T w e n t y F o u r

326 35 153
                                    

Son bölümlere özel daha fazla yorum bekliyorumm, lütfen birazcık yorum🥲

Jennie kadehindeki şarabı yudumlarken yeni yakılmış şöminenin aydınlattığı salonda tekti. Gözleri cam duvarın ardındaki ormanı izliyordu fakat zihninde dönen anlar farklıydı. İlk geldiği zamanlarda Taehyung'un geleceğim deyip gelmeyi unuttuğu ve tam o koltukta tek başına uyuyup kaldığı zamanı hatırlamıştı ve o an vardı gözlerinin önünde. Uyandığında o karanlık salonla ve ürpertici ormanla karşı karşıya kalmak kızın aklını yitirmesine sebep olacak türdendi neredeyse.

Şimdiyse yine yalnızdı, tüm hizmetliler gitmişti ve Taehyung uzayan işlerinden dolayı çalışma odasındaydı. Fakat korku veya benzeri hisler kızın içinde zerre kadar bulunmuyordu. Aksine, oldukça huzurluydu ve şimdi o zamanlarki korkusu aklına geldiğinden dudakları büzülmüştü hafiften. O gerçekten değişmişti, ruhu büyüyüp olgunlaşmıştı ve Jennie bunun farkındaydı. Ona bakan eski Jennie ile arasındaki farkı ilk görüşte anlayamazdı, onu şimdilerde en iyi Taehyung tanırdı, kendinden bile daha fazla..

Taehyung akşam yemeğine katılmamıştı ve Jennie'de yalnız kaldığı için yememişti. Hafiften aç hissetse bile Taehyung'un şaraplarından kaçırmış, içmeye başlamıştı. Gizlice aldığı şişenin neredeyse sonuna gelmişti fakat eskisi kadar lezzetli ve hayal gibi hissettirmiyordu bu şaraplar ona. Jennie başka bir şarap tadına müptela olmuştu, Taehyung'un dudaklarından içtiği, tattığı şarabın ardından bu şaraplar da yavan gelir olmuştu ona.

Sabahki öpüşme aklına geldiğinde Jennie'nin dudakları hafifçe kıvrıldı. Parmağının ucu kadehin ağzında ince bir çizgi çizer gibi daireler çiziyordu usulca. Jennie küçük bir iç çekti delicesine salınan ağaçların yağmurla ıslanışını izlerken.

"Gökyüzü sensin, kendinden nefret edemezsin."

Taehyung'un sabah fısıldadığı sözler kulağında yankılandığında Jennie kalbinin dengesiz atışlarını hissetti. Dudakları biraz daha kıvrıldı ve dayanamayıp sırıttı. Başını olumsuzca sallıyordu şimdi. "Jennie, yanmışsın kızım sen," diye mırıldandı kendi kendine. İçinde kocaman bir huzur vardı, gün içerisinde onu yakalayan ataklardan veya ağlama krizlerinden hiçbirisi uğramamıştı bugün ona.

Odasında sessizce kitap okumuştu ve Taehyung'un, 'hatamsın' dediği, kendisinin can havliyle ağladığı o anlar aklına gelmemişti. Aksine, tam orada üzerine yürüyen ve dolaba bedenini sıkıştırıp dudaklarını öpen Taehyung aklına gelip durmuştu bugün. Kötü anıları silip daha güzel anılar oluşturmuşlardı tam orada. Jennie Taehyung'a izin verdiği için, onu affettiği için ne kadar da doğru bir karar verdiğini daha iyi anlamıştı tüm gün içerisinde.

Buradan gittikten sonra unuttuğu bir şey vardı ve bugün onu hatırlamıştı. Taehyung onu iyileştiriyordu, buraya ilk geldiğinde de soğuyan kalbini o ısıtmamış mıydı? Jennie'ye ceza olan bu zindanvari yeri Taehyung'un varlığı cennete çevirmemiş miydi? Jennie onun kendisine en iyi gelen olduğunu hatırlamıştı nihayetinde. Şimdi kendi açtığı yaraları da, başkalarının açtığı yaraları da saran Taehyung'un ta kendisiydi. Bunu hatırlamış ve derince bir iç çekmişti.  Dakikalar sonra ise dudaklarında minik bir tebessümle ormanı izlerken ansızın koluna dokunan elle nefesi kesildi Jennie'nin.

Tebessümü saniyeler içinde silinmiş, yüzüne buz gibi bir donukluk oturmuştu. Fakat kafasını çevirdiğinde ve elinde iki kupa tutan Taehyung'u gördüğünde o saniyelik korku uçup gitmişti.

"Hey, korkuttum mu?"

Taehyung ortamdaki sakinliği ve huzuru bozmaktan korkarcasına fısıldadığında Jennie tekrardan tebessüm etti.

wines and you / taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin