on the way home

49 10 3
                                    


Chaerin çantasını bir elinden diğer eline geçirip yürümeye devam ederken ne söyleyeceğini bilemiyordu. Jeno'yla beş dakikadır sessizce yürüyorlardı. Chaerin ağlamasıyla ilgili hiçbir şey söylemeyecekti ama ne demesi gerektiğini de bilememişti.

Jeno çabucak kendine gelmiş, Chaerin'den özür dileyip ayrılmıştı. Sonrasında Chaerin kafeyi kapatmış ve beraber çıkmışlardı.

Jeno o kadar kötü hissediyordu ki ne demesi gerektiğini düşünmüyordu bile. Chaerin'in çok iyi bir insan olduğunun farkındaydı ama kollarında ağlamak gerçek bir rezillikti onun için. Chaerin böyle düşünmese de.

Elleri ceplerindeyken başını kararmış gökyüzüne çevirip derin bir nefes aldı. Ağladıktan sonra fiziksel olarak bu kadar iyi hissetmeyi beklememişti. Chaerin'e döndü. Kafası hafifçe eğik şekilde yürüyordu.

"Ver, yorulmuşsundur."

Biraz eğilip tek eliyle çantasına uzandı. Chaerin beklemediği için şaşırmıştı ama yine de almasına izin verdi. Ya da boşluğuna gelmişti. O çantasını alınca ellerini önünde birleştirdi.

"Teşekkür ederim." Chaerin normalde utangaç biri değildi. Jeno'yu rahatsız etmekten korkuyordu ama deli gibi nasıl olduğunu sormak istiyordu. Jeno'dan bir adım geldiğini, kendisinin de sorabileceğini kendine inandırarak Jeno'ya döndü.

"İyisin değil mi?"

Jeno ondan beklediği soruyla gözlerine baktı. Gerçekten endişe barındıran ifadesi Jeno'yu istemsizce gülümsetti. Kafasını salladı onaylamak için. Chaerin geri önüne dönmüştü.

"Sayende."

Mırıldanmış olsa da Chaerin duymuş, gülmüştü. Artık atmosferin daha rahat olduğunu fark ederek tekrar Jeno'ya döndü. Bordo kol çantası onun ellerindeyken komik duruyordu. Güldü. Jeno'da neye baktığını anlayıp çantaya bakmış, sonra gülmüştü.

"Yakıştı."

"Biliyorum."

Bunu söyledikten sonra elinde tuttuğu çantayı omzuna takmasıyla Chaerin kahkaha attı. Jeno'nun bu yönüne bayılmıştı. Kendine söylemese de Jeno'nun her yönüne bayılıyordu.

"Nasıl bu kadar pozitif kalabiliyorsun?"

"Hm?" Chaerin anlamamış şekilde ona baktı. Jeno bunu düşünmeden sormuştu. Gerçekten merak ediyordu. Bu kendisinin asla başaramadığı bir şeydi ve Chaerin'e çekilmesinin ilk nedeni buydu.

"Her gün gülümsüyorsun," Pekiştirmek için bastırmıştı. "Her gün. Hiç kötü günün yokmuş gibi." Bunları kendine söylüyormuş gibi söylüyordu. Chaerin o arka arkaya düşüncelerini sıralarken sessizce dinlemeye devam etti. "Kafe ışıktan değil de senin enerjinden parlıyor sanki."

Jeno kafeye adımını attığı ilk günden beri düşündüklerini açıklamak istercesine bir çırpıda anlatmıştı. Chaerin tam anlamıyla kalakalmıştı. Bu birinden duyduğu en güzel sözlerdi. Jeno onun sessizliğini fark edince söylediklerinin farkına vardı.

