giriş

405 15 0
                                    

Ben Eylem Yücesoy. 23 yaşındayım. İki senelik diş hemşireliği okudum. İşe motorumla gidip geliyorum. Bu akşam da her zaman yaptığım gibi motorumla eve dönecektim. Askılığın üstünde asılı duran montumu elime aldım ve beyaz önlüğümü montumun yerine astım. "Çıkıyor musun?" sesi duyduğumda arkama döndüm. Yanıma gelen Emre'ydi. Emre ile beraber çalışıyorduk. O da diş doktoruydu. "Evet çıkıyorum. Mesaim bitti." dedim bir yandan kaskımı alırken. "Dikkatli ol. Bilirsin İstanbul trafiği çokta sakin değil." onun  korumacı tavırlarından nefret ediyordum. Sevgilimmiş gibi davranıp beni boğuyordu. "Küçük çocukmuşum gibi muammele yapma Emre." "Ben yine de söyleyeyim de. Ne olur ne olmaz." "Tamam baba." dedim alaycı bir tavırla ve odadan çıkarken gözlerimi devirdim. Dışarı çıktığımda motorumun yanına doğru ilerledim ve kaskımı taktım. Motoruma binip gaza bastım ve oradan uzaklaştım.

Mutlu mutlu yolda ilerlerken kırmızı ışık yandığında frene bastım. Yandaki aragaz sesini duyduğumda o tarafa doğru döndüm. "Yarışa ne dersin güzelim. Diğer ışıklara ilk kim varırsa kazanır." "Tamam kabul. İddia var mı?" "Starbucks'ta içeceğine." "Kabul." dediğim anda yeşil ışık yandı. Hızla gaza bastım ve yakışıklı çocuğu geçtim.

Varış noktasına önce ben gelmiştim. "Ne oldu pek bir keyfin yok düşlediğin gibi olmadı mı?" diyerek dalga geçtim. "Başka şeylerde de hızlı mısındır?" "Ne?" neyi ima etmeye çalıştığını anlamıştım ama anlamamış gibi yapmıştım. "Hani nerede benim içeceğim?" "En yakın Starbucks neredeyse gidelim. Ben sözümde dururum." helal be aslanım. Sözünün ehlisin. "Tamam beni takip et o zaman." diyerek gaza bastım. "Tam arkandayım!"

MEY(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin