Odamın kapısı tıklatıldığı sırada okumakta olduğum kitabın kapağını kapattım. Hamağımdan atlayarak yere bastıktan sonra hızlıca botlarımı giyinerek kapıya ilerledim.
Kapıyı, içimde ufak bir tereddüt hissetsem bile açtım. Burada geçirdiğim dört haftanın sonunda korsanlar ile aramda olan gerginliği büyük oranda aşmayı başarmış hatta bir çoğu ile iki cümle de olsa konuşabilecek duruma gelmiştim. Bana eskisi kadar bir öfke beslemiyor, aslına bakılırsa beni hiç ama hiç umursamıyorlardı. Bu yüzden kapının arkasındaki kişi Leon denilen adam olmadığı sürece herhangi bir sorun yaşayacağımı düşünmüyordum.
Zaten gelen kişi de o değil, Kaptan'ın bizzat kendisiydi.
Bir kolunu havaya kaldırarak başının üzerinden kapı pervazına yaslamış, kapıyı açmamı bekliyordu.
"Merhaba." Dedim ufak bir gülümseme ile.
Bir hafta kadar önce, güvertenin ucunda ettiğimiz sohbetten sonra her gün görüşür olmuştuk. Beni çoğu zaman tüm mürettebat yemek yedikten sonra mutfağa çağırtıyor, orada sargılarını yenilememe ve pansumanını yapmama teklif ettiğim gibi izin veriyordu. Ardından bana yeni iki kitap eşliğinde yiyecek bir şeyler veriyordu. Bunu her gece tekrarlamıştık.
Verdiği kitapların bir çoğu denizcilikle de alakalı olsa aralarında kurgu romanları da vardı. Bu yüzden günlük olarak iki kitap bitirmek benim için çok zor değildi.
Fakat Kaptan, bugün epey erken gelmişti. Bu yüzden de verdiği iki kitabı da daha bitirememiştim.
"Merhaba." Dedi benim gibi hafifçe gülümseyerek.
"Eğer pansuman için geldiyseniz ben de yukarı çıkabilirdim." Dedim hızlıca. Bulunduğumuz oda deniz seviyesinin yalnızca biraz üzerinde olduğu için içerisi biraz nem kokuyordu. Kaptan buraya bir kaç kez gelmiş olsa bile nedense rahatsız olabileceğini düşünmüştüm.
"Pansuman için gelmedim." Dedi tekdüze bir sesle.
"Dinliyorum o halde." Kapının ağzında konuşmaya devam edeceğimizi düşündüm. Fakat Kaptan konuşmaya başlamak yerine gözlerini hızlıca üzerimde gezdirmişti.
"Banyo mı yaptın?" Dedi en sonunda da.
"Evet..." Ellerim saçlarıma gitti. Fakat çoktan kurumuşlardı. Nereden anladığını merak etsem bile sormadım. Fakat o derdimi anlamış gibi kayıtsızca omuz silkti.
"Güzel kokuyorsun da. O yüzden sordum."
"Ah..." Aldığım nefes boğazımda takılı kalırken başımı şiddetle eğdim. Ellerimi de saçlarımdan en sonunda uzaklaştırdım.
Şehirdeki hayatımda herkes, kız erkek fark etmeksizin, bana bir çok iltifatta bulunurlardı. Bu yüzden güzel şeyler duymaya ve bunları kabul etmeye alışkın bir insandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yelkenler Fora (Kitap-1)
AdventureBu korsan gemisine adım attığım an her şeyin çok zor olacağını biliyordum. Onlarca erkek korsanın arasında özgürlüğüm için koşuşturup duracaktım. Ancak şikayetçi değildim. Yolun sonu öylesine güzeldi ki yol umurumda bile değildi. Tek istediğim şe...