"Ooo, uyuyan güzel uyanmış." Gözlerim alt güverteden dışarı çıktığım an kamaşmaya başladığı için önümü göremesem bile bana seslendiğini bildiğim sesi duymuştum.
"Merhaba..." Dedim uyku sersemi. Esnememeyi başarmıştım.
"Gün ayalı çok oldu." Adının Gregory olduğunu öğrendiğim korsan önümden büyük bir homurdanma ile geçmişti. Dün akşam bana hakaret eden kişiydi kendisi aynı zamanda. Bu yüzden ona dönüp bir şeyler söylemek ile vakit kaybetmedim.
"Daha iyi misin? Dün gece yarı baygın bir şekilde odana gitmiştin." Bu sefer konuşan ise başka bir korsandı.
Benimle ilgili böyle bir şeyi merak etmeleri garibime gitse bile şaşkınlığımı gizledim.
"Vücudum ağrıyor biraz. Bir kaç gündür durmadan darbe alıyorum... Odamdaki eşyaların maalesef bir beni dövmediği kalmıştı." Hafifçe güldüm. "Üstüne bir de fırtına vurdu herhalde. Üşüttüğümden olsa gerek omuzlarım ve sırtım çok fena ağrıyor." Nedenini bilmediğim bir şekilde kendimi uzun uzun açıkladım. Birileri ile rahatça konuşmayalı uzun bir zaman olduğundan bana karşı gelen bu dost canlısı adımı elimin tersi ile itememiştim sanırım.
Konuştuğum kişi ise gemideki diğer korsanlara oranla yaşı bir hayli gençti. Elbette hala benden büyüktü. Ama belki bir veya iki yaş...
Yüzünde sakal veya bıyık namına tek bir tüy bile yoktu. Saçları ise dağınık, bir örtü ile sarılı haldeydi. Korsan işlemelerinin olduğu küçük örtü saçlarının tepesini bir bandana gibi örtüyordu.
"Dinlenmelisin. Albert'ı kurtaracağım derken kendini incitmiş olman büyük bir ihtimal." O bunu hatırlatana kadar bu olay tamamen aklımdan çıkmıştı.
Albert'in nasıl olduğunu sormak gibi bir aptallık yapmadım. Ne de olsa o herif, hayatını kurtarmış olsam bile şimdiye kadar bana çok kötü davranmıştı. Ondan iki çift güzel laf ve de ufak da olsa bir özür cümlesi duyana kadar hissettiğim mide bulantısı muhtemelen geçmeyecekti.
"Aslına bakılırsa daha büyük problemlerim var." Diyerek karın ağrımı belli ettim. "Banyo yapmaya ihtiyacım var. Burada su var mı?"
"Anlaşılan Prenses, bir okyanusun ortasında olduğumuzun farkında değil." Bu sefer konuşan kişi karşımdaki korsan değildi. Bana burada, böyle seslenen yalnızca bir kişi vardı.
Acele ile arkama, yani Kaptan'a döndüm.
"Bahsettiğim şey temiz suydu. Ve mümkünse sabun. Kendimi çok kirli hissediyorum." Dalga geçtiğini bilmeme rağmen kendimi açıkladım.
Bugün de üzerinde beyaz gömleklerinden biri vardı. Ama bu seferki birazcık daha sarıya çalan bir tondu. Her zamanki gibi üstten bir kaç düğmesi açıktı. Üçgen şapkası ise ona eşlik ediyordu.
Hiç fark ettirmeden bana yaklaşmayı başarmıştı. Elleri belinde, ufak bir gülümseme ile bana bakıyordu.
"Bir rehine için fazla iddialı istekler değil mi bunlar?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yelkenler Fora (Kitap-1)
AventureBu korsan gemisine adım attığım an her şeyin çok zor olacağını biliyordum. Onlarca erkek korsanın arasında özgürlüğüm için koşuşturup duracaktım. Ancak şikayetçi değildim. Yolun sonu öylesine güzeldi ki yol umurumda bile değildi. Tek istediğim şe...