13. bölüm

1 0 0
                                    

Karanlık bir şehrin boş sokaklarında adım adım yürüyor bedenim, içimde bir öfke ruhumda kan isteği. Koşar adımlarım şehirde yankılar uyandırıyordu, bir kayanın yüksek bir yerden düşmesi misali...

Sokağın sonunda durdum içimdeki dehşeti, susmanın bedelini bir savaş olarak veriyordum. Sesimin çıktığı kadar çığlık attım taki  boğazım acıyana dek, dizlerimin üstüne düştüm az önce öfkeyle, kinle, hırsla bedenimden akan çığlıklarım derin boğuk aglamalara dönüşüyordu.

Arkamdaydı hep beni takip ediyordu, her an her saniye hissediyordum, durmuyordu, kaçıyor muydum? Işte bu soru bana bile ağır geliyordu. Arkamı döndüm gölge misali duruyordu karşımda ama ses aynı sesti rüyalarıma giren erkek sesi...

"Vur." Dedi oldukça net çıkan sesiyle.

"Senin gibi  değilim. Yapmam."

"Işte bak yanlış olan bu. Benim gibisin sende vur."sesi kulaklarımda çınlamaya dalgalara dönüşüyordu.

Yüzünü görmeye çalıştım. Ama her zamanki gibi sadece karanlık bir silüet durdu karşımda etrafıma baktım, yerde duran silah dikkatimi çekerken yavaşça elime aldım silahı almamla daha da cesaretlendim nedenini bilmesemde karşımdaki silüete öfkeliydim. Tetiği çektim ve silah seslerinin beynime işkence yapmasına izin verdim...

Hızlı nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım yattığım yatak bana zindan olmuş uyku isteğimi  tamamen sömürmüştü.

Rutin işlerimin ardından mutfağa indim karan her zamanki  yerine oturmuş benden önce kahvaltıya başlamıştı beklemeden karşısına oturdum artık karana alışmıştım bana bir zarar vermiyordu ancak ona güvenmiyordum... neredeyse biten kahvaltımın ardından masada tek kelime etmemiştim karanla hastaneye gidecek ya da
Babamın mezarını tekrar açtırıp otopsi raporu isteyecektik elim ayağıma dolanıyor terleme hissi vücudumu terk etmiyordu. Endişe ve korku yeniden bedenimi ele geçiriyordu. Uzun bir sessizlikten sonra karanın telefonu çaldı, telefonun çalmasıyla karanın yüzüne baktım arayan kişiyi göremeden telefonu sessize aldı ve ters çevirdi yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı sanki arayan kişiden hoşlanmamıştı...

Kahvaltı mı bitirdikten sonra karanın benim için aldığı birkaç kıyafetin içinden  kot paltolon ve mavi gömleği giymiş salonda karanı bekliyordum yaklaşık on dakika sonra karan da yanımdaydı. "Benim seni bekletmem gerekmiyor muydu?"
Dudakları keyifle aralanırken benimle dalga geçiyordu.
"Ahh üzgünüm ama fazla yakışıklı olduğumdan bakımım uzun sürüyor." Kıkırdadım, karan burda kaldığım bir hafta boyunca sürekli benimle iletişim halindeydi beni güldürüyor çoğu zaman anılarından bahsediyordu. Karana cevap vermedim ama fazlasıyla gülümsemiştim.

Gülümsemek neydi aslında? Ya da insan neden gülerdi gerçek gülüş ne demekti işte ben bunları unutuyordum yavaş yavaş... yüzümde sahte gülümsemeler içimde yanıp tutuşan kor bir alevle ayakta durmaya çalışıyordum boğuluyordum bir okyanusta  gibiydim ama nefes aldiğimda geri batıyordum...

Karanla arabaya bindiğimizde yola sadece ikimiz çıkmıştık bu defa o korkuluk kılıklı adamlar yoktu yol boyunca konuşmamayı planlasam da karan yine konuşacak birşey bulmuştu.

"O ohhh sohbetine de doyum olmuyor yağmur hanım."

"Biraz fazla konuştum değil mi karan bey haklısınız, susayım bari" amacım gerçekleri öğrenene kadar karanla pek konuşmamaktı neden bilmiyorum ama Korayın böyle birseyi yapmamasını istiyordum onun masum olduğuna inanmak istiyordum.
Karan konuşmasına devam etti bu sefer yüzünde alaylı gülümsemesi, ses tonunda neşe ya da eğlence yoktu oldukça kararlı ama bir okadar da şevkat dolu çıkmıştı.
"Endişelisin yağmur anlıyorum, ama biraz sakin ol rahatla."

"Yapamıyorum karan, olmuyor."

"Korkuyorsun belkide, Korayın bunu yapacağına ihtimal vermiyorsun." Karan, Korayın beni tehditle kendine sevgili yaptığını bilmiyordu tabi olayı, korayla birbirimize aşık olduğumuzu ve bi restorantta tanıştığımızı ilk görüşte aşık olduğumuz gibisinden anlatmıştım çünkü karana da güvenemezdim ama öte yandan koraya da pek güvenemiyordum bazen keşke o teklifi hiç kabul etmeseydim de koray bana böyle bi şantaj uygulayamasaydı diyorum. Bi yanımsa korayı beğeniyor keşke farklı bir şekilde tanışsaydık diyordu... Uzun düşüncelere dalmış hiç birşey duymuyordum kulağıma bi çınlama geliyor ama beynimi dağıttığım düşünceler toplanamıyordu.

"Yağmur, yağmur, duyuyor musun beni?"

"Hı şeyy, dalmışım kusura bakma ne diyordun."

"Bak yağmur ben hep yanında olacağım birşeyden korkmana ya da çekinmene gerek yok."

Mahçup bir ifadeyle konuştum, beni tanımıyordu ama bana yardım ediyordu babamın belkide kalp krizi geçirmediğini öğrenecektim peki bana neden yardım ediyordu iyi niyetinden mi yoksa işin ucunda kendisi için fayda sağlayacak şeyler mi vardı karanı çok bekletmeden düşüncelerimi kenarı  attım.

"Teşekkür ederim karan." Gülümsedi, gülümsemesi bile sıcaklaşmıştı bana karşı içten, samimi  bakıyordu bana. Şehre yaklaştığımızı etrafta tek tuk evler gördüğümde anlayabilmiştim yanılmıyorsam yirmi dakikalık bir yolumuz vardı.

Babamın vefat ettiği hastaneye geldiğimizde arabadan inmek için hareketlendim karan sol bileğime elini koydu, ilk defa gözlerine bu kadar yakındım bana umut dolu bakıyordu yanımda olduğunu her dakika hissettirmek ister gibi, gözlerimi kaçırdım yüreğim burkukdu,eksik hissediyordum,
Karanın haklı olmasını istemiyordum buna ihtimal vermek bana korkunç geliyordu babam bana göre dünyanın en iyi en masum en sevgi dolu adamıydı. Bir yandan karanın dediklerini düşündüm ya gerçekten babam öldürülduyse anne sevgisini doya doya alamamıştım ama babam annemin eksikliğini bize göstermemek için çok çabalamıştı hak etmemişti babam bunları ihtimalleri düşündükçe gözlerimin dolduğunu hissettim...
Karanın eli bileğimden elime doğru kaydı bir anlık şaşkınlıkla karana döndüm.

"Burda her ne öğrenirsen öğren bil ki yanındayım yağmur ve inan bana bundan sonra asla üzülmene izin vermeyeceğim."

"Neden yapıyorsun bunu?"

"Ne yapıyorum?" Sorduğum soruyu beklemiyor gibiydi derin bir nefes aldı ne demek istediğimi idrak etmiş olacak ki konuşmaya devam etti.  " yaşadıklarını hak etmediğini düşünüyorum bu yüzden yanındayım gerçeği bilmeye hakkın  yok mu?"

Sorusuna cevap vermedim elimi elinden çektim ve arabadan sessizce indim. Karan arabayı park ettikten sonra yanıma geldi tek başıma hastaneye girmek istemediğimden karanı beklemiştim...

Kapıdan girer girmez danışma bölümüne gittik kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu karan o gece babamla ilgilenen doktorla görüşeceğini söylediğinde danışman hiç yargılamadan odasını göstermek adına oturduğu yerden kalktı, danışmanı takip ediyorduk asansöre binip dördüncü kata çıktık biraz yürümemizin ardından sola döndüğümüz ilk kapının önünde durduk danışman birşey söylemeden yanımızdan ayrıldı bense bir kapıya bir de karana bakıyordum karan içeri giremeyeceğimi anladığında kapıyı çaldı ses gelmesini beklemeden içeri girdi. kafamda çelişkiler düşünceler soru fırtınaları dönüp dururken birkaç dakika sonra doktor ve ayakta duran karana yeniden odaklandım. Ikisi de şaşkın şaşkın bana bakıyordu içeri girmemiş açık kalan kapının dışında kalmıştım tamamen cesaretimi topladıktan sonra odaya girdim.

"Buyrun karan bey benimle özel konuşmak istemişsiniz. Konu nedir?"
Karan bey doktorun karanı tanıması bana epeyce tuhaf gelmişti karan kimdi ne iş yapıyordu ki bu kadar tanınıyordu, magazinlerin sıkı takipçisi olmama rağmen daha önce karanla ilgili birşey duymamıştım. Beynimde yeni sorular dönmeye başlarken karan konuşmaya başladı.

"Evet özel bir mesele var. Serdar kıraz ölüm sebebini öğrenmek istiyorum." Doktorun suratındaki şaşkın ifade beni korkutuyordu yaklaşık beş dakika düşündü söylemek ve söylememek arasında gidip geliyor gibiydi...

Bölüm sonuuuu yeni bölümde görüşmek üzere 🥰❤

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Düşler Ve Düşüşler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin