- Ruhu Özgürleşen Çocuk

606 55 2
                                    

📍 " Kemal Varol, Babamın Bağlaması " eserini okurken, aklıma gelen tek partlık bir bölüm.. Okurken kırılacak olanlar, babasını kaybetmiş olanlar okumasa çok iyi olur... Ben Seyran ve Kazım'a bir veda sahnesi yazmak istediğim için kaleme alıyorum bu satırları ama , üstte belirttiğim gibi ; derinden etkilenecekler okumasın 🙏🏻 📍
Kaybedilen tüm babalarımız huzurla uyusun... kaybettiğimiz, toprağa verdiğimiz tüm sevdiklerimiz huzur içinde uyusun..

-

❝ Yarıda kesilmiş,
tamamlanmamış,
olmamış, kursakta kalmış,
gideni ayrı kalanı ayrı
yaralamış ya da tükenmiş
her aşkın
hakkıydı son bir veda. ❞

- Kemal Varol

Adımlarını hastanenin önünde durdurdu Seyran. Kızarmış gözleriyle, afallamış zihniyle çevresinde gezdirdi gözlerini. Koridorda çöküp ağlayan halasına, dizlerini kendine çekmiş incilerini akıtan annesine, şaşkınlığından ne yapacağını bilemez bir şekilde aĝlayan ablasında gezdirdi gözlerini teker teker...

Yanında beliren silüete baktı dolu gözlerle.. Endişeli yüzü, kederli haliyle Ferit tam dibindeydi... Ona doğru döndü, konuşmadılar.. Ne söyleyeceğini, ne yapacağını, ne düşüneceğini bilemiyordu Seyran... Kazım'ı bir çok kez zaten kaybetmişti ama bedenen de ilk kaybıydı bu... Kazım, bir kefene sarılı bir şekilde morgta öylece yatıyordu..

Ferit'te bir şey söylemedi... Bakışları yetiyordu konuşmalarına.. Seyran, sanki kendisine ait olmayan bir bedene sahipmiş gibi hissediyordu. Ferit'le aralarındaki mesafeyi kapattı, sarıldı...

Ayrıldıklarında yanlarında duran Abidin'e çevirdi Seyran yeşillerini, tüm gerçekliğiyle.
" Abidin abi, kim ne derse desin ; kim ne yaparsa yapsın benim kızım bugün ne hastanede ne de cenazede olmayacak! Babam, ölüyken bile göremeyecek benim kızımı! Bu hayata veda ederken bile! Gölgesiyle dahi göremeyecek! Bugün özellikle dikkatli olmanı istiyorum! "

" Sen nasıl istersen abicim. Daha da dikkatli olurum. Şu an okulda zaten, okuldan döndüğünde de herkesi tembihlemiş olurum. Senin aklın kalmasın... " Abidin tam arabaya doğru gidecekken, durdu Seyran'ın yanında.
" Ne yaşanmış olursa olsun, başın sağ olsun abicim. Her şeye rağmen babandı , Kazım ağa senin... Emin ol ki, kederinide, acınıda asla tek yaşamıyorsun. Başta Ferit olmak üzere hepimiz yanındayız biliyorsun değil mi? Bir şey demene bile gerek yok, bir göz işareti yapsan dahi hemencecik bitiveririz yanında biliyorsun değil mi ? "

Seyran gözlerini açıp kapattı bir kez.. Konuşacak ne kelimesi, ne de sesi vardı.. Bilinmez bir anda yaşıyormuş gibiydi.

Konuşmak için aĝzını araladı ama ne sesi çıktı ne de bir şey diyebildi... Ferit'in ellerini tuttu, ihtiyacı vardı.. " şimdi ne olacak Ferit ? " diyebildi araladığı ağzından , duyulur duyulmaz bir sesle..

" şimdi... son görevimizi yerine getireceğiz güzelim... "

" son görev... " ağzında acı bir tat kalmış gibi baktı Seyran.. babasıyla hangi görevleri yerine getirmişti de son görevi yapacaklardı ki... " çok garip geldi kulağıma.. doğduğum andan beri bana eziyetten başka bir şey yapmayan, bir minicik sevgi kırıntısı dahi göstermeyen babama son görevimiz... hakediyor mu emin değilim.. ne hissediyorum bilmiyorum... annemi, ablamı nasıl iyileştirebilirim bilmiyorum... her şeyden öte, kızımı gerçekten o adamın gölgesinden dahi koruyabilir miyim bilmiyorum! her şey bu kadar zor olmamalıydı Ferit... her şey bu kadar zor olmamalıydı! isyan değil bu, minik bir kız çocuğunun dünyaya sitemi... "

Antep Fıstığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin