2. bölüm

228 17 4
                                    

Önerilen şarkı : Yesung c.h.a.o.s.m.y.t.h

Donghaeden devam

Yanlarına gittim. Ve beklemeye başladım. Arabaya doğru ilerlediklerini görünce bende peşlerinden ilerledim. hiç kimse konuşmuyordu bu benim için güzeldi. Kardeşler iki arabaya binerken ben olduğum yerde durmuştum. Leeteuk

- Sen benimle gel dedi ve arabalardan birine oturdu. Bende onu takip ettim ve oturacağım koltuğu temizleyip oturdum. Yol benim için oldukça sessiz geçmişti diğerleri konuşmuş ama beni es geçmişlerdi bende yoldan geçen siyah arabaları saymış ve saçma sapan düşüncelerle boğuşmuştum.
En sonunda 2 katlı modern güzel bir villanın önünde durmuştuk. Herkesle beraber bende indim ve eve girdim. Leeteuk un yaşlarında gibi duran uzun saçlı güzel yüzlü olan kardeş konuştu.
-Salona geçelim ve biraz konuşalım olur mu? Demişti.
Kardeşler onaylayan sesler çıkartınca ilerlediler bende onları takip ettim. Salonda herkes koltuklara oturmuştu.
- Ee daha ne kadar ayakta dikilecekesin demişti esmer olan ve benden öldürücü bakışlarını esirgemeyen kardeş.
Açıkçası oturmak istiyordum. Bu gün oldukça fazla şey yaşamıştım ve yorgundum ama bugün çok fazla kirlenmiştim oturursam koltuklarıda kirletirdim. Bana bakan bakışları fark ettiğimde soruya bir cevap vermem gerekti.
- Oturmasam daha iyi dedim. Göz devirmişlerdi önemsemedim. Leeteuk söze girdi.
-Sanırım en başta tanışsak daha iyi olur dedi ben kafamı sallayınca konuşmasına devam etti.
-Ben Leeteuk 27 yaşındayım babamızın şirketinde çalışıyorum dedi sonrada uzun saçlı kardeşi göstererek ikizim Heechul benimle beraber çalışıyor dedi sonra depresif görünen ama mükemmel giyinen kardeşi göstererek Yesung 25 yaşında müzisyen dedi. Sonra yanakları poğaçaya benzeyen kıvırcık saçlı kardeşi gösterdi. Shindong 24 yaşında yönetmenlik yapıyor dedi. Bana en başından beri ölümcül bakışlar atan 2 kardeşi gösterdi. Senin üçüzlerin Siwon ve Eunhyuk şuanda lise öğrencisiler dedi. Yan yana oturan uzun boylu yakışıklı çocuğu ve kısa boylu yuvarlak yüzlü çocuğu gösterek. Kyuhyun ve Ryeowook 15 yaşındalar onlarda ikizler liseye gidiyorlar dedi. Uzun bir sessizlik oldu.
- Sen dedi adının Kyuhyun olduğunu öğrendiğim kardeş sesini ilk defa duymuştum.
-Ben Donghae 17 yaşındayım dedim ve sustum.
-Bu kadar mı? dedi Heechul
Kafamı salladım.
-Okuyor musun diye sordu. Ürperdim .
-Hayır dedim. Sanırım benden bu cevabı duymayı beklemiyorlardı çünkü şaşırmışlardı.
- Neden diye sordu Leeteuk kızgın duruyordu. Neden kızmıştı ki.
- Öyle olması gerekiyordu dedim. Gerçeği onlara söylemem imkansızdı.
- Hastanede kendi paramı kazanıyorum demiştin. Ne işte çalışıyorsun? Yoksa yalan mıydı diye Alayla sordu.
-Hayır yalan değildi. Bir yazılım şirketinde home office çalışıyorum dedim. Tabi bunu diğer evdeki kimse bilmiyordu. Bilselerdi illaki yoluma taş koyarlardı. Bunlarada beni salarlar diye söylemiştim ama bir işe yaramadı inşallah sıkıntı çıkmazdı. Biri daha soru sormadan araya girdim ve
- Ben çok yorgunum da nerede yatabileceğimi, ve banyoya girebileceğini gösterebilir misiniz? Dedim. Heechul beni onayladı ve ayağa kalktı.
-Beni takip et dedi. Yukarı kata çıktık ve bir odanın önünde durduk. Burası senin odan dedi. İçeri girdik. Güzel bir odaydı sade yerleştirilmişti.
-Çarşaflar temiz yeni değiştirildi. Dolaptaki kıyafetlerde yeni istediğini giyebilirsin, odanın içindeki kapıyı göstererek. Bonyon şurada havlular ve diğer her şey yeni ve temizler kullanabilirsin dedi. Kafamla onayladım bir şey söylemeden odadan çıktı.
Sonunda yalnız kalabilmiştim. Kendimi yatağa atmayı ve uyumayı çok istesemde kirliydim. Hızlıca kıyafetlerimi ayarladım ve banyoya girdim kapımı da kilitleyip duşumu almaya başladım. Heryermi güzelce köpürtmüştüm. Bütün cildim kıpkırmızı  ve  yaralarım sızlıyor olsada mutluydum. Sanırım bu bugünkü ilk ve son mutluluğumdu. Odama geçmeden önce kıyafetlerimi giydim ve saçlarımı kuruttum. İşimi halledince odama girdim ve yatağa kendimi attım. Uyumak istiyordum. Yataktan kalktım kapıyı kilitledim. Kimseye güvenemezdim en nihayetinde. Geri yatağa dönüp kendimi uykuma bıraktım.
Kapımın şiddetle çalmasıyla daha doğrusu vurulmasıyla uyandım. Bir anda olunca korkmuştum elimi kalbime götürüp sakinleşmeyi bekledim. Sakinleşince yavaşça kapıyı açmak için yataktan kalktım. Kapıya kim vuruyordu bilmiyorum ama kesinlikle bu kişinin kapıyla bir derdi vardı. Kapıyı açtığımda karşımdaki kişi dengesini koruyamadı ve üzerime düştü tabi bende çok güçlü olmadığım için yere kapaklanmıştım sorun şu ki sırt üstü düşmüştüm sırtımdaki yaralardan bir kaçının kanamaya başladığına emindim. Üzerine düşen kişiye baktığımda Siwon olduğunu gördüm. Hızla kendini toparlayıp kalktı üzerimden. Of ya daha yeni banyo yapmıştım.
-Ne oldu diye sordum Siwona sesim biraz sert çıkmıştı. Ben uykumla mutluydum ama şimdi hem uykusuzum hemde kirli. Uykusuzken sinirliyimdir.
- B-ben s-sadece seni uyandırmak istemiştim. Abim seni yemeğe çağrımamı söylemişti. Ö-özür dilerim demişti.
Hey hey bu çocuk neden kekeliyordu lan. Daha sabah aşşağıda bana laf sokup öldürecek gibi bakan o değil miydi? Ah neyse. Bir iki adım atıp önüne gelmiştim ki hatırladığım sırtımla durdum. Çocuk bir anda yere çöktü. Ne oluyor lan.
- Hey hey sen iyi misin? Diye sordum bende yere eğildim. Çocuğun dedikleriyle dondum kaldım.
- Lütfen dur bana zarar verme demişti.
- Tamam tamam sakin ol sana zarar vermeyeceğim hatta sana hiç dokunmayacağım tamam mı hatta bak senden uzaklaşıyorum sakin ol sakin ol tamam mı dedim. Ne oluyordu bilmiyorum ama sanırım travma gibi bir şeyi tetiklenmişti.
- Ne oluyor burada. Shindong gelmişti. Ardındanda diğer aile üyeleri. Siwonu gördükten sonra Eunhyuk üzerime çullanmıştı.
-Sen mi bir şey yaptın lan benim kardeşime. Sustum.
-Lan konuşsana sen mi bir şey yaptın dedi Shindong. Bağırışlar artmıştı. Siwona baktığımda hala yerdeydi, yerinde dahada büzüşmüş titriyordu. Oysaki ilk gördüğümde uzun boyu iyi fiziğiyle hiçte böyle bir insan gibi durmuyordu. Kolumdan sürüklenmeye başlamamla düşüncelerimden ayrıldım. E ama yeter ya kaçıncı defa sürükleniyordum benden günah gitti
- Ben hiç bir şey yapmadım. Hem bağırmayın korkuyor anlamıyor musunuz? O kadar mükemmel kardeşlerseniz niye bana hesap sormak yerine onun yanında olmuyorsunuz? dedim. Kolumu kurtardım. Bağırmak istemiştim ama Siwona üzüldüğüm için sakin bir şekilde çıkmıştı sesim. Kardeşler ne yaptıklarını anlamışlardı sanırım. Hızlıca Siwonun yanına gittiler. Siwonun bir anda bağırmasıyla korktum.
-Uzaklaşın benden bana zarar vermeyin.
İçim acımıştı. Yanlış anlaşılma olmasın ona acımamıştım. Kendi içimdeki yaralar acımıştı. Hatırladığım bir anıyı unutmak için kafamı salladım. Ellerimin titremeye başladığını hissediyordum. Onları izlemeye devam ettim. Ne yapıyorlardı bunlar.
- Uzak durun dedim uzak durun.
Siwon artık avazı çıktığınca bağırıyordu. Ne yakmıştı canını bu kadar, ne yaşamıştı da bu hale gelmişti, kim zarar vermişti, dövmüşmüydüler yoksa dokunmuşlarmıydılar. Onunla aynı acıları mı paylaşıyorduk yoksa. Bu düşünce nefesini daraltmıştı. Tamam sevmiyordu Siwonu ama kardeşiydi, insandı, çocuktu dayanılmazdı bu acı. 
Leeteuk un
-Böyle olmayacak iğnesini getirin demesiyle dondum. Hayır hayır biliyordu o iğneleri sonu hiç iyi bitmezdi.
-Hayır diye bağırdım
Anlamsız bakışları umursamadan biraz ilerledim. Uzaklaşın dedim. Sesim nasıl bu kadar sert çıkmıştı bilmiyorum. Bir iki adım uzaklaştılar
Siwona biraz yaklaştım ama aramıza birazda mesafe koydum. Çöktüm yanına.
Siwon dedim tepki vermeyince sesimi biraz serleştirerek
-Siwon bana bak dedim, dedim
Gözlerime bak dedim kafasını kaldırdı kan çanağına dönüş gözlerini görmek canımı yaktı.
- Canını yaktılar değil mi siwon dedim başını salladı
- Çok, çok yaktılar, durmalarını söyledim durmadılar vurdular canımı acıttılar.
- Ama bak bir etrafına hiç biri burda yok değil mi. Hepsi kardeşin. Hiç biri sana zara vermez.
Kafasını kaldırıp biraz etrafına baktı. Biraz daha anlamıştı sanırım ne olduğunu gözleri rahtlamış titremeleri azalmıştı.
-Siwon güvendesin. Acılar çektin, çok acılar çektin ama şuanda güvendesin evindesin. Artık tamamen rahatlamış gibiydi.
Bir anda bana sarıldı. Kulağıma yaklaştı
-Seninde mi canını yaktılar kardeşim dedi. Nefesim kesildi. Sıktım kendimi burada yapamazdım. Benden ayrıldı diğer kardeşlerine gitti sarıldılar. Onun yaralarını sarayım derken yaralarımı açık etmiştim. Anlamıştı bir şeyleri. Kapımın önünden giitklerinde hızlıca odama girdim. Kapımı sıkıca kilitledim ve saldım kendimi. Ellerim titremeye başladı nefesim kesikleşti ilacımı aradım bulunca hızla çektim içime. Anlamıştı bir şeyleri gözlerimden, sözlerimden diğerlerine bir şeyler uydurabilirdim belki ama o inanmazdı anlamıştım. Hayır hayır onlar öğrenmemeliydi yaşadıklarımım %1 inin bile bilmemeliydiler. Burası tehlikeliydi en az o adamın evi kadar, hayır ondan bile fazla çünkü bu 8 kardeşe dair hiç bir şeyi bilmiyordum. Ve ben bu evde uyumuştum nasıl yapmıştım bunu kendime. Nasıl güvenebilmiştim, kardeşlerim diye güvenebilirmiydim onlara. Hayır yapamazdım. Kardeşler de kötü olabilirdi nasıl çıkmıştı aklımdan ne olmuştu bana. Daha sabah kardeşleri bildikleri çocuk gelip beni uyarmamış mıydı onlara güvenme diye. Dışarıdaydım ben tanımadığım bilmediğim insanların evindeyim. Kalbime giren sızı  canımı daha da çok yakmıştı.  İ Düzensizleşmeye başlayan nefesim titreyen ellerimi cebime soktum. Dizlerimin beni daha fazla taşıyamayacağını anlayınca çöktüm yere. Astım spreyimi tekrar ağzıma götürdüm. Tekrar nefes alabildiğim de bir leopar gibi koşan kalbimi sakinleştirmeye çalıştım. Sakın olmak zorundaydım. Sakın ol donghae sakın ol. Kafamı boşaltmaya çalıştım. Uzandığım zeminde iyice büzüştüm derin derin nefesler aldım. Kalbim yavaşlamaya başlayınca rahatladım. Tam anlamıyla kendime gelesiye kadar yerde kaldım. Kalbimin ritimi yerine gelince kalktım ve banyoya girdim. Sıcak suyla beraber gevşemiştim göz yaşlarımıda rahatça akıtıyordum.
Ne kadar olmuştu bilmiyorum bedenime bir titreme girince kendime gelmiştim. Açtığım sıcak su artık buz gibi akıyordu bedenim titriyordu. Hızlıca banyodan çıktım ve üstümü değiştirdim. Yatağa girmek istesemde uyuya kalabileceğimden endişeleniyordum. Aşşağı inmek istemiyordum ama açtım. Kapımın çalmasıyla oraya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda Heechul ü gördüm.
- Hadi gel yemek yiyeceğiz. Başımla onayladım ve onu takip ettim. Aşşağı indiğimizde Yesung ü gördüm kardeşleriyle işaret diliyle konuşuyor ve gülüşüyorlardı. Hatırladığım anılarla gözlerim doldu nefesim kesildi. Hayır hayır şimdi olmaz hatırlama onlar sadece geçmişte kaldı. Derin bir nefes almaya çalıştım. Zorla çıkardığım sesle
- Ben yukarıda bir şeyimi unuttum alıp geliyorum dedim ve koşar adım merdivenleri çıktım. Odama geldiğimde ilacımı ağzıma götürdüm derin bir nefes aldım ve göz yaşlarımı bıraktım. Neden bu gün bu kadar çok şey yaşamak zorundayım. Neden geçmişim peşimi bırakmıyor. Neden bir ucube olmak zorundayım. Hatıralarım beynime doluştukça bedenim titriyordu.

