"Lanet olsun Sehun! Busan'a döner dönmez seninle olan tüm ilişkimi bitireceğim ve ondan sonra ne sen beni ara ne de ben seni arayayım!"
Chanyeol'ü 'karşılamak' için Busan'dan Seul'e otobüsle gelmiştik ve her yerim ağrıyordu. Şimdi havaalanında yorgun argın Chanyeol'ü bekliyorduk. Ayrıca ayaklarım şişmişti ve deli gibi de acıkmıştım. Sehun salağı ise bana bakmış sırıtıyordu.
"Bebeğim, benden ayrılabileceğini mi düşünüyorsun?" Elini yüzüme doğru uzatınca gözlerimi devirip kafamı çevirdim.
"Uğraşamam seninle. Açım ben." Göz devirme sırası ondaydı. Alaylı bir şekilde mırıldandı.
"Ne zaman doydun ki?" Söylediğini görmezden gelmeye karar verip kollarımı bağladım ve arkama yaslandım.
Aradan henüz üç dakika bile geçmemişti ki Sehun'a döndüm. "Ben yiyecek bir şeyler almaya gidiyorum."
Kafasını sallayıp göz kırptı. "Dikkat et seni sevimli bulup kaçırmaya falan kalkmasınlar."
Tanrım, bu çocuğun benimle derdi ne? Hani benim yanımda eşcinsel tarafını sergilemeyecekti? Hani bana yılışmayacaktı? Hani toplumumuzun gaylik yüzdesini artırmayacaktı?
İç çekip merdivenlere yürürken kafamdaki düşünceleri bir kenara bıraktım ve yürüyen merdivene bindim. Bu merdivenler dünyanın en harika icadı olmalıydı. Hatta bunlardan şehirlerarası falan olsaydı fena olmazdı.
Merdivenlerden inip havaalanında bulunan lüks marketlerin önüne gelince duraksadım. Busan'da bizim mahallede sürekli alışveriş yaptığımız bir tane dükkan vardı, yılışık kızın kasiyer olduğu hani. Ama burada bir sürüydü. Şimdi ben hangisine gireyim, diye düşünürken diğerlerinden daha küçük olana girdim.
Direk makarna reyonuna girdim ve iki kutu mantarlı, bir kutu tavuklu erişteyi kucakladım. Sehun'un mantara alerjisi vardı. Benim canım ise fena halde mantarlı erişte çekmişti. Umarım Chanyeol için sorun olmazdı. Omuz silkip kasaya ilerledim ve sıraya girdim. Sıra bana gelince göz ucuyla sevimli kasiyerin isim kartına baktım.
Yoo Ji Ae
Benimki gibi yılışık değildi, güler yüzlüydü ama sadece işini yapıyordu. Üstelik hem güzel hem de sevimliydi.
Söylediği ücreti cüzdanımdan çıkarıp uzattım ve noodleların olduğu poşeti elime alıp marketten çıktım. Az önce marketteyken gürültülü bir ses duymuştum, uçak inmiş olmalıydı. Merdivenlere gelince hayal kırıklığıyla yüzümü astım.
Yukarıya çıkan yürüyen merdiven durmuştu!
Sızlanarak merdivenleri çıkmaya başladım. Nihayet bitince gözlerinle etrafı taradım.
Ah, evet. Karşıda Sehun ve Chanyeol bana doğru yürüyordu. Onlara el sallayıp adımlarımı hızlandırdım ve yanlarına ulaştım.
"Chanyeol, hoş geldin." Kibarca gülümseyip elimi uzattım ve uzattığı eli sıktım.
"Voah, Sehun senin gibi kibar biriyle nasıl hala arkadaş?" Gülümsedi ve Sehun'u omzuyla dürttü. "Şey, düzeltiyorum. Sen hala Sehun ayısıyla nasıl arkadaşsın? O beni görünce ilk cümlesi 'beklemekten ağaç oldum gerizekalı' oldu da."
Her zaman yaptığı şeyi yapan yani sırıtan Sehun'a yan bir bakış attım. Cidden bu çocuk nasıl polis memuru oldu ki?
"Öyledir o öyle." Yeniden merdivenlere yürürken honurdandım. "Safari nasıldı?"
Chanyeol'un gözleri parladığında iyi bir noktaya değindiğimi anladım. Dudaklarını yavaşça araladı ve heyecanla söze başladı. "Tanrım, mükemmeldi! Bir aslan bile gördüm, inanabiliyor musun? Üstelik hayvanat bahçesindeki gibi değil! Vahşi bir aslan! Ayrıca bir yılana dokundum ama bu korkunçtu." Durup biraz soluk aldı. "Çıkardığı ses Sehun'un sesine benziyordu."
Hafif bir kahkaha attım ve Sehun'un kolunu tuttum.
"Hey, alınmak yok." Chanyeol derin sesiyle mırıldanıp gülünce yeniden güldüm.
"Benimle uğraşmayı kes Yeol ve böyle devam edersen bu gece yatağa gelme Baek!" Sehun eğlenerek bana baktığında kaşlarımı çattım.
"Sanki geceyi beraber geçiriyoruz da." Chanyeol bana bakıp göz kırptı ve Sehun'un saçlarını karıştırdı.
"Jongdae ile beraber Kore'nin gaylik yüzdesini artırıyorsunuz."
Chanyeol'un yüzüne bön bön baktım. Tanrım, çocuk benim içimden kurduğum cümleyi kullanmıştı. Bu da neydi? Gözlerimi kırpıştırıp o ikisinin sohbetini dinlemeye başladım.
¤~¤~¤
Kutudaki erişteleri çatala dolayıp hızla ağzıma tıktım. Çok acıktığımda daha pratik olduğu için yemek çubukları yerine çatalı tercih ederdim, tıpkı şu anda olduğu gibi.
Üflemeden yediğim için ağzım biraz yanmıştı ama açıkçası umrumda değildi. Aşırı sıcak ve aşırı soslu yemeyi severdim. Sehun ise sosunu az severdi bu yüzden artan sosu hep bana verirdi. Tamam pislik falan olabilirdi ama sevitordum be bu çocuğu.
"Baek kıtlıktan çıkmış gibisin." Sehun ağzı dolu mırıldandığından önümdeki peçeteyi yüzüne fırlattım ve ağzımdaki erişteleri yuttum.
"Busan'dan gelene kadar bir şey yemedim!" Haykırdım ve extra boy eriştemi höpürdeterek yemeye devam ettim. Bir anda gözüm Chanyeol'e takılınca duraksadım.
Oldukça kibar bir şekilde yavaşça çubuklarına doladığı erişteyi yiyordu. Üstelik yüzü tertemizdi.
Ben ise ayı gibi saldırmıştım ve her yerime bulaşmıştı.
Çaktırmadan bir peçete alıp yüzümü sildim ve biraz daha yavaş yemeye çalıştım. Çocuğun kibarlığından utanmıştım yahu.
Kutudaki son erişte parçacıklarını da ağzıma tıkmak yerine yavaşça ağzıma götürdüm ve çiğneyip yuttum. Kutuyu kafama dikip suyundan koca bir yudum içtim ve hemen yanımdaki çöp kutusuna attım.
Havaalanından çıkıp oturduğumuz bankın olduğu parka gelmiştik. Chanyeol de aç olduğunu söyleyince kutuların yanında verilen malzemeyle noodleları hazırlamıştım. Eh, Chanyeol'ün de mantara alerjisi falan yoktu böylece içim rahat etmişti. Oğlu zehirlenirse komiser olan babası beni ömrümün sonuna kadar nezarete atardı galiba.
"Hemen Busan'a dönecek miyiz?" Sehun somurttu ve elindeki boş kutuyu çöpe basket atarak soktu. Havan kime olum? dercesine Chanyeol ona baktı ve bankın en ucundan hemen yanımdaki çöpe basket attı.
Sanırım beni tavlamaya çabalıyorlar.
"Bilmiyorum. Çok yorgunum." Chanyeol sızlandı ve saçlarını karıştırdı.
Seul'e gelmişken öylece dönmek istemiyordum. Pekala, iki güncük tatil harika olurdu ama Sehun'un izni yoktu ve ben de iş yerimi öylece bırakamazdım.
Oldukça tanıdık, cırtlak bir ses duyduğumda düşüncelerimden sıyrılıp nefesimi tuttum ve gözlerimi bana seslenen kıza diktim.
"Baekhyun oppa?"
"T-taeyeon?"
-
Üzgünüm, uzun zamandır internete bağlanma şansım olmamıştı, o yüzden biraz gecikti. Ayrıca Taeyeon burada Baek'ten küçük, yani niye oppa dedi diye düşünmeyin adhjjkk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wish List // baekyeol
FanfictionBabam her zaman ilginç bir insan olmuştu. Ve gittiğinde ise bana yine ilginç bir şey bırakmıştı. Bir Dilek Listesi. Babam gittikten sonra o listeyi umursamamam bir hataydı. Babam bunun için üzülüyor olmalıydı. O listedekileri gerçekleştirecektim. ...