9.bölüm

7 3 0
                                    

Şehirden çok uzaklaşmıştık. Ne kadar zamandır yolda olduğumuzu bilmiyordum,aklımı kaybedecektim şoför koltuğundaki adam sürekli birilerini arıyordu,burdan bir an önce kaçmam gerekiyordu ama nasıl yapacaktım arkamızdan bizimle beraber üç araç daha gelirken bu nasıl olacaktı...
Ön sağ koltuktaki adamın belindeki silahı çıkarmasıyla yeniden ağlamaya başladım. "Lütfen bırakın beni gideyim, öldürmeyin beni." Yavlarışlarımdan sıkılan adam elindeki silahı bana çevirerek "kapa artık çeneni yoldan beri beynimi siktin, öldürmeyeceğim seni sus biraz yaklaştık." Kendimi sakinleştirmeye çalışırken adama "peki o zaman beni neden kaçırdınız, para için mi?" Arabadaki adamlar kahkaha atmaya başladı gülmeleri durmuyordu onlar güldükçe benim korkum artıyordu yanımdaki adam "para ihtiyacımız var gibi mi gözüküyor. Patron seni biraz misafir edecek hepsi bu şimdi beş dakika daha sabret de kafam dinlensin." Kimdi bu patron dedikleri kişi? Karan mıydı? Karan kimdi beni neden istiyordu aklımda binbir çeşit soru oluşurken sessiz kaldım her an beynime kurşunu yiyebilirdim.
Bir şekilde rüyayı arayıp yardım almam gerekiyordu telefonum hatta bütün eşyalarım Korayın aracında kalmıştı, şimdi tamamen çaresiz kaderime mahkûmdum.

Otobandan ormanın içine giden yola doğru ilerledik. Orman çok korkunç görünürken neredeyse hava kararacaktı yaklaşık kırk iki dakika orman yolundan ilerlerken karşımıza büyükçe kapısı ve duvarları olan oldukça hoş ve zengin görünen dış duvarların bile içerideki malikanenin ihtişamını saklayamadığı konuma gelmiştik. bahçe kapıları iki taraftan bizim gelmemizle açılırken yanımdaki adam bana "şimdi uslu bir kız ol ki sana zarar gelmesin" uyarısında bulunuyordu.

Arabadan başıma dayanan silahla indim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arabadan başıma dayanan silahla indim. "Yürü emri geldiğinde malikânenin kapısına doğru yürüdüm ve içeri girdim tir tir titriyordum. Içimden birinin beni kurtarması için dua ederken yanımıza gelen mini etekli, beyaz gömleğinin ilk üç düğmesi açık oldukça genç görünen  bayan  yanımıza gelerek "karan bey misafirimizi aşağı katta bekliyor demesiyle arkamdaki adamlara göz kırpıp yanımızdan uzaklaştı aşağı kata doğru harekete geçmiştik başımda bulunan silah  beni çokça tedirgin ederken bacaklarımın titremesiyle yürümem zorlaşıyordu.
Ahşap temalı tahminimce üç katlı evin aşağı katına indikçe korkum artıyordu. Merdivenlerden indiğimizde artık ahşap kendini beton duvarlara bırakmıştı burası yukardan çok farklıydı koridordan ilerledikten sonra sağda bir kapının önünde durduk. adamlardan biri kapıyı çaldı, içeriden daha önce duymadığım adam sesi "gir" komutunu vermesiyle kapı açıldı asıl olay yeni başlıyordu adamlar beni içeri soktuklarında adının karan olduğunu bildiğim adam masasının başında oturmuş  bize şaşkınlıkla baktı bir kaç saniye sonra kaşları yavaş yavaş çatıldı aniden bağırmasıyla irkildim başıma yakın duran  silah  irkilmemle  namlusu başıma daha da yaklaştı. Artık silahın ucu tam anlamıyla başımdaydı. Korkudan kaskatı kesilen bedenim karanın bağırmasıyla daha da sarsıldı. "SİZ BENİM MİSAFİRİMİN BAŞINA SİLAH MI DAYIYORSUNUZ." az önce bana deccal gibi olan adamlar bi anda silahı indirmiş ellerini önünde birleştirerek süt dökmüş kedi gibi karana bakıyorlardı başıma silah dayayan adam oldukça mahcup sesiyle "efendim kaçmasın di-" karan adamın sözünü kesti adeta gürlüyordu "KES SİZE KIZI GETİRİN DEDİM BAŞINA, SILAH DAYAYIN DEMEDİM. ÇIKIN GİDİN  ODAMDAN." adamlar saniyeler içinde odadan cıktı ben hala olduğum yerde çivilenmiş gibi duruyordum ne hareket ettim ne de konuştum ağlamaya bile cesaret edemezken gözümdeki yasa engel olamadım sol gözümden bir damla yaş gelirken karan sakın ve nazik ses tonuyla "O eşeklerin kusuruna bakma yağmur, yaşananlar için üzgünüm lütfen otur." Eliyle masanın önünde duran siyah koltukları işaret etti. Tereddütteydim az önce adamları başıma silah dayadıkları için odadan kovmuştu ama beni kaçırtanda karanın kendisi degilmiydi. Dediğini yaptım sakın adımlarla koltuğa doğru yanaşıp oturdum. Karana bakmayıp sessiz sessiz ağlamama devam ederken tekrar konuştu. " Yağmur seni buraya getirmemin bir amacı var. Gerçekleri bil istiyorum. Kimin yanında olduğunun onun nasıl biri olduğunu bil istiyorum." Konuşmasıyla yüzüne döndüm. Bedenim öfkeden köpürüyordu ama ben öfkemi belli edemiyordum. Titreyen soluk çıkan sesim konuşmamı zorlaştırırken boğazımın kuruluğunu yeni fark ediyordum. "B-ben anlayamadım dediginizi."
"Koray." Dedi sinirlendiği her halinden belliydi. Ama neden koraya  bu kadar sinirliydi ki düşmanı mıydı? sorular iyice beynimi karıştırmaya başlamıştı aklım bulanıklaşırken konuşmasına devam eden karanı dinlemeye çalışıyordum.
"Sana bunları uygun bir dille anlatmak istiyorum yağmur ama şu an değil anlaşılan zor bir yolculuktu adamlarım seni kalacağın odaya götürsünler biraz dinlen yarın sabah herşeyi en saf halıyla anlatacağım sana." Neyi bilmem gerektiğini bilmiyordum karan kapıdaki adamları çağırdı ve beni odama götürmeleri gerektiğini söyledi.
Ikinci kata çıktığımızda adamlar beni kalacağım odaya bırakmışlardı onlara zorluk çıkartmadım daha doğrusu çıkartamadım kendimde cesaret bulamıyordum ben el bebek gül bebek büyümüş bir kızdım bu olanlar bana çok fazlaydı yatağın üstünde temiz havlular,içlikler ve eşofman takımları duruyordu. Yabancı bir evdeydim neyin ne olacağı belli değildi silahların olduğu bir evde banyo yapmayı düşünemezdim yatağın üstündeki havluları, esofman takımını ve içlikleri  kaldırdım. Kendimi yatağa bırakıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım uzunca süren ağlamanın ardından gözlerimi uykuya haps ettim.

Bölüm sonu. Bu bölüme korayı koymadım gelecek bölümde fazlasıyla olacak. Beklemede kalınnnn 👋🤭💞

Düşler Ve Düşüşler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin