Jeno kendini kafenin önünde bulduğunda dudaklarını dişledi. Basit bir ikram bu kadar kafasına takılmış olamazdı. Çalışan kıza ayıp olduğunu düşündüğü için yine buraya gelmek ona göre değildi. Ama işte burada, dört gün sonra kapının önündeydi yine.
Chaerin'e karşı ilginç bir his vardı içerisinde ama çözememişti. Oflayarak ellerini cebinden çıkarıp kapıyı itti. Artık bilincine işlenmiş o iki ses, kapıdaki metal zil ve Chaerin'in karşılaması, ona rutin gibi geliyordu.
"Hoşgeldin!" Chaerin onun geldiğini görünce ellerini iki yana, tezgaha yaslayıp bedenini ellerinin arasından hafifçe öne eğdi. Yüzünde rahat bir gülümseme vardı.
"Hoşbulduk,"
Jeno'nun sesi beklediğinden kısık çıkmıştı. Buraya gelene kadar diyalog kafasında tamdı ama içeri girdiği an bunun saçma olduğuna karar vermişti. Bu tür şeyler ona göre değildi ve Chaerin'in bazı şeyleri haberi olmadan değiştirmesi Jeno'yu ürkütüyordu.
"Nasılsın?"
Chaerin ona paralel şekilde tezgahın arkasından kasaya doğru yürürken sordu. Jeno dudaklarını birbirine bastırır gibi gülümseyip kafa sallamıştı sadece. Chaerin onun iyi bir ruh halinde olup olmadığını anlamamıştı. Çoğu zaman anlamıyordu çünkü Jeno yorgun gözüküyordu.
"Kötü bir müşteriyim sanırım."
Chaerin kafasını eğdiği an ondan duyduğu cümleyle hızla geri kaldırdı. Anlamamış bir şekilde hafifçe gülümseyerek Jeno'ya baktı. Jeno bir an gülmüştü. Chaerin onu nasıl güldürdüğünü bilmiyordu ama mutlu oldu.
"Kurabiyeni yiyemedim. O yüzden kurabiye almaya geldim."
Chaerin onun sözlerini dinlerken o kadar dikkatli bakıyordu ki Jeno cümlelerini karıştırmadığına şükretti. Hep gülümserken görüyordu ama onu güldüren kişi olmak içten içe Jeno'yu da mutlu ediyordu.
"Fark ettim, önemli değil." Birkaç saniyede aklına dolan anılarla tekrar göz teması kurdu. "Kötü bir şey olmamıştır umarım?" Bu sefer gözlerinde belli belirsiz bir endişeyle bakıyordu.
Jeno onun bu gülümsemeyen, endişeli halinden hoşlanmamıştı çünkü ucundan bile olsa üzülmeyi hak etmiyordu ona göre. En azından onu gördüğü ve gözlemlediği birkaç güne göre. Kafasını salladı.
"Boşver, önemli değil."
Chaerin haddini aştığını düşününce tekrar bir şey söylemek istemedi. Kafasını salladı. Oysa Jeno onu da dertleriyle meşgul etmek istemediği için uzatmamıştı. Yoksa içten içe Chaerin'in tüm sorunları çabasızca yok edişine hayrandı.
"Peki, kurabiyeler paket mi?" Garip havadan çıkarak gülümsedi. Jeno kafa sallayarak onaylamıştı. Biraz zaman geçirmek isterdi ama vakti yoktu.
Chaerin eline kare bir kutu alıp eldivenlere yöneldi. Jeno yana dönüp tezgaha yaslanmış, onu izlerken kollarını birleştirmişti. İkisi de odaklanmışken tezgahın arkasından gelen sesle gözlerini oraya çevirdiler.
"Chaerin Hanım, kahve makinesini temizler misiniz?" Chaerin'den büyük olduğu belli olan, kısa boylu bir kadın arka odadan gelmişti. Chaerin'e bir bakış attığında Chaerin kutuyu bıraktı. "Müşteriyle ben ilgilenirim."
Kadın Jeno'ya döndüğünde Chaerin onun önünde emir almaktan hoşlanmadığını fark etti. Kıdemlileri olduğunu söylemişti ve doğruydu da. Ondan büyük olduğu için bunu kaldıramayan biri yüzünden yalan söylediğini düşünmesini istemezdi. Modu düşmüştü.
Jeno yaslandığı tezgahtan çekildi. Kollarını çözmüştü. Chaerin'in yüzünün asıldığını fark etti. Aldığı eldivenleri kutuyla beraber kurabiyelerin önüne koyup Jeno'ya bakmadan makineye ilerledi. Jeno onu üzgün görmekten hiç hoşlanmıyordu. Gülümsüyordu çünkü ona yakışan buydu. Devam etmeliydi.
"İzin verirseniz," Bir anda siparişini bekleyen kadına döndüğünde Chaerin'de durup ona baktı. "Chaerin Hanım'la konuşuyordum."
Kısa boylu kadın şaşırdı. Bozulduğunu belli etmeden hızlıca kafa sallayarak kasadan çekilip Chaerin'e elleriyle işaret etti. O arkasına dönerken Chaerin Jeno'nun ona inandığını ve onun tarafında olduğunu bilerek gülümsemişti. Kasaya yaklaştı.
"Teşekkürler." Jeno kafasını sallayarak önemli olmadığını belli etti. Chaerin bir iki saniye bekleyince Jeno gülerek kafasıyla kurabiyeleri işaret etmişti. Chaerin unuttuğunu fark edince panikledi. Jeno'ya bakamayacağını fark edip saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırarak hızlıca pasta standının arkasına geçmiş, kurabiyeleri kutuya koyana kadar utancının geçmesini ummuştu. Bu hali Jeno'yu belki de ilk defa bu kadar büyük gülümsetti.
"Ne zaman bir şey ikram etsen, tuhaf bir şey oluyor. Bu sefer kendim alacağım o yüzden."
Chaerin kutuyu kapatıp poşete koyarken ona baktı. İstemsizce gülmüştü. Poşetini tezgahın üstünden Jeno'ya uzattığında Jeno hemen kartını uzattı. Chaerin onun bu acelesine gülerek kafa salladı. Pos cihazına bir şeyler tuşlamıştı.
"Neden, kruvasanda ne oldu ki?"
Jeno kartını okuturken duraksadı. Annesininkiler gibi olduğunu söyleyemezdi. Bu tuhaf kaçardı. Derdini ya da geçmişini dinleyecek samimiyette değillerdi. Kafasını sallayıp geçiştirdi.
"Hiç, öyle." Bu berbat bir cevaptı. Belki bir gün ona kruvasanları nasıl yaptığını da sorardı. Yüzünde bir tebessüm oluştu.
"Teşekkürler Chaerin. İyi günler."
Chaerin ilk defa ağzından adını duymasıyla gülümsedi. Artık daha samimi oldukları için mutluydu. Heyecanla el salladı hızlıca. Jeno çoktan kapıya ilerlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sad, beautiful, tragic [lee jeno]
Fanfikce"Dinlenmek istersem buraya gelmemi söylemiştin. Eve gitmemi değil." Jeno onun gözlerine baktı. Chaerin'in her zaman ki güzel gülümsemesini bırak, yüzünde tebessüme dair bile bir iz yoktu. Belki yorgunluktandı, belki de Jeno'nun yorgunluğunu anlayabi...