7

363 37 38
                                    

23/03/2024

"Lisa çabuk ol biraz!"

"Geliyorum abla!"

Doğradığım yeşillikleri kesme tahtasından salataya boca ettim. Her zaman ki gibi yine geç kaldım.

Salata tabağını alarak hızlı adımlarla içeri yürümeye başladım. Salona girdiğimde nerdeyse herşey hazırdı. Elimdeki tabağı yemek masasına bıraktım. Islak ellerimi üzerime sürterek kuruladım.

Ablam koltukta oturmuş bana bakıyordu. "Heyecanlısın sanki, biraz."

Ablam çok kuşkuluydu. Sabahtan beri aynı soruları belkide yüzüncü kez sormuştu.

"Ne alaka abla ya! Kasma şu kadar!"

Göz devirdi. "Ben kasmıyorum! Tedirgin gözüken sensin! Üstelik, bana sesini yükseltme!" Derin bir nefes verdim. Allah'ım sabır.

Elimi belime koydum. "Ya sen benimle uğraşıcağına kocanla kardeşini çağır."

Sabahtan beri yukarıda ne yapıyor olabilirlerdi?

Hyunjin tutturup alt katı temizlemişti. Hiç durur mu? "Alt katı yaptım üstü yapmadan olmaz" diyerek bana yardım edebileceği tüm zamanı temizliğe vermişti. Çok şükür her yer bal dök yalaydı.

Ablam elini bacaklarına vurarak yerinden kalktı. İçinden sabır çekerek salondan dışarı çıktı.

Şu kadının bana karşı olan güvensizliğini anlayamıyordum. Son sevgili vakasından sonra...

İçerisi topluydu. Masa hazırdı. Temizlik sanırım bitmişti. Bizden herkes buradaydı- Ah, tabiki! Canım arkadaşım Jennie ortalarda yoktu! Evinde dondurma yiyerek ağladığını tahmin ediyordum. Sadece tahmin. İşi belli olmayan, hergün heryerde olabilen bir arkadaşa sahip olmak, bunu gerektiriyordu.

O sırada içeriden sesler gelmeye başladı. "Lisa!" Yeter artık!

İçeri bu sefer Hyunjin, ablam ve Namjoon girdi. Namjoon gelip koltuğa yayılarak oturdu. Ablamda gidip yanına oturdu. Hyunjin hemen sofraya koştu. "Ooh herşey hazır bakıyorum."

Arkasından gittim. Elini yemeklere attığı an eline vurdum. "Sakın." Dudaklarını büzdü. Ben bu hareketine tepki vermeyince oflayarak elini geri çekti. Göz devirdi. "Peki tamam, yemiyorum." Gidip ablamın yanındaki tekli koltuğa oturdu. Bacaklarını bağdaş kurdu.

Kafasını koltuğa yasladı. "Ay öldüm valla, canım çıktı. Kız ne pis bir insansın sen. Yukarıyı yapana kadar içim karardı resmen. Mübarek ayda yılda bir arka odalara giriyor. Yemin ederim yemekler olmasa basıp gideceğim!" diye söylendi.

Tabiki temiz bir insandım. Ama Hyunjin'in temizlik anlayışı temizlikten çok daha öteydi. Evine giren dışarı çıkınca adeta kör oluyordu. Giymediği kıyafetleri bile yıkıyordu manyak.

Koluna cimdik attım. Kolunu tutarak acıyla inledi. "Bi sus sen temizlik hastası. Psikopat gibi hergün duvarları çitilemiyorum ben!"

Dudaklarını ısırıyordu. Kolunu tutup olduğu yerde daireler çiziyordu. "Mikroppp!!!"

"Tamam, yeter be susun!"

Kavgamızı bölen ses ablamdı. "Çocuk musunuz siz? Sabahtan beri car-car-car, başımın etini yediniz!"

Namjoon elini sehpanın üzerindeki meyve tabağına götürdü. Meyve tabağındaki üzümlerden birini alarak ağzına attı. "Valla kimse kusura bakmasın. Lisa haklı." dedi ağzındaki üzümü yerken.

Ablam elinin tersiyle kocasının karnına bir tokat geçirdi. "Sen hiç konuşma!"

Hyunjin'de sehpaya uzandı. Meyve tabağındaki muzu aldı. Muzu bir silahmış gibi göğsüne hizaladı. "Beni kaybetmeyi göze alabiliyor musun enişte?" diye sordu.

cartier, liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin