"Hay hay, güzel bayan." diyerek sırıttı ve gözlerini tekrar yola çevirdi. Gülümsemiştim. Camdan dışarı bakarken arkada çalan şarkıyı dinlemeyi de es geçmedim.
Bakması ne zormuş ah o güzel yüzüne
Toplamış yine bütün güneşi üstüne
Kamaşıyor gözlerim bebeğim,
Öyle gülmek olur mu gözünü seveyim
Adımı sorsan, söyleyemem yemin ederimNikah dairesine geldiğimizde Buğra, benden önce inerek kapımı açtı. "Buyurun madam." arabadan indiğimde eteğimi elimle tutarak eğildim. Buğra arabayı kitleyerek koluna girmem için kolunu araladı. "Melek ablayı niye almadık?" "O bir şeyler alacakmış o yüzden gelmedi." konuşurken nikah dairesinin kapısına varmıştık bile. İçeriye girdiğimizde Melek abla konuşurken yanında birilerinin durduğunu gördüm. Belki arkadaşlarıdır diyerek çok takmamıştım. Buğra'ya dönerek, "Ben bir makyajımı düzelteyim olur mu?" "Rahatına bak." ben lavaboya doğru ilerlediğimde yüzümdeki gülümseme yerini burukluğa bırakmıştı. Acaba annemler burada olsa sevinirler miydi? Üzülürler miydi? Yoksa hiç takmazlar mıydı? Abimin bana olan nefretine dayanamayıp evden ayrılmıştım. Beni arayıp aramadıklarını bile bilmiyordum. Melek ablanın Buğra'ya olan desteğini ve sevgisini her gördüğümde kalbimdeki yaraya bıçak saplanıyordu. İster istemez insanın yüreğinde bir acı oluyordu.
Makyajımı hallettiğimde tekrar salona döndüm. Melek abla Buğra'nın yanaklarını çekiştirip bir şeyler söylüyordu. Onların bu halini görünce gülümsemiştim. Acını tatlı tebessümü derler ya, o misal. Yanlarına gittiğimde Melek abla Buğra'yı bırakıp bana döndü. "Güzelliğe bakar mısınız ya," Buğra'ya bir bakış attı. "Buğra, yatıp kalkıp şükür et çocuğum." Buğra güldü. "Ay abla o kadar da değilim ya. O senin gözünün güzelliği." "Ya bir de bu mütevaziliği yok mu şu kızın." Melek abla beni kendine çekerek sarıldı. Bende karşılık olarak sarıldığımda Buğra mızmız bir çocuk gibi konuşmaya başladı. "Ben de gidip köşede ağlayayım o zaman." bu dediğine Melek ablayla beraber güldük ve onu da aramıza aldık. İsimlerimiz anons edildiğinde Melek abla ikimizin de sırtına vurdu. "Ay çok duygulandım ağlayacağım birazdan. Ben ağlamadan gidin çabuk." Buğra ve ben güldükten sonra ben Buğra'nın koluna girdim ve nikahın kıyılacağı tarafa doğru ilerledik. Buradaki her salonda sahne gibi bir taraf ve salonun neredeyse yüzde yetmiş beşini kaplayan misafir koltuklarıyla doluydu. Fakat bu yüzde yetmiş beşlik dilimi kaplayan koltuklarda oturanların sayısı onu geçmezdi. Koca salonda sadece altı kişiydik. Ha birde nikah memuru, yedi kişi.
Sahne tarafına çıkarken gözlerim ikizlerle buluştu. Mutlu'nun üzerinde siyah bir takım elbise vardı. Ece'nin üzerinde ise çok tatlı krem rengi bir elbise vardı. Onlara gülümserken oturacağımız yere geldik ve Buğra oturmam için sandalyemi çekti. "Teşekkürler bayım." diyerek ona doğru güldüm. Nikah memuru geldiğinde Buğra ve benimle el sıkıştı. Melek abla ve Derya'nın kol kola girip pür dikkat bizi izlediklerini gördüm. Nikah memuru bize doğru gülümsedi ve söze girdi. "Eylem Hanım, anne baba adı?" "Sema ve Fatih." nikah memuru mikrofonu benim cevabımdan sonra Buğra'ya çevirdi. "Buğra Bey, anne ve baba adı?" Buğra kısa bir süre yutkundu ve başka yerlere baktı. Melek ablaya baktığını hissedebiliyordum. "Filiz ve Harun."
"Bu genç çiftimiz evlenmek için kurumumuza başvuru yaptı. Kurumumuzun yaptığı araştırmalara göre evlenmenize mani olacak bir sıkıntı görülmemektedir." mikrofon bana doğru döndü. "Sayın Eylem Yücesoy, Buğra Karadağ ile hiçbir baskı altında kalmadan, kendi hür iradenizle evlenmeyi kabul ediyor musunuz?" Buğra'ya baktım ve gülümsedim. "Evet, evet, evet!" "Peki siz Buğra Bey, Eylem Yücesoy hanımefendiyi eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?" Buğra da benim ona yaptığım gibi bakıp gülümsedi. "Evet!" diyerek bağırdı. "Bende o zaman belediyenin bana verdiği yetkiye dayanarak sizi karı koca ilan ediyorum." Buğra'yla aynı anda ayağı kalktık ve birbirimize sarıldık. Mutlu ve Ece'nin gülüşmelerini duyduk. Nikah memuru bize aile cüzdanını uzattığında Buğra ile beraber tuttuk ve havaya kaldırdık. Fotoğrafçı fotoğrafımızı çekmeyi bitirdiğinde Buğra beni kendine döndürdü. "İyi ki varsın Eylem." gülerek cevap verdim. "Sende iyi ki varsın motorcu çocuk."
Mutlu'nun takımı
Ece'nin elbisesi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEY(Tamamlandı)
Teen FictionBizi birleştiren kırmızı ışık sayesinde bir yere gelmiştik. Ve geldiğimiz yer bizim dünyamızdı. Başlangıç 21.12.23 Bitiş 17.04.24