" Sevilmek... O anlamda sevilmek,
ne güzel bir şey. "- Jack London
___________________
Yirminci doğum gününün arifesindeydi genç kadın.. Doğum gününe sadece sayılı saatler kalmıştı.. Her çocuğun en sevdiği gündü belki de ; doğum günleri.. Pastalar üflenir, birsürü hediyeler açarlardı, bolca da çikolata yiyebilirlerdi, daha fazla sevilirlerdi o gün.. Seyran doğum günü neşesini hiç tadamamış yaralı bir çocuktu.. 20. yaşına girmek üzereyken daha da içine kapanıyordu.. Bu zamana kadar 19 tane yaşpasta yeyip üzerindeki mumları neşeyle üflemesi gerekirken tek bir tane bile pasta yeyip, mum üfleyememişti..
Yaklaşan doğum günü burukluğu da eklenince daha hassaslaşmış, içine dönmüştü.. Gün içinde daha fazla kitaplarına dönmüş, terasta yetiştirdiği çiçeklerle ilgilenip yenilerini ekiyordu.. Çoğu kişinin vucüdunu karıncalayan, hevesle bekledikleri gün Seyran'ın bedeninin titremesine sebep oluyordu..
19' hayatında bir çok şeyi değiştirmişti.. Antep'e veda etmiş, evlenmiş, çok düşmüş, çok kalkmış, çok ağlamış, az gülebilmişti.. hiç bilmediği duyguyla tanışmıştı ; aşk! Ferit'le çok kırılıp, dökülmüştü ve aşkını her hücresinde hissediyordu..
■ ■ ■
Yaz gecesi, gün içinde ki sıcaklığını koruyabilmiş ılık hava sayesinde terasta oturmak daha da güzelleşmişti..
Meyve dolu tabaktaki meyveleri neşeli neşeli sohbet ederek yiyordu teraslarının keyfini çıkaran Seyran ve Ferit. Ferit, bu sıcak yaz gününde güneşin kendini en belirginleştiği an da toplantıda olduğu için sızlanmalarını anlatırken, Seyran' da gün içinde bitirip etkisi altında kaldığı kitabı bıcır bıcır anlatıyordu. Ferit çoğu zaman kelimeleri duymuyor, Seyran'ın konuşurken çileği ısırmasına, etkilendiği olayı anlatırken ki mimiklerine odaklanıyordu.. Her an nar tanesi dediği yüzü avuçlarının arasına alıp, yiyebilirdi !
Seyran'ın kitap hakkında konuşurken kendinden geçişine bir kez daha içten içe erirken, tuza buladığı halde ısırır ısırmaz ekşiliğini hücrelerinde hissettiği eriğe ekşiyen yüzle baktı Ferit.. Ortam Seyran'ın tutamadığı kahkahalarıyla daha da şenlenirken, Ferit eriğin ekşiliğini giderebilmek için önce Seyran'a minik bir öpücük kondurdu, sonra suyu dikledi kafasına.
" Hahaha, Ferit abartma ya alt tarafı minicik ısırdın erikten. Ne ara yaktı içini bu kadar ? "
" Seni izlemeye dalınca yanlışlıkla çekirdeğini de ısırdım. Tüm tadım kaçtı Seyro ya.. "
" Hmmm, peki ne yapmamız gerekir tadını yerine getirmek için ? "
" Aslında, bi tatlıyla taçlandırabiliriz bence. "
" Bu saatte ? " varlığını dahi unuttuğu telefonundan saate baktı , 23 : 55
" Saatin ne önemi var ki Seyran ? İstediğimiz vakitte, istediğimiz şeyi yiyebiliriz bence. "
" Ne yemek istersin ki ? "
" Üzerinde 20 mumun olduğu bir pasta, mesela.. Çocukluğun gerçekleştiremediği hayallerini gerçekleştirebilecek küçücük bir pasta.. İyi olmaz mıydı sence Seyran ? "
" Ferit.. " İma ettiği şey apaçık ortadayken anlamamasına imkan dahi yoktu. Ferit bugünün önemini biliyordu ve belli ki susmayacaktı.. Daha da haykıracaktı sevgisini..
Elleri titreyen, kapı arkasına saklanmış 5 yaşındaki Seyran geldi gözünün önüne..
《
Suna heyecanla annesinin hazırladığı pasta kekinin üzerine kardeşinin en sevdiği meyveleri koyuyordu, özenle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Antep Fıstığı
Fanfiction☆ one shots' ☆ hayatlarına kendilerinin yön verdiği Seyran ve Ferit'in hikayesi..