4. BÖLÜM: YARA ve MERHEM

225 37 28
                                    

Yalnızca bir hafta önce yeni elbiseler deniyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yalnızca bir hafta önce yeni elbiseler deniyordum. İpekler, satenler, pamuklar... En yumuşak elbiseler ve kabarık tüller arasındaydım. Aynanın karşısında gördüğüm kişi tam olarak Kaptan'ında söylediği gibi bir prenses gibiydi.

Şuan ise...

Üzerimde, eğer şehirde giyiyor olsaydım insanların tuhaf tuhaf bakacağı bir pantolon vardı. Gömleğim sanki saklanıyormuşum gibi, ki öyleydim, en üstüne kadar düğmeliydi. Korsem ise yerlerde süründüğüm için pislik içindeydi.

Eh, saçlarım en sonunda kurumuştu. Ancak kabarık dalgalarımı düzleştirmek için sıcak levhalarımdan da  yoktu burada... Banyodan sonra eğer o levhalar ile saçlarımın üzerinden geçmezsem aynı şimdi olduğu gibi önüm görmemi engelleyecek şekilde kabarırdı kızıl tutamlarım.

Tabi şuan saçlarımdan çok daha büyük problemlerim vardı...

Güverte de birbirine çarpan metal sesleri ile yankılanıyordu. Bir tarafları kesilen korsanlar, korkmama sebep olacak şekilde çığlıklar atıyorlardı. Ve ben kimin kim olduğunu bile seçemiyordum...

"Buraya gel." Biri beni kolumdan yakaladı. Ani bir refleksle hançerimi savuracak oldum.

Bıçağımın keskin tarafı adamın yanağında ince bir çizik attı. Son anda kendini savunmayı başarmıştı çünkü. Ona zarar vermek için ise başka bir hamle yapmadım. Çünkü gelen kişi düşündüğümün aksine karşı mürettebattan biri değil Albert'ti.

"Sikeyim." Beni sürüklemeden hemen önce boştaki elini yanağına bastırdı. "O gece Kaptan'la konuşmak istediğin an seni denize atmalıydım." Diyerek de ilk tanıştığımız güne atıfta bulundu.

"Bekle... Nereye gidiyoruz?" Gözlerim korku içinde güvertede dolaştı.

"Kaptan seni uzaklaştırmayı istedi. Ayrıca kullanmayı bilmiyorsan neden sallayıp duruyorsun?!" Elimdeki hançeri işaret etmişti.

"Bunu bana sen verdin!"

"Sadece belin dolu dursun diyeydi! Birilerini öldürebilirsin!"

"Pardon ama ahşabın üzerindeki kan gölünü sadece ben mi görüyorum?" Sesimdeki kinaye üzerine bana yandan bir bakış attı.

"Bizden birilerini demek istediğimi biliyorsun!" Aynı benim gibi yüzüme yüzüme çemkirdi.

"Bekle. Onlara yardım etmen gerekmez mi? Sayı olarak daha az gibisiniz..."

"Bizi hafife alıyorsun, Elizabeth." Hafifçe ama kendinden emin bir şekilde gülmüştü. "Belki bu hantal gözüken vücudum seni yanıltıyordur ama içimizdeki en kötü savaşçı bile onlardan üç tanesi ile kolayca savaşabilir."

"Peki onlar bunu bile bile neden size kılıç çektiler?" Beni aşağı güverte yerine dümenin olduğu üst kata götürüyordu.

"Bilmiyorlardı. Karşımıza çıkan korsan gemileri ile savaştığımızda yenildikleri andan itibaren bazılarını kendi mürettebatımıza katarız. Geri kalanı ise-"

Yelkenler Fora (Kitap-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin