Temsili fotoğraflara bakmanızı tavsiye eder, İyi Okumalar Dilerim Ve Umarım...
Başlama Tarihinizi Bırakabilirsinizzz ...
Uzun zamandır bu kitap üzerinde uğraşıyorum ve eminim ki hatalarım vardır. Lakin en iyi şekilde yazmak için çok uğraştım o yüzden ilk bölümü okuyup vazgeçmenizi istemem. İyi okumalarrr
Sisli bir sonbahar sabahı, güneş ışınlarının zar zor geldiği puslu bir havada yeni güne gözlerimi açmıştım. Pencereden içeri süzülen puslu ışık, odamı hüzünlü bir aydınlığa boğmuştu. Yağmur damlaları cama hafifçe vuruyor, rüzgar pencerenin kenarlarını hışırdatıyordu. Yatağımdan kalkıp terliklerimi giydim ve pencereye yaklaştım. Bu puslu havada dışarıda çok fazla insan tabi ki de yoktu. Sadece yoldan geçen bazı arabaların farlarını ve birkaç insanın ellerinde poşetlerle yürüdüklerini görüyordum. Camı açarak derin bir nefes aldım ve ciğerlerime dolan nemli havayı hissettim. Sonbaharın melankolik atmosferi her yanı sarmıştı. Bu havayı seviyordum ama yine de beni uyuşuk bir moda sokuyordu. Camı açtığım gibi tekrardan kapadım, odama soğuk hava dolmasını ve üşümeyi istemem. Ellerimi odamdaki minik peteğin üzerine koyarak düşünmeye başladım. Acaba bugün nasıl bir haber gelecekti diye. Gerçi çok muntazam bir haber gelmesini beklemiyordum çünkü hiçbir zaman öyle olmamıştı. Her zaman yaptığım haberler hep aynıydı: Belediye meclisindeki tartışmalar, yerel bir festivalin duyurusu veya kayıp bir kedi. Ben daha başka şeyler istiyordum, adımı tüm dünyaya duyuracak haberler.
Ben ünsüz bir muhabirim, insanların tanımadığı ve yaptığı haberlerin genelde umurunda olmadığı o gazeteciyim de diyebilirim Aslında. Klasik haberleri yazar veya onları insanlara duyururdum. Haberlerim televizyonlarda yaklaşık 10-15 saniye arası oynar ardından diziler başlardı. Veya yazdığım makaleler ya gazetede yayımlanır ama insanların dikkatini çekmezdi ya da direkt yayımlanmazdı. Tüm bunları bir kenara bırakarak saatin farkına vardım ve kahvaltı yapmak için odamdan çıktım. Ah hayır, salonun camını gece yatarken açık unutmuş olmalıydım. Bende diyorum ki bu soğuk nereden geliyor? Hemen giderek açık olan camı sıkıca kapattım. Ve mutfağa giderek kendime bir şeyler hazırlamaya başladım. Genelde sabahları kahvaltı etmeyi çok sevmezdim, lakin ne yapalım işte işimize aç devam etmemek için yapmam gerekiyordu. Buzdolabından çıkardığım meyveleri, peyniri, zeytini ve birkaç parça ekmeği alarak masaya geçtim. Zeytinleri ve peynirleri bir kaseye koyup masaya yerleştirdim. Ardından ekmeği de doğradım, meyveleri de kestim ve bu sefer masaya kahvaltımı yapmak için geçtim. Kahvaltımı yaparken aynı zamanda telefonuma bakıyordum.
Telefonumun çalma sesi sessiz odayı doldururken cevaplayarak hoparlöre aldım. Benden biraz uzakta yaşayan, tamam biraz değil arkadaşımın yüksek sesli konuşmasını duydum.
"Ceylan! Buralarda neler oluyor bir bilsen?!" dedi telaşlı sesiyle.
"Sakin olur musun biraz Defne? Neler oluyor sakince anlat?" dedim kahvaltımı yapmaya devam ederken.
"Burada... cinayet olayları dönüyor. Neler olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz ve polis basına yansımaması için elinden geleni yapıyor. Bugün kasabamızdaki 2.kişi haince katledildi, henüz dedektifleri yeni yeni yönlendiriyorlar." dediğinde ne diyeceğimi bilememiştim. Defne'nin yaşadığı kasabaya bir trene atlayarak gidebilirdim aslında ama sorun gitmemem değildi sorun bu olaydı.
"Ne diyorsun sen Defne? Polis ilgilenmiyor mu peki?"
"İlgileniyor ama yeterince değil, dedim ya ikinci kişi katledildi ve dedektifleri daha bugün buraya yönlendirdiler yüksek ihtimalle bugün gelirler. Neler oluyor bilmiyorum ama korkuyorum." dediğinde kalbimde bizi sızı hissettim. Ya Defne'ye de zarar gelirse? Hem haber için hem de arkadaşım için oraya gitmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Haber: Cinayet Kasabası
Actionünsüz bir gazeteci olan ve ününe ün katmak için her şeyi yapabilecek olan baş karakterimiz, arkadaşından aldığı bir telefon üzerine aceleyle onun kasabasına gider. Bu kasabaya gelme sebebi hem arkadaşını korumaktır hem de olayı araştırıp haber yapma...