"Pardon, yani-"

"Teşekkür ederim." Chaerin güldü. Gülüşüne ters bir şekilde gözleri yanıyordu. Önüne dönüp geçmesini bekledi. Ağlamak istemiyordu ama Jeno'nun sözleri onu duygulandırmıştı. "Böyle düşündüğünü bilmiyordum." Birinden bunları duymak Chaerin'i tahmin edemeyeceği kadar iyi hissettirmişti. Uzun zamandır yalnızdı ve Jeno'nun onu böyle tanıması içinde kendisine üzülmesini sağlamıştı.

Jeno hafifçe kafasını eğip yüzünü görmeye çalıştı. Ağladığını sadece düşünmesiyle bile kalbi teklemişti.

"Ağlıyor musun? Kötü bir şey mi dedim istemeden?"

Endişeyle sorduğunda Chaerin durdu. Gülerek hafifçe burnunu çekip ona döndü. Jeno'da çantayı omzundan tekrar eline indirmişti. Kafasını salladı Chaerin olumsuz anlamda.

"Uzun zamandır kimseden böyle şeyler duymamıştım." Gülümsedi. Gülümsese bile durduramadığı tek bir gözyaşı yanağından süzüldü. İki çift lafa gözyaşı döktüğü için aciz hissetse de bu iki çift lafı edenin Jeno olmasına minettardı. "Ve benden rahatsız olduğunu düşünmüştüm."

"Ne? Neden?" Jeno ona böyle hissettirecek bir şey yapmışsa durup tek tek hareketlerini sorgulaması gerekirdi. Çünkü artık kafeye geliş sebebi Chaerin'di. Onu ve mutlu olduğunu görmekti. Rahatsız olması söz konusu bile değildi.

"Bilmem, çok gülüyorum mesela. Olur olmadık. Biraz sakarım. Özellikle çalışırken."

Chaerin ellerini de kullanarak sayıyordu. Biraz alaya alarak ve gülerek anlatıyordu. Kendisini seviyordu ve yermekten hoşlanmazdı ama söylediklerinin ortamı yumuşatmasını bekliyordu. 

 Gözleri başka yerde olsa da o, Jeno'nun onun hakkında sevdiği her şeyi tek tek sıralarken Jeno'nun gözleri üstündeydi. Gözlerindeki tüm yoğunluk ve dudaklarındaki gülümsemeyle Chaerin'i dinliyordu.

"Eh, beni iyi hissettiren her şeyi saydığın için teşekkürler. Daha aptal hissetmemiştim."

Chaerin yine güldü. Ellerini salladı hızlıca ve panikle. Jeno'da gülmüştü. Üzülmesine katlanamıyordu. Ağladığını görmek yeni bir deneyimdi ve mutluluktan olsa bile buna da katlanamadığını fark etmişti.

Bir süre daha konuşarak yürüdükten sonra Chaerin'in evine vardılar. İki katlı müstakil bir evin çatı katındaki dairesinde yaşıyordu. Yolda bunu zaten anlatmıştı. Evine çıkan merdivenlere ulaştıklarında durdular. Jeno gülümseyerek çantasını ona uzattı.

Chaerin'in içinde büyük bir heyecan vardı çünkü bu kadar şeyin üstüne Jeno'ya el sallayıp girmek istemiyordu. Yüzündeki muzip gülümseme bunun göstergesi olsa da Jeno anlamamıştı.

Hızlıca bir adım yaklaşıp parmak uçlarında yükseldi boyuna yetişebilmek için. Yanağına hızlı bir öpücük bırakıp neredeyse koşar adımlarla merdivenlere yöneldi.

"Teşekkürler Jeno! İyi geceler!"

Koşarken çıktığı merdivenlerden bağırarak duymasını umdu. Jeno yerinde kalmıştı. Dönüp ona bakamadı bile. Eli istemsizce yanağına giderken yüzüne büyük bir gülümseme yayıldı. Bu, bu zamana kadar yaptığı en tatlı şey olabilirdi ve Jeno bir gün onun yüzünden ölecekti.

sad, beautiful, tragic [lee jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin