left cookie

62 9 3
                                    


Jeno'nun tekrar iyi hissetmeye ihtiyacı vardı. Genelde gündüz vakti bu kadar bunalmaz, bu kadar sinirlenmezdi. Ama bugün farklıydı. Her şey üstüne gelmişti.

Bu yüzden Jeno kitaplarını almış, yaklaşan vizelerine çalışmak için yola koyulmuştu. Evden kaçmanın bir başka yöntemiydi. Aklında okulun kütüphanesine gitmek vardı. Yerdeki bir taşa vurarak yürürken dejavu yaşamasıyla durdu. Kafeye gidebilirdi.

Arkasına dönüp yolunu değiştirdi. Bunun için otobüse binmesine gerek yoktu. Hem iyi hissetmek istiyorsa orası birebir olmalıydı. Adımlarının okula giderkenkinden daha hızlı olduğunu fark etmesi zor olmamıştı.

Cam kapıyı iterek açtı ve artık ezberlemiş şekilde zil sesini bekledi. Birbirine çarpan çubuk demirler hoş bir ses çıkarmıştı. Jeno tek omzundaki çantayı düzeltip etrafına bakındı. Tam o sırada Chaerin arka taraftan bir yerden koşar adımlarla, ellerini önlüğüne silerek gelmişti.

"Hoşgeldini-Aa!" Jeno'yu görünce şaşırmasına engel olamadı. Gülümsemesi yüzüne yayılırken işaret parmağını kaldırdı.

"Yine sen." Bunun kaba kaçabileceğini fark edip hızlıca parmağını indirdi. "Hoşgeldin!"

Jeno artık onun yüzündeki büyük gülümsemeye alışmıştı. Burası hakkında favori şeyler listesine girebilirdi. Chaerin'le alakası yoktu, enerjisiyle alakalıydı. Jeno böyle düşünüyordu. Tam cevap verecekken Chaerin elini ağzına kapattı.

"Özür dilerim," Hafifçe eğildi. "Senli benli konuştum."

Bunu dert etmek Jeno'nun aklının ucundan geçmemişti. Aynı yaşta gibi gözüküyorlardı ve bu üçüncü konuşmalarıydı. Zaten ilk de olsa pek umurunda olmazdı. Omuz silkip ilerlemeye başladı.

"Nasıl istersen öyle konuşabilirsin."

Chaerin mahcup bir şekilde kafa salladı. Artık tanıdığı için o samimiyeti kendi kafasında kurmuş olmalıydı. Ama Jeno'nun gerçekten umurunda gibi durmuyordu. Lafları boş değildi. Chaerin onun çok da sıcakkanlı olmadığını fark etmişti.

Her duygusunu şişeleyip denize atan bir tipe benziyordu. Çok konuşuyor gibi de değildi. Gözleri menüde gezerken Chaerin onu inceledi. Siyah ve gri renklerinde giyiniyordu. Chaerin'in beyaz tişörtü ve krem rengi önlüğünün aksine.

"Ice Americano?"

"Ha?" Jeno şaşırmış şekilde gözlerini menüden alıp Chaerin'e çevirdi. Chaerin gülümsemesini yine takınmıştı.

"Her seferinde menüye bakıyorsun ama tek seçeneğin ice americano oluyor hep. Yani, ice americano?"

Jeno onu gözlemlediğini açık açık söylemesine daha çok şaşırarak kafa salladı. Chaerin'in gülümsemesi tüm yüzüne yayılırken ekrana siparişi girip pos cihazını ona döndürdü.

"Tek mi çalışıyorsun sen burada?" Jeno, o kahveyi hazırlarken bu sefer beklemeyi tercih etmişti. Sorusu da bir iki gündür aklında dolanıyordu.

"Hayır," Chaerin çoğu zamanın aksine daha yumuşak bir sesle cevap vermişti. Tonunda o müşteriye özel tını yoktu.

"Ama kıdemlileri benim ve sen hep benim shiftimde geliyorsun." Gülümseyerek elindeki kahveyle arkasına döndü. Jeno ona uzatacağını düşünse de Chaerin kahveyi pasta tezgahının önüne koymuş, raflardan birini açmıştı. Jeno'nun kaşları çatıldı.

Chaerin küçük demir tutacakla bir cookieyi tabağa koydu. Kahvesiyle birlikte tepsiye koyup aynı gülümsemeyi tekrar takınarak Jeno'ya doğru itti hafifçe.

Jeno'nun öylece baktığını görünce kafasını eğdi. Fazla mı oluyordu bilmiyordu. İçinden gelmişti.

"Merak etme," Biraz mahcup olmuştu. "Bu sefer yorum yapmak zorunda değilsin." Sonrasında cevap vermesine izin vermeden, fark etmeden yaptığı küçük el kol hareketleriyle devam etti.

"Biraz yorgun gözüküyordun. O yüzden benden." Tekrar tepsiyi ona doğru ittirdi.

Jeno, kafeye giriş anından öncesini unutmuş gibi, biraz da inanamayarak güldü. İçten bir şekilde gülmüştü. Bunu bugün kimsenin başaramayacağını düşünüyordu ama Chaerin çabasızca başarmıştı. Bunu yaparken utanması ise içini neredeyse huzurla doldurmuştu. Kafa salladı.

"Peki. Teşekkür ederim." Tepsiyi eline almadan çantasını düzeltti ve tepsiyi alıp arkasına döndü. Chaerin'in açısından çıkmak istemiyordu bu yüzden alt katta kalmayı tercih etti. Hyucklarla geldiği masaya oturup defterlerini ve laptopını çıkardı.

Chaerin ise Jeno'yu ilk defa gülerken görmüştü. Şimdiye kadar asla böyle bir şey düşünmemişti ve bunu etik de bulmuyordu ama gülüşünden etkilenmediğini söyleyemezdi. Sanki bu kadar etkili, bu kadar özel olması için sürekli düz bir suratla geziyor, hiç kimseye göstermiyormuş gibiydi. Chaerin bu düşünceyle birden mutlu hissetti. Onu güldürebilmişti. Görebileceği en güzel gülümsemeydi.

Yüzündeki gülümsemeyle arkasına dönüp silmeyi bıraktığı bardağı ve bezi eline aldı. Bardakları silerken artık gülümsememesi gerektiğini, kırışacağını düşünüyordu ama engel olamazdı.

Bardakları silmeyi bitirdikten sonra bir sandalye çekip hepsini sağda, kapı girişinin yanında bulunan dolaplara yerleştirmişti. Jeno o sırada bir an nefes almak için kafasını kaldırmış ve Chaerin'i sandalyenin üstünde görünce tekrar gülmesine engel olamamıştı. Fazla oyalanmadan dersine döndü.

Chaerin bütün işi bitirdiğinde oyalanmak adına kasaya geçti. Tezgaha koyduğu telefonunda bir şeyler kaydırırken gözleri ara sıra Jeno'ya kayıyordu. Odaklanmış şekilde bilgisayarına eğiliyor, ara sıra önüne gelen saçlarını eliyle arkaya atıyordu. Gözlük takmasına rağmen bazen gözlerini kısıp defterinde kendi yazdığı yazıları okumaya çalışıyordu. Chaerin onu bunu yaparken yakaladığında güldü. Tatlıydı.

"Hoşgeldiniz!"

İçeri giren müşterilere seslenip duruşunu düzeltti. Bu alışık olduğu ses Jeno'ya güvenli alanında gibi hissettiriyordu. Laptopına bir şeyler yazmaya devam ederken titreyen telefonuyla gözlerini ekrandan çekti. Arayan babasıydı. Kaşları çatıldı. Gerçekliğe dönmüştü.

Aramayı cevaplarken bile eşyalarını toplamaya başladı. Kahvesini yarılamıştı ama ikram olan kurabiyesine daha dokunamamıştı bile. Laptopı çantaya atarken gözleri ona takıldı. Bir yandan telefondaki babasıyla konuşuyordu. Onaylayarak telefonu kapattı. Çantasını omzuna atıp neredeyse koşar adımlarla kapıya ilerledi.

Chaerin sipariş alırken hızla önünden geçen Jeno'ya baksa da Jeno dönüp bakmaya bile fırsat olmadan çıkıp gitmişti. Chaerin müşteriyle ilgilenmesi gerektiğini kendine hatırlatarak önüne döndü. Kaşları ister istemez hafifçe çatılmıştı.

Müşteriler siparişlerini beklemeye geçince Chaerin hızlıca masasına göz attı. Hiçbir şey bitmiş değildi. Uzun süre olmasına rağmen kurabiyeye dokunulmamıştı bile. Dudaklarını birbirine bastırıp iç çekti.

sad, beautiful, tragic [lee jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin