Esneyerek uyandım tahminimce saat çoktan öğlen olmuştu.Robert yanımda yoktu .Belki de aşağıdadır diye düşündüm.Terliklerimi giyip merdivenleri indim.Mutfağa girdim ama Robert mutfakta yoktu.Masada hazırlanmış kahvaltıyı gördüm.Beni burda yalnız bırakmış olamazdı değil mi?Belki de benim uyanmamı beklerken salonda oturmuştu.Salona doğru yürüdüm.Salonda da yoktu.İyice merak etmeye başladım Nerde olabilirdi ki?
Açık balkon kapısından bahçeye baktım.Robert elinde hortumla çiçekleri suluyordu.Sırtı bana dönüktü.Güneş ışığı saçlarına vuruyor,kumral saçları güneşte parlıyordu.Su damlalarına vuran güneş ışığından gökkuşağı oluşmuştu.Gerçekten çok etkileyici görünüyordu.Böyle bakılınca bir model olduğu düşünülebilirdi.
Sessiz bir şekilde ona doğru yürüdüm.Hızlıca elinden hortumu aldım ve onu hortumla ıslattım.Şaşırmıştı geldiğimin farkında olmamıştı.Ve baştan aşağı sırılsıklam olmuştu.
Ben onu ıslatmaya devam ederken elimden tutup beni kendine çekti.
"Canın yaramazlık mı istiyor uyuyan güzel?"
"İstiyorsa ne olmuş"
Hortumu elimden çekti ve beni ıslatmaya başladı.
Su gözüme kaçıyordu.Gözümü açamıyordum bile.Koşarak kaçmaya çalıştım.
"Robert dur artık çok ıslandık"dedim
"Yaramazlık isteyen sensin"dedi
Haklıydı.Kendim kaşınmıştım.
Hortumu tutup kendime çekmeye çalıştım ama çok sıkı tutuyordu.En sonunda dengemi kaybedip yan tarafımızdaki havuza düştüm.Bunu yaparken Robert'in kolunu tuttum onu da kendimle beraber düşürmüştüm.Yeterince ıslanmamışız gibi şimdi de havuza düşmüştük.Duş almış kadar olmuştum,sadece şampuan ve sabun eksikti.
Havuza düşmemle birlikte daha çok su yutmuştum.Burnum,boğazım ve ciğerlerime su dolmuştu.Yuttuğum suyu öksürerek çıkardım.Gözlerim acıyordu.Belki de bu hiç iyi bir fikir değildi.
Havuzdan çıkmak için merdivene doğru yüzmeye çalıştım.Robert kolumdan tutup beni kendine çekti.
"Bu kadar kolay kaçamazsın küçük hanım"
"Kaçmak istediğimi kim söyledi"dedim ve ona su sıçrattım.O da bana sıçrattığında sırtımı döndüm.Belimden tutup beni kendine yasladı.Çok yakındık.İkimizinde yüzünden ve saçlarından su damlaları akıyordu.Nefeslerimiz birbirine çarpıyordu.
Gözlerini gözlerime kenetledi.Islak saçları alnına düşüyordu.Kirpiklerinden su damlaları düşüyordu.Kırmızı gözleri bana büyük bir hasretle bakıyordu.Tüm hayatı boyunca benim özlemimle yaşamıştı.Öyle ki hasreti gözlerine bile yansımıştı.Gözlerinden insan üstü bir sabır okunuyordu.Bana her zaman büyük bir hasretle bakıyordu.İlk gözgöze gelişimizden beri hiç değişmemişti hasretle bakan gözleri.Hasretle beklediği diğer yarısını bulmuştu.Ama yine de gözlerinden zamanın izleri silinmemişti.Zamanın izleri silinir miydi kolayca?Zamanın izleri geçer miydi öylece?Yoksa zamanın izlerini yine zaman mı silerdi?
"İrina"dedi
"Söyle"dedim
Gözlerini gözlerimden çekmeden konuştu.
"Yanımda olduğun için teşekkür ederim"dedi
"Bir şey değil.Sen de benim yanımdasın"dedim ve ellerimi boynuna kenetledim, dudaklarına uzanıp öptüm.
Robert'in boynunda bir hareket hissettim.Elleri belimi daha sıkı sardı.Dudaklarımız ayrılınca bana şaşırmış bakan bir çift kırmızı gözle karşılaştım.