"Nefes aldığımız her ana yaşamak deriz. Ama bazı insanlar makineye bağlı nefes alırlar, onlar da bizler gibi yaşıyor mudur yoksa arafta mıdırlar?"
Ölümün getirdiği matem havası tüm hayatımı esir almışken ben nefes alarak değil gerçekten yaşayarak yaşamak istiyordum. Hiçbir zaman bize kolaylıklar sunmazdı hayat, her zaman zoru bize verirdi, daha zorunu, en zorunu önümüze bırakır ve geldiği yere dönüp bizi izlemeye başlardı.
Biz hayatın oyunuyduk, koca oyunun içindeki oyuncuyduk. Ve hayat da bizi yönetiyor, izliyordu. Fakat asla kaybeden hayat olmazdı, kaybeden bizler olurduk. Hiçbir şey evrenden güçlü değildi, evren hayattı. Birbirini tamamlayan bu iki kelime sadece sıfatmış gibi gözükse de aslında her şeydi.
Tunç bir aya yakın zamandır uyanmıyordu, bitkisel hayat onu da esir almıştı. En azından yaşıyor, diye avutanlar vardı kendini. Sahi, Tunç bir aydır makine olmadan nefes almayı bırakmışken bizler buna nasıl yaşamak diyorduk? Bu gerçekten yaşamak mı oluyordu?
Ben de neredeyse bir aydır düzenli olarak fizik tedavi görüyordum ve kendi kendine iyileşmeye başlayan vücudum çok hızlı toparlamaya başlamıştı. Artık ayak parmaklarımın hepsini rahatça oynatabiliyordum.
Her ilerleyişte dans edeceğim günler, sporu daha da verimli geçireceğim anlar aklıma geliyordu. Atacan ile olan ilişkimiz gün geçtikçe daha da iyiye giderken derslerimi de başarıyla ilerletiyordum. Eskisinden daha az çalışmama rağmen kat be kat daha iyidim, huzur insanı geliştirmeye yardımcı oluyordu, bunu çok sevmiştim.
Fizik tedavi odasından çıktığımda Atacan karşımdaydı, yine beni bekliyordu. Her tedavi sonrası yaptığımız şeyi yapacaktık, konuşmaya gerek yoktu. Arkamdan tutup beni ilerletirken sohbet etmeye başladık. Pek de sağlıklı bir sohbet denemezdi.
"Naber Yakamoz, sanki iyi gibisin." güzel sesi kulaklarımı okşarken yumuşak tonda devam etti. "Bir ilerleme mi var sevgilim?" Hala sevgilim demesine alışamamıştım, çok mutlu ve garip hissediyordum. Sanki bizi ölüm ayıracak gibiydi. Bu his sadece karamsarlığımdandı, biliyorum fakat karşı koyamıyordum. "Hayır aşkım, ilerleme yok ama iyi hissediyorum. Sanırım bugün mesaj gelmeyecek, normalde bu saate kadar çoktan mesaj gelmiş olurdu."
Her gün mesaj alıyordum, polisler hiçbir şey yapamıyordu ve numaramı değiştirmiş olmama rağmen hiçbir fark olmamıştı. Telefonu bırakmayı bile düşünmüştüm ama aklıma Eyvaz abi geliyordu, cesetinin yanında not vardı ve bu nottaki el yazısı tanıdıktı. Son bir ayda iki kez daha not almıştım, birini evimin girişine birini de kampüsteki sırama koymuşlardı. Bina büyük bir binaydı ve yeni taşınan birkaç daire olduğu için gelen giden bitmiyordu, gelenler çoğu zaman kalabalık gruplardı ve kağıt bırakılsa bile kameralardan belli olmuyordu.
Okul da aynı şekildeydi, tek yürüyemeyen ben değildim ve sınıfımda gece dersleri de veriliyordu. Gece derslerinde yürüyemeyen kişi sayısı oldukça fazlayken bu sınıfta ders yapan başka kişiler de vardı. Kağıdı bırakanı bulmamız çok zorlaşıyordu.
Sonuç olarak bir aydır ne polisler ne de biz kağıdı bırakanı bulamıyorduk, hatta bulmak için küçücük bir ilerleme bile katetmiyorduk. Yapan kişi her kimse o kadar profesyonel ve zekiydi ki, en küçük ipucu bile bulamıyorduk.
Kısa süren araba yolculuğumuz ardından Tunç'un kaldığı yere gelmiştik, neredeyse hergün geldiğimiz için çalışanlar bizi tanımaya başlamışlardı. Gülümseyerek yanımıza yaklaşan Gülsüm hemşireye aynı şekilde karşılık verdim.
"Hoşgeldiniz, bugün nasılsınız?" arkadaş gibi olmuştuk artık, Tunç'un durumunda hiçbir değişiklik yoktu, Tunç ile en çok ilgilenen kişi Gülsümdü. Hem iyi biriydi hem samimiydi hem de işini çok iyi yapıyordu. "İyiyiz canım, sen nasılsın? Nasıl gidiyor işler? Yoğun muydu bugün, yorgun gibisin. "Evet Elfida, bayağı yoğundu. Trafik kazası olmuş dağ yolunda. Zincirleme bir de, bayağı yaralı vardı. Biraz erken çıkacağım o yüzden bugün, yemek falan yemeye gideceğim, gram halim kalmadı."
Aklıma gelen fikirle gülümsedim, arkamı dönüp Atacan'a soru soracakken onun yanımızdan ayrıldığını farkettim. Kızların olduğu yerden direkt uzaklaşıyordu, hayalimdeki koca adayı kendisiydi. Kocam olabilirdi sanırım, güzel seçenek gibi gözüktü gözüme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tekrar Karşılaştık
Roman pour Adolescents-Gerçek hayattan uyarlanmıştır- "Yıllar sonra, bir gün karşılaşırsak yine mi sevmezsin beni? Seni hâlâ seviyor olsam bile? Geçen yıllarda sınav senem dedin, tamam dedim. Bu yıl yaşımız uygun değil dedin, tamam dedim. Peki daha büyük yaşlarda, üniver...