Geçmişten bir hatıra Donghae (9-10 yaşında)
Çağrın şu dilsizi.
Bu korkunç adamın sesiydi. Dilsiz değildim eskiden konuşabiliyordum sadece sadece konuşmak zor geliyordu o günden sonra. Jisoo nun odama pat diye girmesiyle yerimde sıçradım
- hadi aşşağı ın dilsiz korkak demişti. Başımı salladım ve onu takip ettim. Bu gün artık bana dilsiz demeyi bırakacaklardı çünkü çok çalışmış ve işaret dilini öğrenmiştim. Dilleriyle konuşamayan insanlar elleriyle konuşabiliyorlarmış. Artık onlarla konuşabilecektim bana dilsiz diyemiceklerdi. Yemek sofrasını görünce benim oturduğum diğerlerine uzak olan sandalyeye oturdum. Ve işaret diliyle konuşmaya başladım
-Babacım bak ben işaret dili öğrendim. Artık sizinle konuşabileceğim (işaret dili)
Abilerim bir anda gülmeye başladılar babamın bakışları sert görünüyordu. Yanlış bir şey mi yapmıştım yoksa el işaretlerim mi yanlıştı neden bana gülüyorlardı.
- Baba yanlış bir şey mi yaptım. (İşaret dili)
Babam yerinden kalktı ve bana tokat attı.
- Bir daha sakın sakın o hareketleri yapmicaksın. Beni omuzlarımdan tutup yere atmıştı ama nedendi ki kötü bir şey mi yapmıştım.
-Duydun mu beni bundan sonra işaret dilini kullanmak yok.
-cevap ver lan
Karnıma tekme atmıştı canım acıyordu. Çoktan ağlamaya başlamıştım.
-cevap ver diye bağırınca başımla onu onaylamıştım. Bir iki kez daha vurup gitmişti odadan. Canım çok yanıyordu. Diğerleri beni kaldırmadan odadan çıkıp gitmişlerdi. 2-3 saat kadar o zeminde kalmış ve ağlamıştım. En sonunda da kendim kalkıp gitmiştim odama. Her hareket ettiğimde canım acısa bile.

