Bölüm sekiz

293 31 22
                                    

içime çok sinmedi ama neyse

💓

"Çağlar, doydum ama." dediğimde sevgilim beni dinlemeden tabağıma bir krep daha koydu "Sen seviyorsun diye kendi ellerimle yaptım kırma beni." dedi.

Dudaklarım büzülürken tabağıma koyduğu krepi yemeye başladım, kıramazdım onu. Sabah erkenden uyanmış benim için kahvaltı hazırlamıştı.

"Cengiz nerede?" dediğimde gözlerini kaçırarak omuz silkti "Bilmem erkenden antrenmana gitti sanırım." dediğinde gözlerim kısıldı "Çocuğu mu kovdun Çağlar?" şaşkınlıkla bana döndü "Sen nereden anladın ya?" diye mırılandı.

"İnanmıyorum sana! Öylesine demiştim gerçekten kovdun mu?"

"Ama aşkım, rahatça kahvaltı edelim diye kovdum. Sen kalabalık ortamda yemek yemeyi sevmiyorsun." diye kendini savunduğunda gözlerimi devirdim.

"Bir kişinin olması kalabalık mı oluyor?"

"Senin ve benim dışımdaki herkes kalabalık oluyor."

Güldüm, tatlı tatlı konuşmasına. "Çağlar, sen çok acayip bir şey oldun." gözlerini kıstı "İkide bir  Çağlar deyip duruyorsun ayıp oluyor bak." dedi işaret parmağıyla burnuma bir fiske atarken.

"İsmin Çağlar değil mi?"

"Senin için değil. Çağlar'ım, çaça'm, balım, aşkım, bir tanem, sevgilim, hayatımın anlamı gibi kelimeler duymak istiyorum." ardından çapkınca sırıttı "Gelecekti kocamda diyebilirsin tabii." 

"Ben çaça'm dan devam ya."

"Kırıcısın." dedi küskün bir tonla önüne döndü gülüp yanağına kocaman bir öpücük kondurduğumda yüz ifadesi kırıldı dudakları kıvrılırken diğer yanağını döndü orayı da aynı şekilde öptüğümde genişçe gülümsedi.

"Aldım mı gönlünü?"

"Gönlümü alalı epey bir yıl oldu deniz feneri."

///////

Benim için ayrılan odada üzerimi değiştim, bugün çok yorulmuştum. Yakın olan semtlerde ev bakıp durmuştum.

Çağlar bu duruma biraz bozulsa da "Bulursan gidersin." diyerek beni geçiştirmişti fakat sesi asla beni bırakmayacağını bağırıyordu adeta.

Çağlar antrenmandan çoktan dönmüştü odasında uyuyordu. Geldiğinde beni mutlaka uyandır dese de kıyamıyordum uyandırmaya.

Ben yemek hazırlayana kadar uyuyabilirdi.

Mutfağa indim, hem Cengiz'in hem de Çağlar'ın seveceği türden yemekler düşünüp kollarımı sıvadım.

Ağzımda sözsüz bir melodi dolanırken, kendimi yemek yapmaya kaptırmıştım.

Yukarıdan gelen şiddetli açılan ve kapanan kapı sesleriyle durdum, ne oluyordu?

"Deniz!"

Çağlar'ın sesiyle kaşlarım çatıldı can havliyle adımı söylüyordu.

"Deniz! Neredesin Deniz?!" merdivenden inen ayak seslerini duydum "Gitme ne olur gitme!"

Mutfak kapısından çıkıp yerimi belli ettim, "Çağlar?" dediğimde hızla göz yaşlarıyla süslenmiş gözleri endişeyle parlayan gözlerimi buldu.

Hızla yanıma koşup kollarını omzuma sararak beni göğsüne hapsetti "Şükürler olsun." diye mırıldanarak bana daha sıkı sarıldı.

Sırtına kollarımı sardım, "Ne oldu bir tanem?" dediğimde omzuma kafasını yaslayıp iyice sindi "Yangını gördüm rüyamda." dedi burnunu çekip "Gitme deniz fenerim." 

Burukça gülümsedim, üstünü kapatmaya çalışsak da o gece çok korkmuştu ve acısı anlaşılan şimdi çıkıyordu.

"Ağlama bebeğim üzülüyorum." dediğimde geri çekilip gözlerini kuruladı "Ağlamıyorum tamam." dedi ikna etmek ister gibi.

Oysa gözleri hâlâ doluydu.

"Ben iyiyim." dedim yüzünü avuçlarımın içine alıp göz altlarını kuruladım "İyisin." dedi kendini ikna etmek ister gibiydi daha çok.

"İyiyim, seninle her zaman iyiyim." 

Gülümsedi, avuçlarıma öpücük kondurdu. "Bu gece seninle uyuyorum." dedi kaşlarım havalandı "Allah Allah." dedim dalga geçer gibi dudaklarını büzüp omuz silkti "Odanda göremeyince daha çok korktum bana güzel bir uyku borçlusun." güldüm.

"Ödeyeyim o zaman borcumu."

"Öde." diyerek yeniden beni kolları arasına alıp saçlarıma öpücük kondurdu.

İlaç ol yaralarıma| Çağlar Söyüncü✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin