Jeno içinde, sürekli gülümsemesini sağlayan, hatta gülmekten yanaklarını ağrıtan hisle başa çıkamıyordu. Normalde bu kadar enerjik olmadığı için etrafındaki çoğu kişinin dikkatini çekmiş, bunu bile umursamamıştı. Chaerin bir dokunuşuyla hayatındaki ve içindeki tüm boşluğu doldurmuştu.
Chaerin'in hayatındaki küçük bir etkisi bile kelebek etkisiyle peşinden güzel şeyleri getiriyordu. Jeno ona kapıldığını inkar edemezdi. Ondan hoşlandığı barizdi. Hoşlantı, sevgi, aşk veya herhangi bir şeydi. Bu tür kavramları bilmiyordu. Ama artık onun yörüngesinden çıkamayacağına emindi.
Chaerin'in onu öpüp gitmesinden sonraki gün Jeno aynı rahatlıkla Chaerin'le konuşmak istemiş, bunca zaman telefon numarasını almadığını fark etmişti. Bu cesareti daha önce kendisinde bulamayacağını biliyordu. Chaerin onu öperek bir adım attığı için artık isteyebilirdi. Öncesinde böyle hisseden tek kişinin kendisi olduğunu düşünüyordu.
"Görüşürüz yarın."
Jaeminlerin bir laf daha etmesine izin vermeden lafı ağızlarına tıkmış ve ağzı kulaklarında bir şekilde yanlarından ayrılmıştı. Yine Chaerin'in shift saatiydi. Kafeye gidecek ve onu görecekti. Numarasını istedikten sonra her şey daha kolay olacaktı.
Yol boyunca kafeye gittiği ilk zamanı ve şimdiyi karşılaştırdı kafasında. Kafa dağıtmak için girdiği kafeye yüzünde gülümseme, içinde büyük bir heyecanla dönüyordu. Chaerin'in gerçekten doğaüstü güçleri olmalıydı.
Kafenin kapısına geldiğinde cam kapıyı ittirip zil sesini duydu. Hemen ardından Chaerin'in sesini duymayı beklemişti. Beklediğine ulaşamadığında gülümsemesi bir tık düştü.
"Hoş geldiniz."
Karşılık aldığı kişiye baktı. Belki kabacaydı ama umursamadan tezgahın arkasına göz gezdirdi. Chaerin yoktu. Onu karşılayan kişi Chaerin değildi.
"Hoş bulduk,"
Hala biraz tereddütlü ve sorgulayan bir ifadeyle baktığından kadın hafifçe kafasını eğdi gözlerine bakabilmek için.
"Bir şey mi arıyordunuz?"
Jeno gözlerini ona çevirdi. Gülümsemesi tamamen silinmişti. Elindeki telefonu kaldırıp saate baktı. Chaerin'in vardiyası olduğundan yüzde yüz emindi. Tekrar kadına döndü telefonunu arka cebine atarken.
"Choi Chaerin'e bakmıştım?"
Kadın omuzlarını düşürüp bıkkınlıkla gözlerini kaçırdı. Jeno onun bu tavrına anlam veremiyordu. Öncesinde de Chaerin'le konuşmalarını bölmüştü.
"İzinli o bugün."
Jeno daha fazla üstelemeden teşekkür edip kapıyı açtı. Çatılı kaşları düzelmemişti. Kafası karışmıştı ve bütün planları alt üst olmuştu. Chaerin'in neden izinli olabileceğini bilmiyordu ama içinde iyi düşünmesini engelleyecek bir şeyler vardı. Bir yardımı dokunacakmış gibi tekrar saate baktı.
Telefon numarası olmadığı için şimdi çok daha kötü hissediyordu çünkü ona ulaşamazdı. Fikrini değiştirmeden adımlarını hızlıca Chaerin'in evine yönlendirdi. Numarasını bilmeyip evini bilmesi ironikti ama en azından evini bildiği için mutluydu. Eğer evdeyse onu gördüğünde alakasını sorgulamasını umursamıyordu. Sadece dinlenmek istediğini, evde olduğunu görüp gidecekti.
Ne ara vardığını anlamasa da evin önüne geldiğinde merdivenleri ikişer ikişer çıktı. Kapısının önünde hem biraz cesaretlenmesi, hem nefeslenmesi gerekmişti. Son bir derin nefes alıp kapıya vurdu iki kere. Stresle açmasını bekliyordu. Açacağından neredeyse emindi.
Yirmi saniye içerisinde açan olmayınca zile bastı. Uyuyor olabilirdi. Tekrar yirmi saniye kadar bekledikten sonra yine kapıya vurmuş ve yine istediğini bulamamıştı. Yenilgiyle omuzları düşerken pes etmesi gerektiğini anlamış, merdivenlere yönelmişti.
Belki de arkadaşlarıyla buluşmuştu. Planları vardı ya da okulla ilgili bir şeyler olmuş olabilirdi. Jeno bunları düşünerek içindeki sesi susturmayı denedi. Bunda belki de bu kadar büyütülecek bir şey yoktu ama Jeno'nun içinden bir ses öyle demiyordu.
Yaklaşık beş saat sonra, akşam sekiz saatlerinde Jeno yine aynı mahalledeydi. Saatlerce içi içini yemiş, düzgün düşünememişti. Sapık gibi davranmaktan ya da öyle sanılmaktan da korkuyordu ama endişesi ağır basıyordu. Bildiği kadarıyla Chaerin'in izin günü yoktu. Yani kendisi izin almış olmalıydı ve normal durmasına rağmen Jeno'nun içinde bir şeyler onu rahatsız ediyordu.
Ellerini ceplerine koyup adımlarını yavaşlattı. Sonrasında Chaerin'in evinin biraz uzağında durup derin bir nefes alma ihtiyacı hissetmişti. Gözleri çatı katında dolanıyor, ışığa dair bir iz arıyordu.
Bunca saattir eve gelmemiş olmasının mümkün olup olmadığını kafasında tartıyor ve hiçbir düşüncesi onu tekrar kapıyı çalmaya ikna etmek için yeterli gelmiyordu. Daha fazla kurcalamaması gerektiğini hissederek arkasına döndü. Evden yürüyüş bahanesiyle çıkmıştı ve belki de geç olmadan geri dönmeliydi.
O, sokaktan çıkıp köşeyi dönerken sokağın diğer ucundan giren siyah arabadan haberi yoktu. Chaerin sokağa giren uzun siyah arabadan hızlıca inip neredeyse koşar adımlarla merdivenleri çıktı. Daha dün, heyecandan ve utandığı için hızlıca çıktığı merdivenleri şimdi bir şeyden kaçar halde çıkıyordu.
Kapısına varınca kapı koluna tutunup derin bir nefes aldı. Hayatını düzene koyduğu an her şey tepetaklak olmuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/362603902-288-k565015.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sad, beautiful, tragic [lee jeno]
Fiksi Penggemar"Dinlenmek istersem buraya gelmemi söylemiştin. Eve gitmemi değil." Jeno onun gözlerine baktı. Chaerin'in her zaman ki güzel gülümsemesini bırak, yüzünde tebessüme dair bile bir iz yoktu. Belki yorgunluktandı, belki de Jeno'nun yorgunluğunu anlayabi...