Günümüz
Hatırladığım anıyla nefesim daraldı hızlıca astım ilacımı sıktım. Nefesimi toplayabildiğimde hızlıca banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Aşşağı inmek istemiyordum. Ama sanırım buna alışmak zorundaydım. Kendimi zorlayarak yemek odasına girdim. Ve boş sandalyeyi silip oturdum. Oturdum ama ben bu yemekleri yiyemezdim ki. Gerçi diğer evde de hep böyle oluyordu onlar yiyor ben masada oturuyordum. Sonra mutfağa girip kendim hazırlıyordum yiyeceklerimi. Yani sorun değildi. Onlar yemeğe başlayınca. Başımı öne eydim ve bana katılan yemeğe baktım kimseyle göz göze gelmek istemiyordum özellikle Yesungla...
-Donghae Donghae adımın seslenilmesiyle o tarafa baktım Leeteuktu.
-efendim diye cevapladım.
-Neden yemeğini yemiyorsun diye sordu.
- Ben başkalarının yaptığı yemeği yiyemiyorum. Demiştim. Ryewook
- Çocuğa bak sanki prens ne oldu annenin yaptığı yemek olmayınca yiyemiyor musun. Demişti. Hayır onun için değildi. Hem ben annemin yemeğini hiç yememiştim ki bizim evde hep hizmetli ablalar yapıyordu yemekleri. Susmuştum. Bu benim alışkanlığımdı. Bir süre sonra beni bırakıp yemeklerine dönmüşlerdi. Siwona göz ucuyla baktığımda kardeşleriyle konuşuyordu. Çok sesliydiler sürekli konuşuyorlar, gülüşüyorlardı. Diğer evde hiç böyle değildi yemek saatlerimiz. Gözlerimi siwondan çekerken Yesunglâ göz göze geldim. Bir süre bakıştık sonrasında gözlerini benden çekti ve karşısındaki kişiyle işaret diliyle konuşmaya başladı. Konuşurken gülüyor ve köpeklerden bahsediyorlardı. Dayak yemeyi geçtim bunu yaptığı için azar bile yemiyordu. Dolan gözlerimi hızla ondan uzaklaştırdım ve önüme döndüm. Yemek bittiğinde odama çıktım. Açtım ama mutfağa gidip bir şeyler hazırlamaya çekinmiştim. Başka bir olay yaşamak istemiyordum bu gün yeterince zor bir gün olmuştu. Kapımı kilitleyip yatağıma oturdum. Uyumayacağım için bütün günümü düşünmeye başladım. Gerçekten çok fazla şey yaşamıştım.

Evet bir bölümün daha sonuna geldik. Ne düşünüyorsunuz?

Donghae nin çok acı bir geçmişi var kardeşler de acı çekmişe benziyor.

Bu bölümü beni destekleyen ve bir ELF olan EliluSoul e
ithaf etmek istiyorum. Umarım beğenmişsindir.

Kod adı: ailem (SJ) (Erkek Versiyon) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin