!smut kısım içerir!
Düğünümüzden bir hafta sonra balayı için İzmir'e gitmiştik. Orada gönlümüzce gezmiş, eğlenmiştik. İzmir'e kadar gelmişken gece hayatını görmemiş olmak olmazdı değil mi? Bir çok bar gezip içmiştik. Tabii Buğra'nın kıskançlığı tutunca oradan ayrılmak zorunda kaldık. Kaldığımız otele geri döndüğümüzde Buğra üzerime yürüyüp beni duvarla arasına almıştı. "Gözlerin," şaşırarak ona bakmıştım. "Gözlerim mi?" bana cevap vermeden konuşmaya devam etmişti. "saçların, ellerin, belin. Ah, en önemlisini unuttum." sorgular gözlerle bakıyordum. Cevap vermek istercesine sol elinin başparmağını alt dudağımın üstüne koydu. "Dudakların Eylem." cevap vermemi beklemeden dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Karşılık verdiğim sırada ellerini belime sardı. Elini, giydiğim yarım üstten içeri sokarak elini sırtıma doğru ilerletti. Ardından sırtıma ilerlettiği elini baldırlarıma doğru indirdi. Elindeki gücü arttırdı ve baldırımı sıkıp bıraktı. Ellerini vücudumu keşfe çıkmış gibi dolaştırıyordu üzerimde. Dudaklarını dudaklarımdan bir saniyeliğine bile olsa çekmiyordu. benim ellerim de boş durmayıp, Buğra'nın giydiği siyah gömleğin düğmelerine uzandı. Yavaşça onları açtım ve ellerimi göğsünde gezdirmeye başladım.
---
"Günaydın sevgilim." Buğra'nın huzur verici sesiyle uyanmıştım. Yanıma gelerek alnıma bir öpücük kondurdu. "Günaydın sevgilim." diyerek güldüm ve ona karşılık verdim. Arkada hazır olan kahvaltı masasını gördüğümde Buğra'ya döndüm. "Aşkım ne gerek vardı, otelin kahvaltısı yok muydu zaten?" "Minik sevgilim için kendim hazırlamak istedim. Hem böyle baş başa oluruz." dediği beni güldürmüştü. "Zaten baş başaydık ki sevgilim." "Daha baş başa, sadece ikimiz." yine kısa bir şekilde kahkaha atıp dudağını kısa bir süreliğine öptüm. "Peki, sen nasıl istersen." "Hadi gel kahvaltı hazır." Buğra, kendi hazırladığı masaya doğru ilerlerken benim yataktan kalkmam çok uzun ve ağrılı sürmüştü. Buğra gözlerini bana çevirdiğinde büyük bir kahkaha patlattı. "Gülme lan! Senin yüzünden bu haldeyim." hala gülmeye devam ediyordu. "Hadi ama!" masaya oturduğumda yüzüme takındığım sahte öfkeyle çatalımı alıp kırmızı tabakta duran peynire batırdım. Buğra gülmekten kızardığında sonunda kendini durdurmayı başardı ve bir bardak su içti.
Kahvaltımız bittiğinde tekrar dışarı çıktık ve önceki günlerde gezemediğimiz yerleri gezdik. En sonunda Konak Meydanı'nda oturduk ve etrafı seyrettik. Banka oturduğumuz anda midemde bir bulantı başlamıştı. Çokta takmadım, günümüzü bozmasını istememiştim. "Tamam mı?" Buğra bana bir şey anlatmıştı fakat midemin bulantısından ona odaklanamamıştım. 'tamam anlamında başımı salladığımda bana döndü. "Sen iyi misin?" "İyiyim, neden iyi olmayayım?" "Solgun gözüküyorsun." "İyiyim dedim ya sevgilim." Buğra hepten bana doğru döndü. "Gel bir hastaneye görünelim. Ne olur ne olmaz." Buğra'nın sağlık konularında çok titiz davrandığını bildiğim için sesimi çıkarmadım.
Hastaneye vardığımızda Buğra, girişteki danışmana kimliğimi verdi ve randevu istedi. Oradaki adam hemen yardım edebileceklerini söylediğinde onayladım ve hemen doktor odasına aldılar. Benden tahliller aldıktan sonra doktor odasından çıktı. Bir süre sonra tekrar döndüğünde yüzünde bir gülümseme vardı. Buğra telaşlı bir halde doktoru soru yağmuruna tuttu. "Sakin olun Buğra bey." doktor bana bakarak gülümsedi. "Ve diğerleri." "Diğerleri mi?" Buğra'yla aynı tepkiyi vermiştik. "Tebrikler Eylem Hanım, hamilesiniz!" Buğra sevinçle bana döndü ve hızlı adımlarla yanıma gelerek sarıldı.
Hikayeyi uzatabilecek başka fikirlerim olmadığı için sanırım iki bölüme kalmadan final yapacağım. Bu bölüme kadar dayanıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım sizi mutlu edecek sonu yazabilirim. Eğer yetiştirebilirsem bu akşam bir bölüm daha atacağım. Beklemede kalınn :))))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEY(Tamamlandı)
Ficção AdolescenteBizi birleştiren kırmızı ışık sayesinde bir yere gelmiştik. Ve geldiğimiz yer bizim dünyamızdı. Başlangıç 21.12.23 Bitiş 17.04.24