanına ilerledim yavaş adımlarla. "Yardım edebilirim."
Kafasını salladı hafifçe. "Geç otur, kahveni al."
Dediği gibi kahvemi alıp geip masaya kuruldum. Saatin daha çok erkedi, günes bile doğmamıştı. Bu kadar şeyi ne ara hazırlamıştı?
"Gece uyumadın mı?" diye sordum kahvemden bir yudum almadan önce.
Doğradığı domatesleri tabağa yerleştirdi. "Hayır..." Tabağı getirip önüme bıraktı, daha sonra da karşımdaki sandalyeye oturdu. "Erken gideceğim için de sana kahvaltı hazırladım."
Bir süre birşey demeden baktım. "Yine gideceksin yani?"

Dudaklarını ıslattı, kahvesini yudumladıktan sonra gözlerime bakmayı sürdürdü. "Geri geleceğim."
Kafamı salladım hafifçe. Elimdeki bardağı masaya bıraktım. "Peki. Alıştım artık zaten. Bu ev kimin?"
Dudaklarını ıslattı yine. "Benim."
Kafamı salladım bişey demek yerine. Kahvesini içemeye devam etti.

Kendimi aç hissetmeyecek kadar yemiştim. Selim'de o süre zarfında bişeyler içip telefonuyla ilgilendi. Uzun süren sessizliği ben bitirdim. "Bana bence artık herşeyi anlatmalısın."

Kafasını telefondan kaldırıp bana baktı. Gözlerini kıstı gözlerime baktığında. "Anlatacağım zaten. Doydun mu?"

Arkama yaslandım yavaşça. "Seni dinliyorum Selim."
Telefonunu masanın üzerine bıraktı, arkasına yaslandı. "Öncelikle tanışalım istersen," dedi hafif tebessümüyle. Elini bana doğru uzattı. "Selim ben, Selim Şaşmaz. Başkomiserim."
Elini tuttum. "Nasıl Kutlusay'ları kandırdın?" diye sordum hemen sonra. Elini geriye çektiği gibi nefesini verdi. "Seni senden öncede tanıyordum zaten sarı," dedi gözlerimin içine bakarak. "Babanı araştırmaya başladığım andan itibaren."
Gözlerine baktım öylece. Herşey o kadar iyi planlanmıştı ki, çok şaşkındım. Gerçekten Selim Kutlusay zannetmiştim bu adamı.

"İhsan'ın yetimhaneden eşiyle birlikte bir çocuk sahiplendiğini öğrendim. Çocuğu sahiplenme nedenleri çocuklarının olmamasıymış. Çocuğu daha çok küçükken yurt dışında eğitim görmesi için göndermişler."

"Nasıl yerine geçtin?" diye sordum, akıl alır gibi değildi.

"Çocuk çok masum bir çocuk. Başkanın teklifini kabul etmiş. Bu İhsan falan çocuğun yüzünü dahi görmemişler. Bir çocukluk halini gördüler işte. Selim'in yerine ben geçmek istedim, hem isimlerimiz de aynı başkanım falan... Çocukları benmişim gibi gördüler, hala da öyle zannediyorlar. Kimliğini, pasaportunu falan herşeyini aldım."

"Çocuk kaç yaşında?"

"20."

Kafamı salladım. "Çocuk bu pis işleri anlamış bence. Herkesten uzak durmuş, yoksa illaki konuşurdu annesiyle falan."

Nefesini verdi. "Öyle zaten. Gerçek anne babası olmadığını söylemişler, ondan da olabilir."
Kafamı salladım olumlu yönde. "Anlıyorum."
Gözlerimi incelemeye koyuldu. "Baban ya?" dedi diğer bir konuyu açarken. Bişey demek yerine baktım öylece. "Baban Kaan Aras."

"Bana bişey soracaksan," dedim. "Ben ne yaptığından haberim yok. Şirketlerimiz vardı, onları yönetiyordu."

Kaşlarını çattı. Gözleri kısıldı. "Elmas kaçakçılığı falan? Bilmiyor musun hiçbir şey?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Babam çalışkan bir adam, yaptığını hiç düşünmedim. Bu Kaleli'lerle kavgasından sonra sizden... Pardon İhsan beyden yardım istedi. Ne yapacaklarını bile bilmiyordum."

Nefesini verdi. "Peki. Sana inanıyorum sarı." Kafamı salladım. "Zaten bulsaydım bu zamana kadar bulurdum. Baban daha önce kötü bir iş yapmamış."
Bişey demek yerine kafamla onayladım.

"Sana bişey daha anlatmak istiyorum. Kaan'a kalsa hiç anlatmayacak çünkü."
Kaşlarım çatıldı. "Ne anlatacaksın?"
Nefesini verdi konuşmaya girmeden önce. "Senin öz bir abin var Aleyna."

Ne?

HATUNUMWhere stories live. Discover now