" Zaman nasıl durdurulur :
Öpüşerek.
Zamanda nasıl yolculuk edilir :
Okuyarak.
Zaman nasıl hissedilir :
Yazarak.
Zaman nasıl salıverilir :
Nefesle. "- Matt Haig
____________
gözlerinin rengini belirginleştiren, hafif dekolteli elbisesinin içinde kendini aynadan seyrediyordu Seyran.. bugün belki de 17 yaşından beri hayalini kurduğu o andaydı !
heyecandan titreyen ellerine, düzensiz aldığı nefes yüzünden sürekli inip kalkan göğsüne bakıyordu.. gözlerini kapattı ' bugün başarmış bir şekilde buradayım... bugün, tam da şu anda minik seyranla birlikte başarıdan başarıya adımlayacağım... o günler geçti! mahzende kilitli kalan günler geçti! tüm zincirlerimi kırdım... '
kendini telkin eder gibi içinden konuşurken ; o çok sevdiği, varlığıyla bile huzura kavuşturan kollar tarafından sarmalandı Seyran..
" Antep'in ve Fe Fe Ferit Korhaaan'ın fıstık güzeli başardı! güzelim benim... çok güzel olmuşsun Seyran, bu gece buradan erkenden çıksak iyi olacak.. çünkü kendimi tutamayıp her an öpebilirim insanların içinde! ki biliyorsun uzun ve tek bir öpücükle kalmam..." göz kırpıp, kendi dudaklarını ısırdığında kolları arasında minicik kalan fıstık güzelinin önce boynundan, sonra şakaklarından , yüzünün her zerresinden tane tane öptü...
" bu başarıda ki katkını es geçemem Fe Fe Ferit Korhaaan! bazen kendime bile inanmazken, söylediğin cümleleri, gözyaşımı silip sarmalayışını... bunların hiçbirisini unutamam biliyorsun deĝil mi ? "
" sen kendine inandın Seyran.. hem de çocukluğundan beri.. ben sadece, kendim yüzünden önüne set kurulmuş o duvarı yıktım öncesinde ; sonrasında da bazen unuttuğun şeyleri hatırlattım sadece... bu başarının minik bir gölgesiyim ben.. en büyük ışık sensin... kendine güvenmesen, çocukluğundan beridir, babana rağmen, bana rağmen, dedeme rağmen... herkese rağmen kendi hayaline, inancına tutunmasan şu an bu konumda olamazdın... ben tüm kalbimle yanında oldum senin sadece.. sen tüm yıkılan hayallerine, kursağına takılı kalan heveslerine rağmen ayağa kalkıp bu sergiyi kurabildin... gurur duyuyorum seninle, daima! "
Seyran, bu cümlelerden sonra yüzünü Ferit'e döndüğünde boşluğu kapatıp ; sevdiği adamın dudaklarına bir buse kondurdu... bu öpücük, minnet doluydu!
" çok seviyorum seni Ferit.. her şeye rağmen çokça seviyorum... "
belki de bu hayattaki en büyük başarısıydı, Seyran tarafından sevilmek... bir zamanlar koltukta dahi yanında oturmak istemeyen asabi Antep güzeliyle en güzel yolu yürümüştü ve daha da büyük bir sevgiyle yürümeye devam ediyordu!
" bu sevgiye layık olmak, bu yeşillerde sevildiğimi görmek, hissetmek... işte bu da benim en büyük başarım karıcığım! her zerremle çokça seviyorum seni... "
*
Güneş doğmuş, Korhan yalısını aydınlatırken ; Ferit , kolları arasında uyuyan, çıplak teni üşümesin diye pikeyle güzelce sarmalamış, deminden beri dudaklarını yukarıya doğru kıvırıp gülümseyen karısını seyrediyordu...
" Ne görüyorsun acaba şu an rüyanda antep fıstığı seni... Şu gülüşe bak yaaa! " kendini daha fazla tutamamış, yukarıya kıvrılan dudaklara buse kondurmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Antep Fıstığı
Fiksi Penggemar☆ one shots' ☆ hayatlarına kendilerinin yön verdiği Seyran ve Ferit'in hikayesi..