Eski Saray
“ Muhterem hemşirem,
Pürüpak, melek haslet hemşirem, seni daima Allah muhafaza ve bahtiyar etsin. Hakşinas babama ve nurupak valideme selamlar ve dualar ederim. Hayır dualarından bizi mahrum etmesinler. Buraları sual edecek olursan, ne deyim nasıl tarif edeyim bilemiyorum. Hamd ve senalar olsun ki sıhhat ve affiyetteyiz. Lakin yüceler yücesi, meliketül- mülk efendimizin göz yaşı bir an için dinmiyor. Malumunuzdur ki geçen ay Şehzade Mahmud hakkın rahmetine intikal etti. Şimdi halimiz nicedir kimse sual etmez. Haşmetlu Efendimizin buralara selam vermemesi de zaten matemimizdir. İnşaallah hak adalet bir en evvel vuku bulur da, biz de Allahın inayeti ile huzur buluruz. (…) Bu cadu kadın ne etti bilinmez, pazalarda dahi ahali lakırdı edermiş, Kerem Padişahi efendimizi büyüler ile kendisine bağlamış derler. Allah şahittir, Gülistan Kalfa da aynısını der. Aman bunları kimse işitmeye, vallahi canımızdan oluruz. (…) Ümerayı çerakiseden Janhot Beyimiz de hakkımızı her daim muhafaza eder, çünki Yeniçerilerden Hakkı Ağa, pek lanet bir heriftir, rus cadusunu savunurmuş ve bizim efendimizin pek edepsiz olduğunu söylermiş. Bereket versin Çerkesler taifesi böyle illet ademe haddini bildiriyor. Meliketül- mülk efendimiz de ağabeyusune yazdı, Allah yardım etsin, Çerkes memalikinden 40 asker daha istemiş. Lakin Çerakise emiri Baslan Beyimiz müsade eder mi ola? (…) Allah mukadderatımızı hayr eylesin. Daha dün meliketül- mülk efendimizin büyük hemşiresi Şahıdevran Kadın bana: Bir hal zuhur etmediği surette halimiz fenadır, dedi. Allah muhafaza dedim. Kalbim öyle yanıyor ki tarifi ne mümkündür. (…) Şehzadelerin hizmetine efendimiz Çerkes hocalar tayin eyledi, bir görsen nasıl da terbiye abideleridirler, Allah bahtlarını güzel eylesin (…).Dualarından mahrum eyleme bizi.
Bahtsız hemşiren Tahire ”
...
Kuşluk vaktiydi. Misallu Tahire Hatun, sabahın ilk ışıklarıyla yazdığı mektubu elinde tutarak bahçeye inmişti. Niyeti Çerkes zümresinden bir ulak bulmaktı ama bahçede kimseyi göremedi. Bir an için henüz çiğ taneleriyle süslenmiş güllerin arasında, bir teselli ararcasına bakındı. İçli içli soludu. Bu kez adımlarını selvi ağaçlarına doğru yöneltti.
" Çok şükür..."
Bu yöne gelmekle iyi etmişti. Öyle ki hanımı Mahidevran’ın emrindeki ulaklardan biri, bahçenin köşesinde bekliyordu. Bunun üzerine Tahire Hatun, adımlarını yavaşlatarak ulakla arasındaki mesafeyi kapatırken bir an duraksadı. İçindeki sıkıntıyı, avuçlarında sımsıkı tuttuğu kağıda dökebilmiş miydi, emin değildi.
...
"Mübarek ellerinle yerine ulaştırasın, evladım."
Ulak, mektubu dikkatlice katlayıp yanındaki deri torbaya yerleştirirken göz ucuyla Tahire Hatun’a baktı. İkisi de Çerkes zümresindendi ve bu, aralarında önceden kurulmuş bir bağ demekti. Üstelik ikisi de Mahidevran Sultan'ın hizbindendi.
"Endişe etmeyin, Tahire Hatun. Bu emaneti size söz verdiğim gibi layıkıyla yerine ulaştıracağım."
...
Gayrı bir nebze de olsa kadının içi rahatlamıştı ki, bakışları saray ahırından bu yana doğru gelmekte olan ata kaydı. İster istemez aklına atın sahibesi Hürrem düştü.
"Cadı..." diye söylendi.
"Hanımımın saadetine göz dikti, elinde neyi varsa aldı."
Yalan değildi. Öyle ki, Hürrem'in gözdeliğe yükselmesiyle Hanımı Mahidevran Sultan’ın gözyaşları hiç dinmemiş, harem kadınları arasında da sessizlik hüküm sürmeye başlamıştı. Kaldı ki hünkarın gözü de ondan başkasını görmüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çerkes Haseki : Mahidevran ✨
Tarihi KurguBen Mahidevran Sultan! Çerkeslerin gururlu kızı, Osmanoğlu hanedanının ise bahtsız sultanı... ... Kanuni Sultan Süleyman Han'ın bir dönem gözdesi, Şehzade Mustafa'nın annesi olan Baharay Mahidevran Sultan'ın hayatını siz değerli okuyuculara, tarihin...