Korkular ve Umutlar

174 10 37
                                    

Hürrem kendisine hediye edilen atının üzerinde yanında her şeyden kıymetlisi Sultan Süleyman ile İstanbul'un en ıssız balkan ormanlarında gezintilere çıkıyor, cariyeliğinin zirvesinde günbegün saygınlık kazanıyordu. Süleyman'ın diğer kadınları ise kafese tıkılmışcasına yaşadıkları Saray-ı Amire'nin ihtişamı içinde bir gül misali solmakta...

Ne Mükerrem ne Melekcihan ne de Mahidevran... Bir tek onlar gülmüyor, gözlerinin önünde büyüyüp giden bir aşkı seyretmekten başka hiçbir şey yapamıyordu. Lakin Mahidevran henüz umut kesmiş değildi. Zira doğumuna az bir zaman kalmıştı ve şayet bir oğlan daha doğurursa tıpkı sancak günlerindeki gibi yıldızının hiç sönmemek üzere parlayacağını biliyordu.

...

Bir sabah Çerkes Haseki derin sancılar içre boğuldu. Öyle ki aylardır nice umutlarla beklediği gün gelmiş, nihayetinde de binbir telaşla doğum başlamıştı.

Zor bir doğumdu. Kasıklarına giren kramplar bir yana ebelerin bir türlü bebeğin başını bulamayışı Çerkes Haseki'yi korkutuyor, daha da gerilmesine neden oluyordu.

Hafsa Valide ise dairesinde oturmakta gözü kapıda gelecek haberi beklemekteydi. Doğrusu gelini Mahidevran'ı severdi o. Lakin maziyi hatırladıkça da soğur buz keserdi. Öyle ki vakti zamanında merhum kocası Selim Han, gelini Mahidevran'ın ablasına sevdalanmış ve en nihayetinde de Kırım Hanlığından gelme hatunu Ayşe'nin onurunu düşünüp bu fikrinden vazgeçmişti.

Hal böyle iken Hafsa Sultan'ın içinde bir ateştir yer edinmiş, güzellikleriyle namdar olan Çerkeslere karşı kin besler olmuştu. Buna gözde gelini Mahidevran da dahildi. Zahir ondan acımazdı ya. Ondan salmıştı oğlunun yanına Hürrem'i.

...

" Sultanım... "

Gelen saray kalfalarından biriydi. İki büklüm saygıyla eğilmiş olan bu kadın belli ki valideye bir haber getirmişti.

" Söyle. "

" Mahidevran Sultan... Sultanımız az evvel bir kız doğurdular. "

" Kız , ha ? "

İşte o an durulmuştu Hafsa Valide. Duyguları içerisinde bocalamış, böylesi bir habere ne denir bilememişti. Oysa usul belliydi. Evvela karşında müjdeliğini bekleyen kalfa kadına bir kese altın vermeli akabinde de oğlu Süleyman'a bir ulak çıkartmalıydı.

Öyle de yaptı. Yeni doğan torunu için saçılar saçıp haremde lokmalar döktürdü. Durmadı oğluna ulak çıkartıp oğlunu evlâd muştusuyla Saray-ı Amire'ye davet etti. Bu haberi alan Süleyman da sevinçle vardı saraya.

Mahidevran ise al ipeklilerle bezeli döşeğinde kucağında kızıyla beklemekteydi sevdiğini. Her ne kadar bir oğul daha dünyaya getiremediğine üzülmüş olsa da üç oğuldan sonraki bu Allah'ın lütfuna ana yüreğiyle kalpten bağlanmış ve onun doğumuyla da saadete ermişti.

Şüphesiz Süleyman da kadınıyla aynı hisleri taşımakta, yeniden baba olmanın verdiği gururla neşeyle bakmaktaydı etrafa. Zira onun nazarında kız da erkek kadar kıymetli ve de makbuldü. Ne de olsa kendinden bir parça, candı.

...

" Mahidevran... "

" Hünkarım... "

Evet yılların aşıkları yine bir aradaydı. Onları böylesine neşeye boğan ise anasının kucağında beyaz ipekliler içinde uyumakta olan minik sultandan başkası değildi.

Süleyman evvela kendisine aşkla bakan kadınına doğru eğildi. Onu alnından öpüp onun güneş rengi saçlarını okşadı. Ardından da henüz gözleri bile açılmamış yavrusuna döndü yüzünü. Elmas ve safirle süslü iri kemikli parmaklarını bu meleğin yüzünde gezdirdi. Gülümsedi.

O esnada kapılar açıldı ve az sonra vuku bulacak olan isim koyma merasimi adına dairenin içi bir anda kalabalıklaştı. İçeriye menekşelere özenmişcesine morlara sarınan Valide Hafsa Sultan, daha diri olmasına rağmen Süleyman'ın babaannesi konumunda olan Gülfem Hatun ve de Süleyman'ın hareminden Mükerrem ile Melekcihan Hasekiler ayak bastı.

...

" Senin adın Fatma (Nur)! Senin adın Fatma (Nur)! Senin adın Fatma (Nur)! "

Kalabalık aile merasimi bu sözlerle gereğince yerine getirildi. Öyle ki bu küçük sultanın adına Fatma denildi.

Mahidevran sevinçliydi. İnanıyordu, bu kız çocuğu ona güzellikler getirecekti. Kim bilir belki de Süleyman ile kopmaya yüz tutmuş olan bağı onun yüzü suyu hürmetine düzelecek, onun varlığıyla kuvvetlenecekti.

" Ah... "

...

Günler geçiyordu. Haremin kızıl saçlısı her gece halvete hazırlanıyor, tüm dengeleri bozarcasına, kaidelere aykırı olmasına karşın müthiş bir hizmet alıp derin bir hürmet görüyordu.

Hafsa Sultan ise bu yükselişin hem kaynağı hem de pişmanlığını taşıyanıydı. Hürrem gibi basit bir kölenin oğlu tarafından böylesi bir bağlılığa dönüşmesine hayret ediyor, bunun için de kendi kendine çözümler düşünüyordu.

Kabul sırf Mahidevran'ın canını yakmak için bu köleye fazla yüz vermiş olabilirdi. Lakin hakikat şu ki geldikleri bu durum onun da aklında olankiyle bir değildi. Asla değildi. Ah, sahi nasıl olmuştu da oğlu bu biçimsiz kıza vuruluvermişti ?

...

Valide Sultan bu düşünceler içerisinde kıvranıyordu. Ne yapacağını da nasıl yapacağını bilmiyordu. Fakat bir yol da bulmalıydı hani. Hürrem'in önünü kesmeli ve onu zapt etmeyi bilmeliydi. Bilmeliydi de işte nasıl...?

...

" Zülfiye  ! "

" Buyurun validem.  "

" Bana Hürrem'i çağır. "

" Emredersiniz validem. Lakin işittiğime göre hatun şifahanedeymiş. "

Şaşırmıştı Hafsa Valide. Yay misali ince kavisli kaşlarını havaya kaldırmış ve kalfasına bakıp meraklı bakışlar içinde sual etmişti.

" Neyi varmış ? "

" Ebe kadının dediğine göre gebeymiş. Lakin şimdi size ne desem yalan olur validem. Malum ebe kadın muhakkak en doğrusunu bilir anlatır size. "

" Gebe mi ? "

Yıkılmıştı Valide. Bir an oturduğu yerden sendeler gibi olmuşsa da hemen toparlanmış, sağında bulunan ceviz işlemeli sehpası üzerindeki içi su dolu gümüş bardağı kavramıştı.

" Kulunuz öyle işitti. Hatun hamamda iken fenalaşınca alıp götürmüşler. Belli ki sıcak dokunmuş olmalı. Ben de mutfağa uğrayacaktım. Hatunun nedimelerinden Reyhan ile karşılaştım. O söyledi. "

Anlaşılmıştı, Hürrem'den kurtuluş yoktu gayrı. Onun aleyhine kurulan çabalar da boşunaydı. Şayet haber doğruysa Hürrem de aileden sayılırdı. Kaldı ki o bir Valide Sultan'dı. Ona düşen oğlundan bir parça taşıyan bu kıza sahip çıkmak, korumak kollamaktı. Hem oğlu Süleyman da ondan yalnız bunu ister bunu beklerdi ya.

" Ah... "

...

*Yorumlarınızı bekliyorum. ✨

Çerkes Haseki : Mahidevran ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin