Ne ölmesi yorumsuzluktan bayılmışım yaa;(
Jennie yeni başladığı günü bomboş geçirmişti. Dün Taehyung'un odasında yaşanılanlardan sonra biraz bitkisel hayata girmişti fakat onunla yediği akşam yemeğinden sonra yine normale dönmüştü. Onun yatıştırıcı bir havası vardı ve Jennie ister istemez anın güzelliğine kapılıyordu onun yüzünden. Bu yüzden üzerinde duramıyordu yaşanılanların. Her anlarını küçük, yasaklı kaçamaklar gibi tadıyordu Jennie.. Bugünü ise bomboş geçmişti. Ne kitap okumuş, ne evi keşfetmiş ne de pencerenin ardındaki ormanı ve kasvetli gökyüzünü izlemekten başka bir şey yapmıştı.Kahvaltıya inmişti ve Kate'den Taehyung'un çok yoğun olduğundan dolayı kahvaltıya inmeyeceğini öğrenmişti. Kendi başına salonu ve cam duvardan görünen ormanı izleyerek sessizce kahvaltısını etmişti. Ağzında çiğnediği yemeklerin sesi, yudumladığı kahvenin sesi, biraz çatal ve bıçak sesi. Jennie tamamen bunlarla başbaşayken yapmıştı kahvaltısını. Odasına döndüğünde ise kendisini düşüncelerin içine dalmış bir halde bulmuştu.
Taehyung hep böyle yaşıyordu, kendi kendini dinliyor, bu ıslak ormanı ve kasvetli gökyüzünü izliyordu. Sonra da işine dönüp çalışıyordu, o yokken tek yaptığı bunlar olmalıydı. Üç hafta önce olsaydı Jennie bunun delilik olduğunu söylerdi, Çin işkencesi gibi olduğunu iddia eder ve hatta kendini o durumda hayal edip korkardı. Şimdiyse onda bir şeyler değişmiş gibiydi, bu yer, bu orman, bu kasvetli gökyüzü, bu ev onu içine hapsetmiş gibiydi. Ruhunda bir hafiflik vardı ve huzurluydu garip bir şekilde. Taehyung'a üzülmek değil, imreniyor gibiydi. Tabii ki çok çalışması imreneceği son şey bile değildi, hayat kalitesiydi imrendiği.
Tüm gününü düşünerek geçirdikten sonra akşam yemeğine inmişti ve yine yalnızdı. Kendini ve cama çarpan yağmurun sesini dinleyerek sarı, loş aydınlatmalı yerde ormanı izleyerek yemeğini yemişti. Sonra da odasına çekilip uzun bir duş almıştı. Şimdiyse tüm hizmetlilerin terk ettiği evde Taehyung ile birlikte tek olduğunu biliyordu. Bugün onu hiç görememişti ve kontrol ettiğinde hâlâ çalışma odasının ışıkları yanıyordu. Çalışıyordu.. Onu görmek istiyordu. Tabii ki de vakit geçirmek içindi, özlediğinden değil. En azından Jennie böyle düşünüyordu. Varlığına mütemadiyen alıştığı adama özlem duyduğunu kabul edemezdi ki..
Yatağında uzanmış ormanı izlerken küçük bir iç çekip gözlerini yumdu. Fakat aradan bir dakika bile geçmeden ani bir kararla açtı gözlerini ve üzerindeki yorganı kaldırıp ayaklarını yataktan sallandırdı. "Çok çalıştı, yorgun ve aç olmalı, ona yemek hazırlayacağım. O benim için yapmıştı çünkü, borcumu ödemeliyim." Jennie kendisine sebepler sunup gaza getirmeye çalışıyordu ve bir noktada bu işe yaramış, yataktan kalktığı gibi odasından çıkmıştı.
Çalışma odasının ışığı hâlâ yanıyordu. Jennie heyecanla gülüp merdivenleri inmeye başladı. Merdivenlerden seke seke inerken saçları omuzlarında salınıyordu. Taehyung olsa bu anı zihnine kazır, oraya kilitlerdi, kızın diğer her detayına yaptığı gibi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wines and you / taennie
Fiksi RemajaDalgalı saçları gibi uçuşan, aklı bir karış havada güzelliğiyle şeytanları bile dize getirecek bir kız çocuğu ve zehirli aşkıyla sınadığı olgun bir adam. Kim Taehyung otuz beş senelik hayatında hiç bu kadar güzel sınandığını hatırlamıyordu. Kim Jen...